İstiklal Marşı yarışmasının ilanı öncelikle Maarif Nezareti tarafından okullara duyurulmuş, daha sonra gazetelere ilan verilmiştir. İlanda şöyle denmektedir: “Milletimizin dâhili ve harici İstiklâl uğruna girişmiş olduğu mücadeleyi ifade ve terennüm için bir İstiklâl Marşı, Umûr-ı Maarif Vekâleti Celilesi’nce müsabakaya vazedilmiştir. İşbu müsabaka, 23 Kanunuevvel sene [13]36 tarihine kadar olup bir heyet-i edebiye tarafından, gönderilen eserler arasından intihap edilecektir ve kabul edilen eserin güftesi için beş yüz lira mükâfat verilecektir. Ve yine lâakal beş yüz lira tahsis edilecek olan beste için bilahare ayrıca bîr müsabaka açılacaktır. Bütün müracaatlar Ankara’da Büyük Millet Meclisi Maarif Vekâleti’ne yapılacaktır.”
İstiklâl Marşı, İstiklâl Harbi’nin henüz bir sonuca ulaşmamış olmasına rağmen harbin neticesinin belli olduğunu, sonucun ne olursa olsun Türk milletinin vatanından asla vazgeçmeyeceğini ifade etmeli, aynı zamanda üzerinde yaşadığımız toprakların Türklerin vatanı olduğu ve Hak uğrunda vatanı için neleri göze alabileceğini hatırlatmalıydı.
1920 senesinde düzenlen yarışma için 724 şiir gönderilir. Şiirler tek tek incelenir. Elemeler neticesinde son değerlendirme için komisyona, Mehmed Âkif’in yazdığı şiir ile birlikte yedi şiir sunulur ve bunlar bastırılarak milletvekillerine dağıtılır. Mehmed Âkif Ersoy’un “Kahraman Ordumuza” ithaf ettiği şiir haricindeki altı şiiri Edebifikir okuyucularına sunuyoruz…
***
-I-
Yıllarca altı cephede ateşle kanlara;
Türkün hilâl-ü dinine düşman olanlara;
Ceddin o; Yıldırım gibi saldın zaman zaman
Yüksek başın eğilmedi bir art cihanlara
Ey kahramanlar ordusu, ey yıldırım-şitâb.
Göster cihan-ı mağribe bir kanlı inkılâb
Ey mazi-i havârıkı bin destan olan;
Garbın zalâm-ı zulmüne yüz yıl kılınç salan
Arslan yürekli ordu; demir giy; silah kuşan!
Zira hududu kapladı ateşle kan, duman.
Ey kahramanlar ordusu, ey yıldırım-şitâb,
Göster cihan-ı mağribe bir şanlı inkılâb!
Arslan mücahid ordusu, ey haris-i sâlâh
Destinde seyf-i hak gibi pek şanlı bir silâh
Açtın sema-yi millete pür-nûr bir sabâh.
Atî bizim… bizim artık vatan, zafer, felah.
Ey kahramanlar ordusu; ey yıldırım-şitâb.
Göster cihan-ı mağribe bir şanlı inkılâb
Mehmed Muhsin
-II-
Altı bin yıl efendilik yaptın,
Kahraman Türk idi iki cihanda adın.
Bir ateşten siperdin İslam’a
Sönmeyen bir güneş gibi yaşadın.
Ey büyük ünlü milletim ileri!
Hasmına çiğnetme koş bu şanlı yeri!
Düşmanın bir cihansa dostun Hak
Hakkın elbette müstakil yaşamak.
Atıl, ez, vur, senindir istiklâl
Ebedî parlasın şu al bayrak…
Ey benim şanlı milletim ileri;
Ele çiğnetme koş bu ülkeleri!
M.
[Bursa Milletvekili Muhittin Baha Bey yarışmaya (M) rumuzu ile katıldı. Müzakereler esnasında şiirini geri çekti.]
-III-
Ey Müslüman, ey Türk oğlu
Açıldı, istiklâl yolu
Benim bu son günlerimdir,
Diyor bize Anadolu.
Çek sancağı Türk ordusu,
Olmaz Türk’ün can korkusu.
Esarete dayanır mı
Türk vatanı, Türk namusu?
Bu son savaş bize farzdır,
Fırsatımız gayet azdır,
Muzaffer ol da ey millet
Altın ile tarih yazdır.
Birleşelim özümüzden,
Dönmeyelim sözümüzden,
Hem silelim bu lekeyi,
Tarihdeki yüzümüzden.”
İskender Hâki
-IV-
“Göz yaşına veda et,
Ey güzel Anadolu!
Hakkını korur elbet,
Türk’ün bükülmez kolu.
Cenk ederiz genç, koca;
Bugün değil, yarın da
Yâdımız ağladıkça
İzmir ezanlarında.
Hak yolunda kan olur,
Dünyalara taşarız;
Ya şerefle vurulur,
Ya efendi yaşarız.
Her gün yeni bir hile,
Arkasından satıldık;
Her gün yeni bir dille
Yurdumuzdan atıldık.
Yeter, ey Kâbe’mizi
Elimizden alanlar;
Alıkoyamaz bizi
Yolumuzdan yalanlar.
Hangi alçak el alır,
El zinciri boynuna?
Kim Yunanı bırakır
Türk kızının koynuna?
Kemalettin Kâmi
-V-
Millet aşkı, din aşkı, vatan aşkı uyansın;
Yurdumuza göz dikenler al kanlara boyansın.
Ya ben, ya onlar diyen silahına dayansın!
Türk oğludur, bu millet!
Türkündür, bu memleket!
Türk oğludur, bu millet!
Türkündür, bu memleket!
Düşman gözü tutamaz, yanar dağlar başını;
Bağrımızda saklarız, vatanın her taşını.
Yurdumuza yan bakan, döker gözün yaşını
Türk oğludur, bu millet!
Türkündür, bu memleket!
Türk oğludur, bu millet!
Türkündür, bu memleket!
Can veririz, her zaman hürriyet yoluna;
“Ya gazi, ya şehit”lik ne devlettir, kuluna!
Ata emanet etmiş namusunu oğluna.
Bize Türk oğlu derler!
Hep bizimdir bu yerler!
A.S.
-VI-
Türkün evvelce büyük bir pederi
Çekti sancağı hilâl-i seheri.
Kanımızla boyadık bahr-ü berri;
Böyle aldık bu güzel ülkeleri..
İleri, arş ileri, arş ileri!
Geri kalsın, vatanın kahbeleri
Seni ihya için, ey namı büyük
Vatanın uğruna öldük öldük.
Ne büyük kaldı, bu yolda ne küçük,
Siper oldu sana dağlar gibi Türk.
Yürü, ey milletin efradı yürü!
Ak süt emmiş vatan evlâdı yürü!
Vatan evlâdını kurban edeli,
Milletin hür yaşamaktır, emeli
Veremez kimseye bir Çamlıbel’i.
Bağlanır mı acaba Türk’ün eli?
İleri, arş ileri, arş ileri!
Çiğnenir çünkü kalan yolda geri!
Hüseyin Suad
Kaynak: Bayrak Mücadeleniz ve İstiklal Marşı, Yaşar Çağbayır, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2009, Sayfa: 343-346
3 Yorum