Annenin Elinde Kalandır

 olmayan bir çocukluğun adıyla…

sessizlik çoğalıyor dünyadan çekilince
oysa bir huzur yok ki çekilebilesin
konfor alanımız dışına taşıyor haplar biraz da aspirin
ufak ağrılardan geçtik ne yapalım
bunalım geliyor akla modern insan deyince

dünyanın tam ortasında çırılçıplak kalmışız gibi
izliyor bizi her yanımızdan apartmanlar
hem izleyen hem izlenen
her pencerede bir baş var
aynı soru aklında herkesin: peki nereye şimdi

başlar içinde bir baş
sahneler içinde bir sahne
ekmek, çocuk, baba ve anne

anne balkona ekiyor çiçekleri ve çocukları
su faturalarını artık ödemiyor maaşlar
yine de “hayat devam ediyor”dur, bilirsiniz
tel tel dökülse de saçları
insanın nefesi ya vardır ya yok
sigara külleri kitapların üstüne düşer bazen
dertli bir babaya sahipseniz
orta yolların hepsi
dudaklarda mühürlü bir sırdadır
bir çürük raporu belki biraz bozuk psikoloji
babanın işsiz kalması için yeterli olabilir
kimse sormaz
bu insanlar ne zaman delirdi
bunalımların arasından ayıklamak zor oluyor böylelerini

yatırımı yanlış yerlere yapmış olabilir mi baba
her sokağın başında rastladı kendisine
çok mu uhrevi düşündü
erik ağacının ilk meyvesini
beklememeliydi bu denli hevesle
ve her vakit hevesini
sulamak zorunda değildi
devletlerin ve herkesin bir arsası var
o da diplomasını satar
refahı arttıran iki kavak alırdı
ne yazık ki
gençliğindeki heyecanı yok içinde
hangi sözleşmeyi imzaladı bunun için
tuttuğundan mı nedir her dalı
ona uzanacak boş el kalmadı
bir şans oyunu gibi anladım heves de
kuyulara atmasaydı zarlarını
belki bir saraya çarpardı
keşke bilse
ben dünya olsam onu bu kadar incitmezdim
kavaklar darılmasın ama
onlardan daha güzeldi baba

sonra
annenin balkona diktiği çocuk
seslenirdi baharlara
-huzur, annenin elinde kalandır-
çocuğun çekilebileceği bir yer vardı
iki baharda da
o yine de çaresiz, elinde yokluk
babanın mezarında
bir kavak olarak boylanır

çocuk kavak olsa da çocuktur
dünyası bir başyapıt masallardan
ayaklarının dibinde yüzer küçük kara balıklar
kameralar dakika dakika kayıtta
yalan söylüyorsam
bütün her şeye şahit kalabalıklar
bundan sonra
bazı şeyler tane tane söylenemeyecek
çocuk geriye ne kaldığını sorarsa
annenin elinde bir avuç emek ekmek

Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • Vural , 25/06/2020

    Bu güzel yazı için teşekkürler

    • Aspirin , 26/06/2020

      Gönlünüze sağlık..yalnız şiirden koptum “olmayan bir çocukluk” vurgusunda takıldım. Hangi anlamda yazdınız bilemem yaşadığı çağın sıkıntılarıyla dertlenmiş liseli kardeşim için birkaç satır karalayım. Şu vartaya düşmeyelim. “Çocukluğumu yaşamadım” hissi, dikte ettirilmiş ezberletilmiş bir özlemdir, sekülerdir! Burası dünya, burada zaten çocukluk yaşanmadan büyümek zorundayızdır.Bu dunyada zengin yada fakir olsun gönlünce çocukluğunu yaşamış kimse yoktur. Hepsi de çocuk yaşta acıyı tatmak zorundadır.Balkonda çiçek büyüten annenin çocuğu neşeli olmalıdır :) uhrevî neşeyi keşfetmelidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir