Okuyucularımızdan 2023 Yılı Beklentilerimiz

1. Malumunuz Edebifikir merkez üssü İstanbul’da yer alıyor. Son çeyrek asırda çarpık kentleşme ve tüketimin artmasıyla, Türkiye’de kapitalizmin merkezi haline getirilen İstanbul’da bir geleneğin mümessili olan ustalara, namıyla anılan meslek erbaplarına rastlamak epey zorlaştı. Özellikle taşra kırsalında yaşayıp kalbi Edebifikir aşkıyla yanan okurlarımıza duyurulur, sitemiz için röportajlar yapın. Çünkü kalbimizin derinlerinde hissediyoruz, onlar bir yerlerde direnmeye, nümayiş ateşini harlamaya devam ediyorlar. Adana’da üç nesildir mumbar dolması yapan bir usta, maymun logolu tekstilcilerin karşısına dükkan açan bir manifaturacı, Mersin’de hindi kapama yapan bir tantunici, Edirne’de kasnak ve süpürge imal eden bir roman, Ağrı’da kızak çeliği döven yaşlı bir demirci, Bursa’da, nasırlı elleri suyla bilenen bir bıçak ustası, Antalya’nın binlerce dekarlık seralarına baş kaldıran bir iki büklüm rençper muhakkak vardır…

2. Şehrinizdeki delilere yazılarımızı okuyun ve ayrılırken bizim için dua etmelerini sağlayın. Delilerden zarar gelmez, unutmayın!

3. Yazı ve şiirler reddedilince editor@edebifikir.com adresine Scud füzesi atmaktan vazgeçin. Körfez Savaşı’nın üzerinden neredeyse çeyrek asır geçti, modern soğuk savaş tekniklerinde uzmanlaşmayı deneyin. Yazı ve şiirleriniz kabul edilmiyorsa, belki de editörümüz çikolata krizine girmiştir. Siz meseleyi anladınız!

4. Hobbes’a göre, tüm insanlar kötü doğar. Hobbes sonuçta Hristiyan bir kültürde yetişmiş. İlk günah anlayışından etkilenmiş haliyle. Ama biz, her bebeğin bir umut olduğunu ve günahsız doğduğunu biliriz. Aynı şekilde okurlarımızın da yazılarımıza önyargısız bir şekilde yaklaşmalarını istiyoruz. Önyargı kötüdür. Kötülük ise çekici…

5. Şerif Mardin’in kavramsallaştırdığı ”mahalle” düşüncesi üzerine kafa yorun. Yazmak konusunda iddia sahibi iseniz, yatay yönlü okumayla Karagümrük Spor Kulübünde forma giyebilirsiniz, nitelikli edebiyat üretimi için dikey yönlü bakış açısı her yazarın üzerine vaciptir.

6. Şiirlerinizi geri çevirmenin tarifi imkânsız hazzı, hayat mesaimizden çaldığınız kıymetli zamanları geri getirmiyor. Lütfen, çok rica ediyoruz, şiirlerinizi yazdıktan sonra en az üç ay derin dondurucuda saklayın. Sanki hiç yazılmamış gibi unutun. O üç aylık süre zarfında, gücünüz nispetinde bol bol şiir okuyun. Mevsim sebzelerinin yeşillenip salçaların kaynatıldığı, tam ayvaların çiçek açtığı zamanlarda şiirinizi derin dondurucudan çıkarıp çözülmesini bekleyin. Çözülen şiiri kevgirden geçirip kaya tuzuyla marine edin. Bir hafta kadar evinizin damında kurumaya bırakın. Kuruyan şiiri aynanın karşısında yüksek sesle okuyun. Etrafınızda turşu kuran, külden sabun yapan, sabahın köründe türüf mantarı avına çıkan rahatsız birileri elbet vardır. Onlara eserinizden tattırın ve muhakkak onaylarını alın. Tamam, işte başardım, şimdi oldu dediğiniz zaman bir kutu Kingsize Tadelle Çikolatası yahut ballı hardallı Patsy çereziyle bize gönderin.

7. 1960-1980 yılları arasında basılan saatli maarif takvimi özdeyişlerinden bir derleme yapmayı planlıyoruz. Ayrıca elinde Meydan Larousse Ansiklopedi seti, TGRT Evliyalar Serisi kasetleri ve ankesörlü telefon jetonu olup Berlin Duvarı yıkılmadan evvel doğan okurlarımız lütfen bizimle iletişime geçsinler.

8. Yazılarımızı okuduktan sonra linkini 19 arkadaşınıza gönderin ve yazının altındaki yorum bölümünde konuyla alakasız tartışmalar gerçekleştirin. 19 arkadaşınızda 19 arkadaşına yazılarımızın linkini göndersin. Biri de hesaplasın kaç okura ulaştığımızı!

9. Okurluktan makam atlayıp günlük bir simit taam ile tam zamanlı asistan, asistanlıkla yetinmeyip part-time ofisboy olarak Edebifikir A.Ş.’de görev almak isteyen geleceğin mavi yakalıları, size kapımız ağzına kadar açık! (Asistanlığın yanında ofisboy olarak istihdam edileceklere simidin yanına üzüm hoşafı da ikram edilecektir.)

10. Yıllardır yazıyor, çiziyoruz. Dertlerimizi, sevincimizi sizlerle paylaşıyoruz. Bu yüzden başımıza gelmeyen kalmadı. Her türlü iftiraya konu olduk. Ne yapsak bir okurumuz tarafından eleştiri oklarına hedef olduk. O halde ey okur, sakın yazar olma hevesine kapılma. Koltuğunda uslu uslu otur ve sayfalarımız arasında gezinmeye devam et. En güzel şey bilinmez olmaktır. Bilinmez kal.

11. Derinleşemeyen genişler. Yatay yönlü büyüme, aslında aynı yerde çakılı kalarak büyümektir. Bu konumdaki bir kişinin durumu, mekan itibariyle sabit olduğu için, deneyim arayışı, bitmek tükenmek bilmeyen arzuları ve çaresiz çırpınışlarıyla muhkem bir hapishanede volta atan huzursuz bir mahkuma benzer. Gök kubbeyi inleten, yüksek sesle konuşan o büyük kitapların müelliflerini harekete geçiren motor güç, genellikle öfke, küskünlük ve beğenilme arzusudur. Oysa nitelikli yazarın derinleşmesi, derinleştikçe özgürleşmesi, öfkesini sevgiye ikame edebilmesi, okuru da elinden tutup salimen karaya çıkarması gerekir. Sağlam okurun, derine indikçe, sonunda varacağı menzil şudur, yazarların çoğu yazabiliyor olmakla hüküm giymiş mahkumlardır. Alayı da kolpacıdır. Edebifikir cemaatini cem eden şey okur-yazar münasebeti -yani bir bakıma bilgi- değil, eyleme dönüşmek için hazır kıta bekleyen bilgi, yani duygudur. Muhterem karîler, bu hayatın şakası yok, ömür sermayesi tükeniyor ve kavramlar karnımızı doyurmuyor. Bir ömür şartlı tahliye zindanlarında af bekleyen yazarlara Nutellayı çok görmeyin!

12. Arpa tanesi kadar himmeti olan bizi terk etsin. Çünkü insan öldükten, bir selvi ağacının altına gömülüp unutulduktan, aradan asırlar geçtikten sonra bile kemiğinde kızamık hastalığının çıktığı muazzam bir varlık.

Edebifikir

DİĞER YAZILAR

19 Yorum

  • Eylem , 24/01/2024

    Eylem kız ismi değil.

    • Eylem , 28/01/2024

      Hayır kız ismi

  • Bilinmezlerin Bilinmeyen Sesi , 14/01/2023

    Hiç bu okurlar bizden ne ister ne bekler diyen yok! Anca istek, anca şikayet. Vay efendim bize tadkelle çukulatası yollayın bizi çok sevin sevgi açlığımızı giderin bizi korsan yayınlarda yalnız bırakmayınlar. Aman efendim yazarlık çok zor aman sakın yazar olayım demeyin yazarlık şöyle zor böyle zor, size bizde büyüyünce yazar olcaz diyen oldu mu hem madem o kadar zor niye hâlâ yazıyorsunuz kardeşim başınıza silah mı dayıyorlar yazmanız için. (neyseçoküzerinizegelmiyimsonraolanbizeolur)
    Neyse bırakalım şimdi bunları düşündüm taşındım ve dedim ki bu edebifikir bizden hep bişiler istiyorlar biz de kuzu kuzu az çok yapıyoruz bunların isteklerini biz niye bunlardan bişey istemiyoruz tamam arada istiyoruz bişeyler ama sizin gibi oturup liste yazmadık. Bu haksızlık dedim ve oturup bütlere çalışacağıma bu yorumu yazmaya koyuldum.
    ~Şimdi efendim daha çok kitap ödüllü absürt test yaparsanız mutlu oluruz. O testleri biz kazanamasakta soruları çözmek hoşumuza gidiyor. İster okuduğunuz kitap ödüllü absürt test yapın ister yırttığınız kitap ödüllü absürt test yapın orası bizi alakadar etmez yeter ki yapın.
    ~Bizim sizden isteyeceğimiz şeyi siz bizden istemişsiniz bu böyle olmaz. Şimdi size bir liste vericem o listedeki meslek grupların hepisiyle 15 yıl içerisinde söyleşi yapıyorsunuz temam mı?
    *büfeci: hani şu çok kalabalık yerlerde olan miniminnacık büfeler var ya işte onlardan biriyle söyleşi yapın bütün gün adamlar o miniminnacık yerde nasıl duruyorlar nasıl nefes alıyorlar?
    *otelci: otelci ile söyleşi fikri necip fazıl’ın bir kitabından geldi aklıma kitapta “otelciler umumiyetle insan sarrafıdır” demişti. madem öyle edebifikirin işi ne gitsin söyleşi yapsın otelcilerle dedim.
    *fotoğrafçı: bu söyleşiyi sulhi ceylan yapsın hatta fotoğraf çekinmeyi sevmediği için. efendim şu düğün fotoğraflarında gelin ve damada yaptırılan saçma ve suni pozlardan maksat ne ondan sonra neden vesikalık fotoğraflarımızda seri katil gibi çıkıyoruz biometrik fotoğraf okullarda sınıfça çekilen fotoğraflar vs. soruverin işte bunları.
    *çiçekçi: eve neden çiçek götürürüz diye bir sorgulama dosyası yapmıştınız biz de çok sevmiştik bu dosyayı şimdi eve çiçeği kendi gmtürmeyen onun yerine çiçekçinin götürdüğü bir çiçekçi ile söyleşi yaparsanız hoş olur çiçekleri kargocular götürüyor olabilir gerçi artık eski filmlerde olduğu gibi gizli hayran vs olayları dönmüyor olabilir ama olsun siz yine de yapın çiçekçi ile iki ayrı çiçekçi biri bildiğimiz çiçekçi olsun diğeri şu sokaklarda çiçek satan çiçek satmaktan ziyade çöpçatanlık yapan roman ablalarla yapın.
    *otoparkçı: adamlar oturuyorlar bir kulübede arabalar geçerken bir düğmeye basıyorlar bana kalırsa çok sıkıcı bir iş gerçi başka şeylerde yapıyorlardır belki haklarını yemiyim şimdi ama bu işi yaparken hayatı çok sorguluyorlardır belki o yüzden listemde otoparkçıya da yer verdim.
    *antikacı, spotçu, eskici: bu üç meslekte birbirine benziyor üçü de eski eşyalarla ilgileniyor. bu insanlar eşyanın dilini çözmüş olabilirler çünkü sürekli üzerine yaşanmışlıkların çöktüğü eşyalarla hemhaller üçü ile de söyleşi yapıp birbirleriyle mukayese ederseniz seviniriz.
    *kuyumcu: “kuyumcuların her şehirde birbirine benzeyen yüzlerini anlattım” diyordu rahmetli Bülent abi bir şiirinde hatırlıyor musunuz? ezelden beridir insanlar zengin olmadığını anlatmak için kuyumcu olmadıklarını söyler. bir kuyumcu işe söyleşi yapıp kuyumcular gerçekten o kadar zengin mi bunu öğrenin, sonra altın piyasası düğünler takılar vs buradan bir sürü soru çıkar heralde.
    *aynacı: böyle bir meslek var mı bilmiyorum yani sadece ayna satan biri var mıdır varsa o kişiyle de söyleşi yapın lütfen.
    *kırıkçı-çıkıçı: aslında yukarıda bilinmez ismiyle yorum yaparken kırıkçı ile söyleşi yapmayı düşünerek belki yaparım demiştim ama siz dururken bu söyleşiyi yapmak bana düşmez. (tembelliğimibuşekildeörtmüşoldumiyibari) efendim kırıkçılara sorar mısınız kalp kırıklarına da bakıyorlar mı :’) bakıyorlarsa biz de gidelim, bir de kendilerine hiç şapka gözlük takıp gelen doktor vs olmuş mu tedavi maksatlı. bişeyler daha var bu adamlar hiç mi korkmuyorlar ya bu hastada kalıcı hasar bırakırsam naparım diye ve anestezi teknikleri neler :) yani çıkan uzvu yerleştirirken hasta ağrı çekmesin diye nasıl bir anestezi uyguluyorlar. evet bu kadar bitti söyleşi isteklerimiz, maddelerden devam edelim.
    ~bu aralar bizi çok boşladınız telegramdan yayın açtığınız yok, biz diyoruz ders belirleyin ders yapalım telegramdan adamlar normal yayınları da bıraktılar. hemen kendinize çeki düzen verin yoksa olacaklardan sorumlu değiliz.
    ~biz hep bu edebifikir yazarlarına dua ediyoruz daha dün gece bütün yazarların isimlerini sayıp teeeek teeeekkk dua ettim, bir zahmet biraz utanın ve siz de bize edin. evet dua konusunda hassasız kendilerinden habersiz kendilerine dua ettiğimiz insanlara gıcık olup hemen haber verip ben ediyorsam sen de bana dua et banane diye düşünmekten alıkoyamıyoruz kendimizi ve bu çok kötü bir hastalık :'( o yüzden bilhassa bu hastalıktan kurtulmamız için dua edin.
    ~isteklerimiz sadece bu kadardı ama bu yorum çok uzun oldu ama siz uzun muzun demeyin hepisini okuyun ve bu istekleri gerçekleştirin. haa birde siz de bizi sevin bizim de sevilme ihtiyacımız var :’)

    • Bilinmezlerin Bilinmeyen Sesi , 14/01/2023

      Nasıl olur nasıl kargocularla da söyleşi yapın diyecektim unutuverdim gördünüz mü? Bu kargocular niye bu kadar sevilmiyor, halbuki sevgiliden sonra en çok onların yolu gözlenir. Neden herkesin kargocularla kötü bir anısı var benimde var ama benim anımın katili benim, benim yüzümden sorun çıktı kargocu adamcağızı da uğraştırmıştım bir kaç yıl evvel, o da bana kızmıştı :'(((

    • Bilinmezlerin Bilinmeyen Sesi , 23/07/2024

      Edebifikir edebifikir aklıma ne geldi. Hani şu fotoğrafların vazgeçilmez dekoru olan oltayla balık tutan insanlar var yaa meslekten ziyade hobi olarak yapıyorlardır muhtemelen ama onlarla da söyleşi yapar mısınız. Kimsenin ilgisini çekmiyorlar çünkü sürekli fotoğraflarda karşımıza çıkıyorlar. Az önce böyle bir insanla konuştuğumu düşündüm ve çok garip geldi. O yüzden yine sizden bir söyleşi talep ettim. Ne zamandan beri balık tuttuklarını, normalde ne işle uğraştıklarını, oltaya solucan takarken ne hissettiklerini sonra bu işin ya da hobinin onlara sıkıcı gelmeme sebebini yani bu hobiyi onlara sevdiren şeyin ne olduğunu sonracığıma beklemenin felsefesini sorun (beklemek ile alakalı onca dosya sorgulama yaptınız bu konu ile ilgili neler sorucağınızı çok iyi bilirsiniz), malum oltaya solucan takıp umutla bir balığın takılmasını bekliyorlar. Sonra balıklara ümit verip onları hayatlarından ettikleri için hiç mi üzülmüyorlar sonuçta oltaya solucan takıyorlar ve garibim balıklar karnımı doyurcam hevesi ile solucanı yerken hayatlarından oluyorlar. Kısaca böyle sorular sorabilirsiniz. Şimdiden teşekkür ederiz. Yorumlarımızı dikkate aldığınız için çok mesud oluyoruz, çok duygulanıyoruz. Neyse abartmayalım, kısaca seviyoruz merkez!

  • B/ , 07/01/2023

    Ne Edebifikir geçer yorumlardan, ne bir okuyucu yazar olur/

  • Ali Mehmet , 06/01/2023

    Bir çiftçi olarak bol mahsüllü bir yıl olur inşeallah

    • Muhammed Raşid , 07/01/2023

      Çiftçi halkın reisidir. Allah VARLIK’IĞINIZI eksik etmesin. Amin

    • Haktan K. , 07/01/2023

      Mahsul mahsul dediğin nedir ki gülüm, ben okurluk için edebifikir i göze almışım. . .

    • urfa sana küsmüş , 07/01/2023

      Üstat ben seni taksici diye biliyorum ama..

  • Roborob , 06/01/2023

    Siz de aşk nedir bilmeden “aşık olmamak için 15 sebep” bilmemnesinden yazı yazmayın sulhi baba. hadi eyvallah!..

    • K' , 07/01/2023

      Ne memuru Alkol Bey!?

  • mad , 05/01/2023

    “Sorun şu ki tanrım, gömleğim önden yırtıldı. gömleğim önden yırtıldı ve artık hiç kimseye masumiyetimi ispat edemiyorum. bu bir kaza sadece ve sonucu değiştirmiyor. kuyuda saklanıyorum uzun yıllardır. gelip geçen kervanlardan saklıyorum kendimi. esir olmak korkusu, pazarlarda satılmak korkusu yapışıyor boğazıma. kendi karanlığımda boğulmayı seçiyorum. dışarı çıktığımda gökyüzünü ciğerlerime çekip, çocukları havasız bırakmak endişesi var üzerimde. böylesi garip ve bir o kadar saçma endişeler taşıyorum. oysa ne meryem’in iffetinden şüphe etmişliğim var ne de magdalena’ya bir tek taş attım…”

  • nur , 04/01/2023

    okur olmanın, o bilinmezliğin verdiği hissi çok seviyorum ama reddedilmeye devam ettikçe yazı göndermeye de devam ediyorum. allahtan şiir falan göndermiyorum, sessiz sessiz şiir okumaya devam

  • Bilmesendeolur , 04/01/2023

    Etrafımda “okur” olmamasından mütevellit edebifikire düşenlerdenim. 19 kişi hayal!

    10. Madde benim. Adres yazın. En makul zamanda tadelleyi göndereyim. Ve bilinmezler arasındaki muhkem yerimiz dursun durduğu yerde.

  • silgim yok a , 04/01/2023

    ben paylaşıyorum sayın edebifikir. bir arkadaşımla iki büyük arkadaşımla paylaştım. arkadaşım okurum dedi. dedi de kaldı. kesin unuttu. 43 yaşındaki arkadaşım beğendi. 28 yaşındaki arkadaşım beğenmedi. bir de babama zorla edebifikir haber ajansı’ndan bir şey okudum akşam çayında. beni pek dinlemediyse de yazıdaki demokrasi filan şu bu kelimeleri seçince sesimden çocuğum sen o telefona gömülüp neler okuyorsun diye söylenirken çayından bir yudum alıp telefona döndü. ben de baba asıl hikayeyi kaçırdın dedim.

  • a.... , 04/01/2023

    Harun Reşit Behlül Dane hazretlerinden akşam namaz çıkışı cemaati yemeğe getirmesini istemiş. Hazret yanında bir kaç kişi ile gelmiş. Harun Reşit şaşırmış. Camiye namaza bu kadar az kişinin gelip gelmediğini sormuş. Hazret cevaben camide çok kişi olduğunu ama namaz çıkışı hocanın hangi süreleri okuduğunu hatırlayanlarin yanında gelenler olduğunu söylemiş.

    Yazdınız ama söyleyeyim 19 tane yazı okutacak kişi bende zor…

  • Bilinmez , 04/01/2023

    “yazının altındaki yorum bölümünde konuyla alakasız tartışmalar gerçekleştirin” bunu en çok ben yapıyordum tartışma değil ama konuyla alakasız yorumlar yapıyordum sonra beni okurluktan reddedersiniz korkusuyla biraz bırakmıştım ama şimdi yeniden başladım galiba:’) söyleşi kısmına gelirsek söz vermeyeyim ama sizden istemeyi düşündüğüm bir söyleşiyi belki yapabilirim ama belki kesin değil önce söyleşi yapıcağım kişiyi bulmam lazım tabii.
    Yazıları 1 arkadaşımla paylaşıyorum okumuyor geçen başka bir arkadaşa daha atmıştım okudu mu bilmiyorum watsaba durum olarak atalım 100 kişi görsün bizim arkadaşlardan hayır yok, belki bir umut okurlar ve onlarda paylaşırlar…
    Koltuğumda uslu uslu oturuyorum, yazmayı düşünmüyorum merak etme sevgili edebifikir.

  • Ömer Can , 04/01/2023

    Okurlar yazarlara -yazdıkları için- yazarlar okurlara – okudukları için- dua etsin. Yoksa birbirimizle karşılaşmamızın bir anlamı kalmıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir