
bilim ilerleyebilir bizim konumuz insan
yanlış yükü mü omuzlamış zambakları özler mi insan
kaygılı bir düşe mi yurttaş sarp mı çeşniden mi
özsuyu da mı kayıp insan
ne kadarı hurdaya çıkmış eksilmiş ne kadarı
karınca krallığının ağırlık merkezi
insan
yaşayanlar ve sadece gerçekten yaşadım diyenler için
yalnızca silinmez bir adı olduğu
ve gözyaşı denilen ham maddeden
işlenilen ağırlanma faslından da geçtim diyenler için
sadece onlar ve onlara inananlar için
bilim ilerleyebilir bizim konumuz insan
bir uyurgezer jesti mi uyku öncesi bir kalp sektesi veya
sızıyor mu eve boş kumbara cinsinden duygularıyla
ya da tırnaklı bir hayvana dönüşürken edinilen şapka tutarlılığı
mı insan tarihin gözleriyle fosforu uçmuş kemik
krematoryum, jeoloji
insan
yine de güç devşirdiğini düşünüp yağmur vakti
yani dünyanın külrengi yaşının unutulduğu ân
aklın bağlantılarından kurtulan
sevdiğini göğsüne yakın, sevmediğini göğsüne karşı
ve duaya yönelirken doğruyu ve yanlışı geriden bırakıp
sinirleri alınmış bir yüzün bir kaplana dönüşmeyeceği gerçeğini
gerçeğin mantığına karşı bir doğum lekesi biçiminde taşıyan
ve zooloji açısından kızgınlık dönemleriyle tanımlı
“iğnelerin üzerinde kısacık bir tatmin ânı”
kime sorsak asansörde unutulmuş bir Robespierre
konumuz insan, az bilimbozuğu ve içeriksiz çözelti
üstelik gün ışığını temsile yeltenmiş
törenden törene
insan
cânyağı tükenmiş ve tarih derisinden bir solunum cihazına bağlı.
ve kucağında çocuk değil, çocuk yerine bir eklenti.
dünya bilgisiyle dişleri eksilmiş.
yalnızca namaz kılar meleksi
ve bir müziğin iç mekânı şeklinde
(içinden dağ keçilerinin de geçebildiği bir iç mekân)
yoğrulduğu pazar gecelerinin paraziti
mi insan ve bilim ilerleyebilir
iki bacağı arasında ve nasıl oluyorsa hâlâ bir kalp
ve onun fosil aksamlarını taşıyan
eklem bacaklı
mi insan yani tarihin orijini
poe’dan ve onun tuhaf kuşlarından kuşku duyan
ve cânı köprücük kemiklerine dayandığında
kadife renkleriyle taş avlulara dökülen akşamları andıran
bir solukla yüreği çözülen yüreğiyle kalakalan
üstelik ağaçların yenilenme yeteneğinden
taşların taş kalma sırrından da yoksun
yine de tuzdan daha içerlek yanan bir gökülke
yine de düzlüğe kavuştuğuna inanan
bir orman canlısıdır tarih. geçmek bir kahkaha ve olmak
mı ve bilim ilerleyebilir
doğru göklerin câniçre madenlerinden
bizim konumuz insan
Musa Günerigök
(Kaygusuz Şiir Dergisi, Sayı 7, Haziran-Temmuz-Ağustos 2019)