Zaman Makinası

Geleceği çok merak ediyordu. Ne yaptı etti kol saati biçiminde bir zaman makinası icat etti. Doğrusunun “makine” olduğunu o da biliyordu fakat bu icadın bir farkının olması gerektiğini düşünerek ona makina demeyi tercih etmişti.

İlk olarak elli sene sonrasına gitti. Pek bir değişiklik göremedi. Ayhan Usta’nın köfte arabası aynı yerinde duruyordu fakat arabanın başında başka biri vardı.

Dünyayı yüz sene kadar daha ileri sardı. Ayhan Usta’nın köfte arabasının olduğu yerde artık iki katlı lüks bir kebap restoranı vardı. İçeride ayran çalkalayan müşterileri görebiliyordu.

Yüz sene daha ileri gitti. Ankesörlü telefonlar hâlâ kullanılıyordu.

Yüz sene daha… Uçan arabalar hâlâ piyasada yoktu.

Sıkıldı. Bu sefer bin yıl ileri gitti. Daha önce görmediği büyüklükteki bir kalabalığın içindeydi. “Burası neresi böyle? Sanki mahşer yeri gibi” dedi ve gerçekten de mahşer yeri olduğunu anlaması uzun sürmedi. Geri dönmeliydi. Sağ elini sol bileğine götürdüğünde zaman makinasının soğuk demiri yerine terleyen bileğine dokundu. Zaman makinesi yoktu. Pişman olmak için çok geçti.

 

Muhammet Emin Oyar

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • feyzakaf , 31/10/2014

    Garip… Ayhan usta ve köfteler…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir