Ölememekle yaşayamamak arasında bocalayanlar,
dünyayı kurtarmak isteyenler,
dünyadan kurtulmak isteyenler,
demirden sağnaklar altında uyuyanlar,
yüzüne ay kırıkları çarpıp uyananlar,
isyankârlar,
itaatkârlar,
beklemenin de bir amel olduğunu bilenler,
kendi kalbinin bekçisi olanlar,
yazmadığı şiirlere basarak yürüyenler,
göle maya çalanlar,
üzümü yemeden önce bağını soranlar,
hüznü neşesine gâlip gelenler,
yeşil başlı gövel ördekler,
göç eden çıkrıkçınlar,
kaldıysa eğer kalaycı çırakları,
çırak olamadan kalfalığa terfi eden berberler,
demirciler,
değirmenciler,
zoraki kocalar,
mahreç ağrısı çekenler,
Bozcaada’yı unutamayanlar,
Üsküdar’ı özleyen Bandırmalı’lar,
Roma’yı İstanbul’a kuma yapmak isteyen hamasîler,
hangi şehrin sığıntısı olduğunu bilmeyenler,
Reşadiye ile Refahiye arasında bir yerde -bura Kelkit Vadisi olabilir- reşit olan kim varsa refah içinde,
kaşları çok kavisli prensesler,
kasları kavî esas oğlanlar,
sınanmadan reddedilen müdanasız gençler,
evet evet bunların hepsi,
II. Abdülhamit’i, Enver Paşa’yı, Mehmet Âkif’i aynı anda sevebilen ganî gönüllüler,
hilâli gökyüzünün gamzesi olarak görenler
ve hatta hilâli gökyüzünün yarası olarak görenler de dâhil,
dünyaya alışamayan Elif’ler,
hayatı kekeleyen Hatip’ler,
ismiyle müsemma olan ve ismi lâzım olmayan herkes…
Bugün şâd olun ki biz dün Kadıköy’de ağladık sizin için!
Ağlayanlar: Sulhi Ceylan, Davut Bayraklı, Feyyaz Kandemir, Abdullah Karaca.
Buluşmadan Notlar:
# Abdullah Karaca birkaç kere doların ve merkez bankasının durumu hakkında lüzumsuz lakırdılar etse de, “var mısın yok yere ağlamaya?” şeklindeki davetimize kayıtsız kalamayarak ağlayışımıza iştirak etmiştir.
# Davut Bayraklı buluşmaya gelebilmek için koltuk takımlarını silme karşılığında eşinden izin alabilmiştir. Gecenin ilerleyen saatlerinde kendisine şöyle bir mesajın geldiği görülmüştür: “Geç kaldın, camları da sileceksin!”
# Gecenin sonunda cezbeye kapılan Sulhi Ceylan “biz âleme bir yâr için ah etmeye geldik!” demiş, Feyyaz Kandemir ise kendisine “ah edip ağyârı esrarından âgâh eyleme!” şeklinde mukabelede bulunmuştur. Fakat bu konuşma hâl diliyle gerçekleştiğinden hiç kimse tarafından duyulmamıştır.
Edebifikir
4 Yorum