mesnevî’den hikâyeler

“doğduğum topraklarda kalsaydım âlim olurdum.
bu topraklar bana şiir söyletti.”

mevlânâ celâleddîn rûmî’nin mesnevî’si, hakikatin izini süren gönüller için mânevî rehberdir. kur’ân-ı kerîm’in bir tefsiri olarak da görülen bu eşsiz eser, hikâyeler aracılığıyla insana hem kendini, hem rabbini, hem de varoluş yolculuğunu hatırlatır. her hikâyesi bir nasihat, her kıssası bir ibretle yüklüdür. mevlânâ’nın hikmet dolu diliyle aktardığı bu anlatılar, insana adeta bir ayna tutar; kalbiyle yüzleşmesine, iç dünyasına yönelmesine vesile olur.

kudsi erguner ve arzu açan erguner’in hazırladığı mesnevî’den hikâyeler adlı kitap da, o kutlu eserin derinliklerinden süzülen ibretli kıssaları derleyerek mevlânâ’nın çağlar üstü davetini günümüze taşımaktadır. eser, yalnızca geçmişin tozlu masallarını değil; insan ruhunun her çağda devam eden arayışını, arınma ve hakikate ulaşma çabasını da dile getirir. her hikâyede saklı bir hakikat, her olayda yankılanan ilâhî bir sır vardır.  bu eser, mesnevî’nin ruhunu günümüz okuyucusuna sade fakat derinlikli bir dille ulaştırmayı amaçlamaktadır.

kudsi erguner, kitabın serencamını ve hz. mevlânâ ile olan tanışıklığının izlerini şu sözlerle anlatır: “hz. mevlânâ ve mesnevî konusunda şahsi tarihime gelince; rahmetli dedem soyadı kanunu çıktığında ergun çelebi hazretlerine (mevlânâ’nın torunu, kütahya mevlevihanesi’nin kurucusu ve ilk şeyhi) bağlılığı nedeniyle ergun’un eri anlamına “erguner” soyadını almış…  babam neyzen ulvi erguner ve onun sayesinde tanıdığım müzik, edebiyat, tasavvuf çevresinin sohbetlerinde konu hemen her zaman hz. mevlânâ’dan bir kıssaya veya hikâyeye bağlanırdı…. rahmetli dedem neyzen süleyman erguner’in bu konuda çok zengin bir repertuarı olduğunu, her sohbette konuya uygun bir kıssayı hemen yerine oturtmakla tanındığını, her zaman cebinde taşıdığı eski harflerle yazılı bir defterde, yüzlerce hikâyenin not edilmiş olduğunu dostlarından çok dinledim.”  yine erguner, mesnevî’nin yalnızca tasavvufî değil, aynı zamanda evrensel bir kültürel miras olduğunu şöyle anlatır: “leonardo da vinci, veronese, botticelli ve diğer ünlü rönesans ressamlarının tabloları, dinî anlamlarının yanı sıra nasıl kıymetli birer sanat eseri ve kültürel miras ise mesnevî de sadece dervişlerin yaşam rehberi değil, aynı zamanda bir edebî mirastır.”

hz. mevlânâ, mesnevî-i şerîf’te; dinler tarihinden, kur’an-ı kerîm ve hadis-i şeriflerden, peygamber kıssalarından, eski pers ve hint menkıbelerinden (kelîle ve dimne gibi), gazneli mahmud’un veziri ayaz’a dair anlatılardan ve bizzat şahit olduğu olaylardan örnekler vererek, okuyucuya ve dinleyiciye ibret almayı, görünenin ardındaki hakikati fark etmeyi ve o hakikati kavramayı öğretir.

kudsi erguner, 1980 yılında, hocası saâdeddin heper’in izni ve tavsiyesiyle mesnevî-i şerîf’i cilt cilt fransızcaya tercüme etmiştir. daha sonra bu çeviriler portekizce ve ispanyolca olarak da yayımlanmıştır. kitap yayına hazırlanırken nahîfî’nin farsçadan osmanlı türkçesi’ne yaptığı tercüme ile âmil çelebioğlu ve abdülbâki gölpınarlı’nın türkçe çevirilerinden faydalanılmış; ayrıca tahirü’l-mevlevî ve ahmed avni konuk’un şerhlerinden de istifade edilmiştir.

albaraka yayınları’ndan çıkan mesnevî’den hikâyeler adlı bu eser, mesnevî-i şerîf’in bir nevi muhtasarı niteliğindedir. bu yönüyle, hz. mevlânâ’nın dünyasına ilk adımı atmak isteyenler yahut mesnevî hakkında genel bir fikir edinmek arzusunda olanlar için kıymetli bir başucu kitabı olma özelliği taşımaktadır.

hasan bazı

 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir