İbrahim Halil Aslan kendiyle burun buruna gelmek üzere…
***
‘Gölgenin ışığa muhtaç olduğu yalandır; karanlıkta gölgeyi göremeyen insandır’ diye afilli ve ispatı da, çürütülmesi de imkânsız bir teoriyle çıkıp fizik dünyasını alt üst etmeye niyetlendi genç adam. Neyse ki; gaflete düşüp bu fikir üzerine çok düşünmeden üşengeçliğini hatırlayıp teklifsiz bir dudak tebessümüyle uzaklara gönderdi bu hayalini.
Üşengeçlik üzerine birkaç komikli tivit atıp tanımadığı insanları güldürmeyi de düşündü sonra. Şükür ki ona da üşendi; ama gölge mevzusu aklından çıkmıyordu. Geçen gün gölgesiyle göz göze gelmişti. Nasıl olur? Gölgelerin gözü olmazdı. Ama görmüştü işte; o gölgesine bakmıyordu, gölgesi ona bakıyordu.
Gözleri varsa ağzı da olmalıydı. Yok görünse de vardı mutlaka. Yarın bunu denemeliydi. İnsan gölgesiyle konuşabilir miydi ki?