Reklamlar

Peri-şân Perihan

Uzun uzun bahsedilebilir Perihan’ın güzelliğinden ama neye yarar? Gözümüzün önünde canlanan bir suret olmaktan öteye geçer mi? Benim anlattığım gibi canlanabilir mi gözünüzde? Ya bir eksik canlanırsa yazık değil mi Perihan’a? Yazık, yazık tabiî! Daha da yazık etmeyelim. Perihan peri-şân’dır, desek yeter anlayana. Peri gibidir. Gören bilir. Ama insan bu ya imana müsait olduğu kadar inkâra da müsaittir. Perihan’ı gören gözlerin çoğu güzelliğine çarpılmıştır. Bu çarpılanların imtihanıdır. Sonuçta her kulun bir imtihanı vardır. Her kulun bir imtihanı varsa Perihan’ın imtihanı nedir? Bu kadar çarpılanın arasında yok mudur Perihan’ın da vurulduğu biri? Vardır. Vardır ama Perihan’ın da imtihanı burada başlar. Perihan, güzelliğine iman eden o kadar insanın arasında inkâra meyilli olana vurulmuştur. Vurulmuş da ne olmuş sanki? Yaralanmıştır, ne olacak? Yarasına merhem arayacak dil yoktur Perihan’da. Bu dil dediğimiz de iki anlamlıdır ya, ondan çekiyoruz hep. Dil susunca dil de dönmüyor. (Hangi “dil”in yerine “gönül”ü koyarsınız, o size kalmış) Dili dönmedikçe sızım sızım sızlar Perihan. Kıvranır durur. Perihan’daki bu kıvranmayı “esas oğlan” fark eder. İsmi yok “esas oğlan’ın. Taraf tutuyorum. İsmini yazmıyorum. Hatta “esas” demek bile yakışık almıyor ya, neyse. Edebimizi bozmayalım. İşte bu esas olmayan esas oğlan Perihan’daki kalp çarpıntısının sesini duymuş duymasına da gözüne perde inmiş ki periliğini görememiş. Sevdi mi, sevmedi mi? Ne düşündü kim bilir esas olmayan süzme salak oğlan, bir gün sevilmenin verdiği bir cesaretle saçlarını elleriyle düzeltmiş, gözlerini hafif kısmış. Pozlara bak! Seviliyorsun yahu. Seviliyorsun işte. Dümdüz yürüsen de seviliyorsun. Hâlâ şekil yapıyorsun. Sinirden konuyu dağıtıp duruyorum. Gözlerini kısmış Perihan’ın gözlerine bakmış, bakmış biraz daha bakarsa Perihan düşer bayılır da anlamıyor işte bakar kör esas oğlan. O kadar pozun sonunda birkaç cümle dökülmüş ağzından. Yarım ağızla seviyorum’lar, sensiz yapamam’lar, ölürüm’ler, biterim’ler… Bekle demiş. Bu bekle başlı başına bir hapishanedir. Hatta daha beteridir. Mahkûm olanın en azından yatacağı gün bellidir. Ya bu bekle hapishanesinde kaç volta atılır, mahpusluk kaç gün sürer? Bekle diyenin insafına kalmış. İnsafsız esas oğlan.

 Perişân Perihan

Bizim esas oğlan öyle güzel “bekle” dedi ki. Yok, öyle olmadı. Perihan öyle güzeldi ki beklemek dahi çok yakışıyordu ona. Her bekleyişi bir şiirin dizesi… Beklediği şiirden anlamazdı ama her dizeyi gözleriyle yazıyordu. Geceleri uyku tutmuyordu artık. Ha geldi ha gelecek, hazırlık yapmalı, diyordu kendi kendine. Çeyizlik birkaç şey. Yıldızları birbirine birleştirerek ev döşüyordu. Ay odanın ışığı oluyordu, gökyüzü salon yıldızlar salon takımı, oturma grubu… Her sabah gözlerinde kızarıklık ve uykusuzlukla uyanıyordu Perihan.

Dalgın düşünceli yürürken bir beyaz eşya dükkânında kampanya olduğunu gördü.

“Yeni evleneceklere özel!!! Buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi tek fiyat!!!”

Yeni evleneceklere… Hafiften gülümsedi. Gülümsediğine utandı Perihan. Gözleri kızarmış ve şiş olmasına rağmen çok güzel gülüyordu. Dükkândan içeri girdi. Dönünce en azından beyaz eşyaların hazır olması güzel olur, diye düşündü. Birkaç gün sonra üzerinde kırmızı kurdeleli üç beyaz eşyayı getirip evin bir köşesine koydular. Perihan karşılarına geçip bir süre sanki esas oğlan gelmiş de ona kavuşuyormuş gibi heyecanla seyretti beyaz eşyaları. Sonra geçti pencerenin önüne. Aptal esas oğlanı beklemeye devam etti. İçinizde, yahu bu esas oğlan nereye gitti ki, diye soran olursa, onu da söylemeyeceğim. Gitmeyi istedikten sonra bir sokak ötesi de, bir kıtanın öteki ucu da uzaktır. Gitti işte. Perihan bekleyedursun.

Perihan’ın bekleyen gözleri yağmurlar gördü. Kar kapladı sokakları, karlar eridi. Beyaz eşyaların kurdelesi dahi açılmadı. Aynı beyaz eşya dükkânının önünden geçerken bir kampanya daha gördü.

“Eski beyaz eşyalarını getirene, yenileri yüzde elli indirimli!!! Fırsatı Kaçırma!!!”

Perihan durdu afişin önünde. Makineler eski model artık, dönünce demez mi, bu külüstürleri niye aldın diye. Yenilerini almalı, dedi kendi kendine. Dükkândan içeri girdi. Masanın başında oturan adamın saçlarındaki beyazlar artmıştı. Perihan eski beyaz eşyalarını yenileriyle değiştirmek istediğini söyledi. Eve geldiler beyaz eşyalar bırakıldığı gibi duruyordu. Dükkân sahibi değiştirmene gerek yok, hiç kullanılmamış mal eski olur mu kızım, dediyse de Perihan ayak diredi. Kırmızı kurdeleli eski beyaz eşyalar gitti, yerine kırmızı kurdeleli yeni model beyaz eşyalar geldi. Perihan beyaz eşyaların önünde durdu, gülümsedi.

Perihan aynı dükkâna tekrar geldiğinde “Eskiyi getir, yeniyi götür!!!” kampanyası vardı camda. Dükkân sahibinin saçlarındaki beyazlar artmıştı. Kimse görmüyordu ama birkaç tel beyaz da Perihan’da vardı. Evimdeki eski model beyaz eşyaları yenileri ile değiştirmek istiyorum, dedi Perihan. Kızım onlar yeni, dedi dükkân sahibi. Ama eski model oldular, dedi Perihan. Hiç kullanmadın, yeni gibi tıkır tıkır çalışır kızım masraf etme, dedi dükkân sahibi. Ama dönünce bu külüstürleri neden aldın diye sorarsa bana, dedi Perihan. Dönmeyecek kızım, diyemedi dükkân sahibi. Evdeki eski beyaz eşyaları aldılar, yerine yenisini bıraktılar. Perihan yeni beyaz eşyalarının karşısına geçti. Gülümsedi.

Perihan’a bu kadar bekleyişin içinde onlarca görücü geldi. Hiçbirini kabul etmedi. Israrla beklemeye devam etti. Perihan’ın imtihanı işte. Beklediği esas olmayan süzme, salak, aptal oğlanın gelmeyeceğini cümle âlem bildi ama o hep inkâr etti. İnsan bu, imana olduğu kadar inkâra da meyilli. Perihan’ın dükkânımıza üçüncü gelişinden sonra babama dedim ki, bundan sonra gelen kampanya afişlerini asmayalım. Babam olur manasında başını salladı. Neden yardım ettim Perihan’a? Acıdığımdan mı, üzüldüğümden mi, yoksa…

Neyse, bu da benim imtihanım işte.

Ömer Can Coşkun

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • bitti , 28/10/2019

    edebifikir sen gerçekte yoksun dimi bu yazarlar falan hep hikaye zaten sulhi ceylan ın fotoğrafını hiç paylaşmamanızdan anlamalıydım senelerdir bir hayale hayranlık beslemişim tebrikler oysa ben tutunamayanlara inanmıştım

  • Şuşişeşi , 17/10/2019

    Beyaz eşyacı, saçı ağarmış amca gibiyim, Perihan’lı hayallere artık kampanya asmamayı öğrendim.

Şuşişeşi için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir