Lisedeydim o sıralar. İbrahim Sadri bizim için yaşayan en büyük şairdi.
“Sen benim on yedi yaşımsın” diye girdi mi söze, gençliğini hatırlayarak içlenen adamın yerine koyardık kendimizi. Çoluk çocuğa karışmış olurduk hayallerimizde. Bambaşka biriyle evlenmiş olurduk. Zaten aramızdan hiç kimse lisede sevdiği kızla evlenemedi. Her neyse.
Bahar geleli bir ya da bir buçuk ay olmuştu. Güneşin güzel battığı zamanlardı yani. Hele karşı cinsle iletişime yeni yeni geçmeye başlamışken bir sevdaya tutulmuşsanız güneş her gün daha da güzel batardı.
Begüm vardı o yıllar, o yıllar güzel bir kızdı. Şimdi de güzeldir muhakkak.
Severdik herhalde. Ne bileyim gençlik garip şeydi.
Bir gün okulun bahçesinde -dertli dertli elbette- turlarken, “Oğlum Birdal” dedi Hayrettin, “Konuşmayacan mı len bu kızla?” “Bilmem ki” dedim. “Bahar geldi, Nisan-Mayıs ayları… Konuş len n’olacak? Kaybederse o kaybeder.” dedi Hayrettin.
Kaybederse o kaybederdi evet. Sağlam gaza gelmiştim.
Bizim küçük Nurettin’in eline verdim mektubu. Begüm’e yolladım.
“Okul çıkışında bekliyorum seni. Birdal.”
Gerçi beni tanımazdı ya neyse. Okul çıkışında bekledim Begüm’ü.(Güneş batmak üzereydi. Güneş çok güzeldi.)
Okulun bulunduğu sokağın köşesinde, tam da beklediğim yerde tuttum Begüm’ü.
“Konuşalım mı biraz?”
Oturduk bir pastaneye. O zaman pastanelere oturulurdu. Uzun bir müddet bekledik konuşmadan. Baktı ki benden bir cacık olmayacak, söze anlamsız bir yerden pat diye girdi.
“Bilir misin,” dedi, “Bizim oranın inekleri çok güzeldir.”
O, ineklerden bahsederken nasıl girecektim ki söze? Hem ineklerden neden bahsetti ki şimdi? Bir şey mi ima ediyordu acaba? Yok, belli ki konuyu dağıtmaya çalışıyordu. Bozmalıydım bu oyunu. Bir bahane bulup benden kaçmadan ona sevgimi açmalıydım.
Gaza getirdim kendimi. Güzel bir anı olur en azından dedim. Bizim için en büyük şair İbrahim Sadri’ydi nitekim. “Sen varken, sizin oranın ineklerinden neden bahsedelim ki” dememle dudaklarını büzerek ağzımın ortasına patlatması bir oldu.
Alık alık baktım arkasından. Ona ne demiştim de bu kadar kızmıştı. Yıllar geçti, koca Edebiyat Fakültesi’ni bitirdim… Ama hâlâ orada yaptığım hatayı çözemedim.
Edebifikir