Künye: Ermiş, Halil Cibran, İş Bankası Yayınları, 2014 İstanbul.
***
Çünkü kalmak, gecede yanıp tükenirken saatler, donmak ve billurlaşmak, bir kalıbın içine hapsolmak demek. (Sayfa 2)
Ses onu kanatlandıran dili ve dudakları taşıyamaz. (Sayfa 2)
Bu hep böyledir, sevgi kendi derinliğini bilmez ayrılık vakti gelip çatana kadar. (Sayfa 4)
Şafak vakti kanatlanmış bir yürekle uyanmak ve minnet duymak yine aşkla dolu yeni güne; öğleyin dinlenmek ve aşkın vecdini düşünmek derin derin; akşamleyin eve şükranla dolup taşarak dönmek; sonra da uyumak yüreğinizde sevgiliye bir dua ve dudaklarınızda bir övgü şarkısıyla. (Sayfa 7)
Dişlerinizle bir elmayı çiğnerken ona gönlünüzde deyin ki: “Tohumların benim bedenimde yaşayacak ve geleceğinin tomurcukları benim yüreğimde çiçek açacak. Rayihan benim nefesim olacak, birlikte sevineceğiz bütün mevsimlerde.” (Sayfa 13)
Kimileriniz “Sevinç kederden büyüktür” derken kimileriniz de “Hayır büyük olan kederdir” diyor. Oysa ben size diyorum ki, ikisi birbirinden ayrılmaz. (Sayfa 16)
Ve siz adil olmaya özen gösteren yargıçlar. Cismen namuslu ama ruhen hırsız olana ne hüküm verirsiniz? (Sayfa 23)
Ve tahtından indirmek istediğiniz bir despotsa söz konusu olan, önce onun içinizde kurulu tahtını ortadan kaldırın. (Sayfa 27)
Acınız idrakinizi saran kabuğun kırılmasıdır. (Sayfa 29)
Tapınağın gölgesinde, müritleri arasında yürüyen öğretmen, bilgeliğinden değil, inancından ve şefkatinden verir. Gerçekten bilgeyse, sizi kendi bilgelik evine girmeye çağırmaz, kendi aklınızın eşiğine götürür. (Sayfa 31)
Yüreğinizin yalnızlığında barınamaz olunca da dudaklarınızda yaşarsınız; bir oyalanma ve eğlence olur ses. (Sayfa 33)
Bilir ki, dün, bugünün anısından ve yarın, bugünün düşünden başka bir şey değildir. (Sayfa 34)
Sıkıntıya ve dara düşünce dua ediyorsunuz; keşke sevinciniz doruklarda olduğunda ve bolluk günlerinizde de dua etseniz. (Sayfa 36)
1 Yorum