gazaba uğrayan şiirlerin adıyla

*küçük bir çocukken nizar kabbani’nin kapağı kara,
kelimeleri aydınlık şiirleriyle beni kavuşturan kıymetli
öğretmenime bir hediye, adil şahitlik miras kalacak bize.

kalemi kavramak kılıç niyetine sağlam bir kalede
bilmem ölümden dönmek midir ey şair
toprakların üstünden nice ömürler geçti
bekleyemeyiz artık, kıvılcım tutuştu kabbani
bir yumruğun ölümünü anlatmıyorsa nedir ki şiir

denizle zindanı ayıran bir yer yok gazze’de
yere çalınmıyor tacı zulüm iktidarının
kir içinde beyazlıkları, kandan halılarıyla sarayları
ölümleri yeniden düşünmek gerekiyor her seferinde
dün ölüm bugün ölüm yarın ölüm her gün ölüm
haftaya cuma ancak toplayabiliyor arapları
bir gün petrol kuyularından mürekkep akacak mı
ubeyde hepimizin bağrında bir düğüm
“sermayenin değil rabbin kulu” olunacak mı
ezgilerin eteğine kefen sarıldı her düğün
aydınlık dünya direnişin şiirini yanıltacak mı
avuçlarda çocuk isimleri ağrısıdır göğün
teselli buyuran eller alçak masayı dağıtacak mı
dost bilip bunca yıl kimi beklettin kabbani
kızıl kufiyeye zeytin dalı değilse nedir ki şiir

seçemedim ölüler arasından, sen miydin kabbani
bugün bir mum ışığının boyadığı göğün altında
kalbini teselli ederken yakaladım bir beniâdemi
gözleri öylesine bir korkuya sarılmıştı ki
yol vermek istedi enkazdaki yansımasına
cesedine de minnet duyardı çocuk olsaydı
eyvah, yaşı hayatta kalmanın talihsizliğiyle geçti
oysa ölümün daha kavuşmadan dünyaya
en iyi o anladı ne demek olduğunu
kandan kelepçeler boynunda
hiçbir şey yerli yerinde değil
ölmedi ki bilsin, şehit olanlar mıdır şahit mi
direnişe intifada denir, şüheda kimdir
fakat günahsız, bunu herkes bilir
fırlatıyor ilk taşı dua niyetinde kurşunlara
“allah’ım tekrar tekrar bul bizi
unutulmaktan yorulduk saklandığımız dünyada”

sonumuz ne olur bizi bağışlamazsan
“rabbin seni unutmadı sana darılmadı da”
bedeninin mabedinde ebediyete kavuşsun duan
biz kaybettik zalim de kazanmadı
gazze, tutuk kalbimiz için sakın ağlama
nasıl söyler bu şiiri zulmün diktiği ağız kabbani
sözümüz, elimiz, eylemimiz işgal altında

 

Şiir: Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

Çizim: Melike Dadak

 

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • Zeynep , 08/11/2023

    Olaylar oldu olalı kendi dertlerime gömülmüştüm. Üzdü beni bu durum. Kendi derdimde boğulurken ben… Bir şehre bombalar yağıyordu. Hemen ölmek nimet, geriye kalmak gerçek ölümdü. Gerçekten yaşıyor muyum ben? Kimim ben?

  • rabbin kulu , 07/11/2023

    biz daha iyi bir şeyler yapamadığımız için vicdan muhasebelerine girişirken insanlar filistin adını bile duymak istemeyebiliyor bencilleşildi çünkü. zaruri olmayan şeyler için bile terörist devlete sponsor olunabiliyor. burada yapılan şey çok değerli. ölümün bitmemiş olmasından ve ertesi gün biteceğine dair olan ümidin çok uzak olmasından bahsolunmuş bir mısrada gazzeli insanlar herhalde moralini imanının kuvvetli olması sayesinde bulabiliyor yoksa ölüme bu kadar yakınken bu kadar vakur nasıl olsunlar. “sözümüz, elimiz ,eylemimiz işgal altında” denildiği mısrada bizim kendi halimizi ifade ediyor aslında çünkü gazzedeki insanlar zalimin zulmüyle imtihan olurken biz de bu durum karşısında nasıl davrandığımızla nasıl düşünüp nasıl hareket ettiğimizle imtihan oluyoruz. bizden olanlarla da imtihan oluyoruz. ümit edelim bu defa intifada hayırla neticelensin ev sahibi evini geri alsın. tutuk kalbimiz de işgal edildiği şeylerden kurtulsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir