Pek kıymetli Edebifikir mecmuası kârileri, hepimizin malumu olduğu üzere okçuluk, yağlı güreş ve kriketten sonra en çok rağbet gören ata sporumuz kepçe izlemektir. Edilgen bir spor olması ve sıfır kalori harcanması hasebiyle kadınıyla erkeğiyle, işçisiyle memuruyla, kedisiyle köpeğiyle Türk toplumunun tamamının kolayca yapabildiği bu modern spor dalını mercek altına aldık.
Kimilerince bireyleri terapi odalarına hapsolmaktan kurtaran bir açık hava tedavisi olarak ele alınan kepçe izleme sporu aynı zamanda modern bir terapi çeşididir.
Sizler için kepçe izlemenin felsefesini, kepçe adı altında izlenen diğer iş makinelerinin muhteviyatını, kepçe izleme tekniklerini, kepçe izlemenin usul ve erkânını, kepçe kültürünün psikolojik, sosyal ve ekonomik alt yapısını en ince ayrıntısına kadar, maddeler halinde incelemeye çalıştık.
İstifade etmeniz ve şifa bulmanız dileğiyle, iyi okumalar dileriz.
***
* Kepçe izlemek kişinin nevrozlarına göre şekillenen bastırılmış duyguların dışavurumudur. Dışarıdan bakıldığında gözlerinin feri sönmüş zavallı insancıklardan mürekkep; kimi gülen, kimi ağlayan, kimisi de arsızca çekirdek çitleyen parçalı yığınları andıran bu kepçe izleyicileri, esasında şahsına münhasır sorunları olan bireylerin psikolojik tomografisi olarak da resmedilebilir. Bu bakımdan, konuyu evvela psikolojik sebepler zaviyesinden ele almaya çalışacağız.
Kültürel ve ekonomik sebeplerin etkisiyle tam bir psikolojik sınıflandırma mümkün olmasa da, kepçe izleyicilerinin iş makinelerine eğilimi noktasında kabaca bir resim çizmek mümkündür.
İstanbul Tarlabaşı, Ankara Çinçin ve Adana Ceyhan Mahallelerinden alınan ‘izleyici numuneleri’ üzerinde yapılan araştırmalar göstermektedir ki:
– Yitiğini arayan, yalnız yaşayan yahut eşini kaybeden orta yaş üstü bireyler dağılan parçalarını bulmak, akabinde istif edip birleştirmek adına kum çeken draglin kovalı ekskavatörleri izlemeyi tercih etmektedir.
– Kaybın oluşturduğu obruklar büyüdükçe, acının şiddeti ve yükün ağırlığı arttığı için obsesif kompülsif bireyler paletli ekskavatörleri tercih etmektedir.
– Rutininden şaşmayan ve heyecan arayan standart prototipte bireyler ise dağıtma içgüdüsün dışavurumuyla hidrolik sistemle çalışan transmikserleri izlemeyi tercih eder.
– Ruhta oluşan yarıkların imar ve inşâ sürecine başlayan numunelerin kepçe izleme eğilimleri ise, meşhur şair Cevdet Karal’ın “Birer metal kaşıkmış avuçlarım / Ruhum için şen varlığa açtığım” dizlerindeki korku, dua, ümit, yakarış ve şiddetli pişmanlık duygusuyla anlam kazanmaktadır. Derin terapi sürecine başlayan ve Karadenizli müteahhitler tarafından en az iki yıllık ihalelerle alınan büyükşehir belediye inşaatlarını izleyen bu deneklerin, içbükey dua biçiminde toprağı kavrayan bekoloder kazıcıları izleyerek sükûn bulduğu gözlemlenmiştir.
– Bedenini kendine yük olarak görmeye ve ölümü bir umut olarak addetmeye başlayan yaşlı ve yılgın erkekler ise damperli kamyonların yol güzergâhlarına nazar etmektedir.
– Ağır yaralı ruhlar kırk dokuz yıllık ihaleyle Japon firmalarına peşkeş çekilen mega köprü projeleri, devasa baraj inşaatları ve nükleer santral inşaatlarında çalışan ağır iş makinelerini izlemeyi tercih etmektedir.
– Ellisine gelmeden andropoza giren erkekler ise beton pompaları, darbeli hiltiler ve sondaj makinelerinin yeri göğü inleten vurucu darbelerini izleyerek tedavi olmaktadır.
– Yeni iş kuran, sermayesiz piyasaya giren, ikinci kez evlenen, üçüncü kez evlenen, evlenmenin karekökünü alan, sevgilisinden ayrılıp -ciddi bir ilişkiye- başlayan, özetle hayata yeniden başlayan erkeklerin sıcak asfalt çalışmalarında kullanılan frezeleri yahut yol silindirlerini izleyerek felaha erdikleri gözlemlenmektedir.
– Sıfırı tüketen ve intiharı düşünen depresif bireyler ise, ruhta oluşan kalori açığını kapatmak ve yaşamın karanlığına ziya olacak bir umut ışığı yakmak adına büyük kepçelerin 7 gün 24 saat çalışmasını sağlayan devasa jeneratörlere kulak kabartmaktadırlar.
* Kepçe izleyen insanlar binlerce groston basıncın altında ezilen, suyla hayat bulup çamurlaşan, sonra kuruyup tekrar zerrelerine ayrılan killi toprağı yaratıldıkları hamurun mayası olarak müşahede ederler. Kepçe izlemek modern bir murakabe usulü olarak tanımlanabilir. Pis bir sudan yaratılan insan Şarî Teâlâ’nın kudret elinde yoğrulan bir balçıktır ve nihayet yaratıldığı toprağa, asli cevherine göre dönecektir.
* Kepçe izlemek ideolojiler üstü bir eylem olup, sağcısından solcusuna, komünistinden anarko-liberaline kadar toplumun tüm anlayışlarını bir araya getiren yegâne terapi yöntemlerinden biridir.
* Doğduğu günden beri dünya can sıkıntısı rekorunu elinde tutan ve her saniye kendi rekorunu egale eden kepçe izleme mütehassısı Sulhi Ceylan’a göre kepçe izleyen kişi, kepçe izleme eylemine başladığı andan itibaren aslında o mahalde değildir. İş makinelerinin seyrine dalarak saatlerce o hal üzere kalan kişiler rutinin hakikatine ermektedirler. İzlemede geçen süre zarfında benliklerini öylesine bu işe vermektedirler ki, kepçede fenâ bulmakta, aynı zamanda farklı mekânlarda seyir edebilmekte ve muhtelif işlerle meşgul olabilmektedir. Bu da işlem kolaylığı sağlamakta, zamandan tasarruf edilmekte, kâinatın düzeni tıkır tıkır işlemektedir.
* Osmanlı medeniyet çınarının filizlendiği Bursa’mızın merkez ilçesini teşkil eden Osmangazi Belediyesi ise; vatandaşlarımıza büyük ve ücretsiz bir kültür hizmeti sunarak kepçe terapisine ulaşımı kurumsal bir alana taşımıştır. Şehir merkezinde inşâsı devam eden Osmangazi Meydanı’nın muhtelif yerlerine konuşlanan “Kepçe İzleme Merkezleri”nde vatandaşlarımız güvenli ve konforlu seyir teraslarında arzu ettikleri kadar terapi alabilmektedirler. Üç dönemdir Osmangazi Belediye Başkanlığı vazifesini gayret, samimiyet ve başarıyla sürdüren, Türkiye’de sosyal belediyeciliğin mihenk taşı olarak parmakla gösterilen Belediye Başkanı Sayın Mustafa Dündar’a Edebifikir ailesinin nevrotik bireyleri olarak şükranlarımızı sunuyoruz.
* Meşhur kepçe izleme uzmanı ve spritüel yaşam koçu Bahadır Dadak’ın Bab-ı Âli e-mecmuasına verdiği mülakatta geçen bir hatırası kepçe izlemenin bâtınî ve işârî yönüne dair çarpıcı bilgiler vermektedir:
“Efendim, bir gün keşfimde seyre çıkmış idim. Serin bir ikindi vaktiydi. Zifiri karanlıkta nurdan bir kandil gibi Uranüs’ü gölgeleyen Sermest Gezegeni semalarına vardığımda kumral saçları yüzünü örten çakır gözlü bir piri fâniyle karşılaştım. Biraz daha yakından bakınca kendisinin Sulhi Ceylan olduğunu anladım. Bana hiç nazar etmedi. Yüzü gözü toza bulanmış olduğu halde kitap okuyordu. Çaktırmadan kitaba baktım. Temeller Sorunu kitabını okuyordu. Geldiğimi görünce telaşlandı, yüzünün rengi değişti. Henüz ağzımı açacaktım ki, şiiiişştt, sessiz ol hadsiz diye beni payladı! Akabinde vakarla işine devam etti. Kitap okurken rahatsız edilmekten hiç hoşlanmazdı. Saatlerce çıtımı çıkarmadan bekledim. Sonunda dayanamadım. Bu kulağı sağır eden hilti sesleri, damperli kamyon homurtuları ve kepçe uğuldamaları içinde ahval ve şeraitin ne yönde olduğunu, şu durmadan tozu dumana katan, canhıraş çalışan iş makinelerinin hikmetinden sualler sordum. Sermest Gezegeninin varoş mahallelerinde kentsel dönüşüme gidildiğini, kendisinin kırıklar meclisi tarafından bu işin bekçiliği vazifesiyle şereflendirildiğinden bahsetti. Birkaç soru daha sordum. Kısa ve net cevaplar verdi, hiç oralı olmadı. Bu aşağılanmaya daha fazla dayanamazdım. Gerçekten bozulmuştum. Kalbimin dökülen parçalarını elime aldım ve derhal orayı terk ettim.
Yolda düşündüm, düşündüm, düşündüm… Yap bozun parçalarını birleştirmeye çalıştım. Sermest Gezegeni, kentsel dönüşüm, iş makineleri… Sulhi abi, Temeller Sorunu kitabı… Evet evet! Anlamıştım! Demek Temeller Sorunu kitabını bu yüzden okuyordu. Sermest Gezegenine yeni bir temel atılıyordu. Kolonları zebercetten, kirişleri saf yakuttan, nurani, latif bir şehir inşâ ediliyordu. Sulhi abi de aşk şarabından çakır keyif olmuş, bu işin bekçiliği vazifesiyle çokça boş vakti olduğu için rahat rahat kitabını okuyor, filtre kahvesini içiyordu.
Zaten Sulhi abi her şeyi temelden kavramaya çalıştığı için contaları yakmamış mıydı? Ama niçin? Zihnim yine çıfıt çarşına dönmüş, aklım ziyadesiyle karışmıştı. Kalbim kırık, gönlüm buruk, şehrin merkezine doğru yola koyuldum. İnci mercandan yapılma bir kitapçıya rastladım, hemen içeriye girdim. Çok satanlar kısmında kırmızı kapaklı bir kitap indirim reyonunda parıldıyordu. Kapak resminde en ilkel photoshop bilgisiyle tasarlanmış, dünyada ki en muteber feylesofların resimlerinin olduğu o kitabı elime alınca başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Kitabın ismini yanlış okumuş, Sulhi abiyi yine yanlış anlamıştım. Kitabın gerçek ismi Tümeller Sorunu’ydu. İç kapakta yer alan notu okuyunca cuş-u huruşa vararak on beş günlük bir cezbeye tutuldum. Cezbeden uyandığımda kitap aldığım surette, elimde duruyordu. Kaldığım yerden okumaya devam ettim. Şahsıma yazılan notta şunlar yazıyordu. Evladım, kâinatın tümel bilgisine ulaşabilmen için içkin olandan aşkın olana seyretmen, her şeye temelden başlaman gerekiyor. Manevi tekâmül için aklın tekâmülü şarttır! Bu yüzden ne zaman kalbine giden yolu şaşırırsan, kafan ne zaman karışsa Sermest Gezegeni Kentsel Dönüşüm Şantiyesine gel ve zıtların birliğini cem eden “beton mikserlerine” nazar et! Zaten indirimde olan kitabı satın alarak bir hışımda okudum. İnşaat sahasına döndüğümde Sulhi abiyi nurdan bir döşekte beton mikserlerinin efsunlu manzarasını seyre dalarken buldum. Hemen yanına oturdum ve ben de izlemeye koyuldum… Kafa karışıklığım derhal izole olmuş, hakikat yolculuğum beton mikserleri sayesinde hitama ermişti. İş makinelerini yaratan Cenâb-ı Allah’a şükürler olsun!”
* “İttihat ve Terakki Cemiyetinde Damperli Kamyonlar” isimli eseriyle 2023 Nobel Tarih Araştırmaları ödülünü kazanan tarihçi-yazar Ömer Ertürk’ün Van Post’a verdiği mülakat ise kepçe izlemenin zahiri yönünü anlamamız için hayreti mucip bir örnek teşkil etmektedir. Mülakatta geç aydınlanmaya atıf yapan Ertürk:
“Van şehri Mezopotamya coğrafyasının incisidir. Son çeyrek asırda elleri mala tutan bu toprakların çocukları Büyük Türkiye’nin imar ve inşâ sürecinde kalifiye inşaat işçileri yetiştirerek modern Türkiye’nin temellerini atmışlardır. Son bir senelik zaman zarfında dış mihrakların ekonomiye müdahalelerinden ötürü enflasyon; tüketim mallarının alım paritesini minimum seviyeye düşürmüş ve Coca Cola fiyatlarındaki engellenemez artış geç aydınlamayı daha da geciktirmiştir. Bu soğuk ve gazlı içeceği içemeyen işçilerimiz çalışamaz hale gelmişlerdir. Coca Cola, Vanlı inşaat ustalarının motor gücüdür! Coca Cola olmazsa büyümeden ve kalkınmadan söz edemeyiz! Vanlı aydınlar olarak son bir senedir derin psikozlara giren inşaat ustalarımız için neler yapabileceğimizi düşündük. Uzun süren istişare ve istihare sürecinin sonunda ustalarımıza gruplar halinde yayık ayranı içirerek kontrollü kepçe izleme seanslarına sokmaya karar verdik. Merkezi hükümetimizin katkılarıyla inşaat ustalarımızı yüzde doksan beşe varan oranlarda Coca Cola bağımlılığından kurtardık. Mezopotamya coğrafyasında bir ilk olan kepçe grup terapisi yöntemini bulmuş olmanın, bilahare kapitalizme vurduğumuz yıkıcı darbenin Hakkari’den Ağrı’ya kadar tüm inşaat mahfillerinde duyulmuş olmasının haklı gururunu yaşıyoruz. Emeği geçen herkese teşekkürler.”
* Sosyoloji ilminin babası olarak kabul edilen Durkheim’in manevi oğlu olarak tanınan ve seslendirdiği şiir albümleriyle üst üste 6 kez Grammy ödülü kazanan Bilal Can’ın Görünmez Forkliftlerin Maviliği isimli eserinde kepçenin ehemmiyetine dair çıkarımları mühimdir. Eserinde Can,
“’Şahsen ben havada uçan kuşun kanadından suda yüzen balığın solungacına kadar her şeyi modernizmle açıklama lüksüne sahibim. Sonuçta sosyoloji okudum kardeşim. Kafam gibi kitaplar, oku oku bitmiyor. Finali ayrı dert vizesi ayrı dert! Fazla gıygıya lüzum yok. Bütün olay modernizmden ibaret. Nihayetinde kepçeler ve türevleri de ulus devletlerin kurulması ve sanayi devriminin akabinde icat edilen modern aletlerdir ve günümüzde kepçe izleme terapileri en makul iyileştirme araçlarıdır. Ayrıca modernizm…”
Kepçe İzleme Teknikleri
– Kepçe terapisi bireyseldir. Ülkemizin doğu bölgelerinde cemiyet halinde yapılan terapiler olsa da her izleyici şahsi temayülleri doğrultusunda bu sporu yapmaktadır. Dolayısıyla kurumsallaşmış bir kepçe izleme tekniğinden söz etmek günümüz normlarında mümkün değildir.
– Türk toplumunda kullanılan en yaygın izleme tekniği çekirdek çitlerken yanında gazoz içmektir. Bu teknik sayesinde bireyler çekirdeğin efsunlu dünyasına dalıp gitmekte ve boş lakırdılardan uzak kalabilmektedir.
– Kepçe izleyicileri “sıfır bilgi sıfır kalori” mottosunu yaşamlarının mihenk taşı yapan tembel bireyler oldukları için kepçe izleme işini ikindi serinliğine bırakmaktadırlar. Bu da güneş çarpmaları, yanıklar ve kalp krizi riskini azaltmaktadır.
– Kepçe izleyen kişi bir yere yetişmek zorunda değildir. O her anlamda edilgendir. O zaman mevhumunu aşmış, mekân üstü bir uzayda konuşlanma şerefine nail olmuş dünyanın en bahtiyar insanıdır.
Kepçe İzleme Güvenliği İçin Uyulması Gereken Kurallar
– Kepçe izleyen kişi özel mülkiyete, tüketim toplumunun kapital araçlarına ve toplum temelli hiyerarşilerin tümüne karşı olduğu için arsız yığınları dizayn eden kurallara ve talimatlara uymakla mükellef değildir!
Edebifikir
6 Yorum