Kültür, sanat, medeniyet ve edebiyat ilkesiyle yoluna devam eden Yedi İklim dergisi Eylül ayı, 318. sayısıyla okurlarına yine misafir oluyor. Sonbaharın güz dolu soluğunu kapaktaki resimde hissederken; Osman Bayraktar’ın “Tekbir” adlı sunuş yazısıyla açıyoruz dergiyi. Tekbir sesleri yükseliyor, darbeye karşı hissettiklerimiz kağıtla buluşuyor Bayraktar’ın yazısıyla. Bayraktar; menfur darbe girişimini anlattıktan sonra, gelen kutlu bayramın güzel dilekleriyle son veriyor yazısına.
Hasan Aycın’ın düşündüren çizgisiyle karşılaşıyoruz daha sonra. Cahit Koytak’a atfediyor çizgisini. Çizginin ardında şiir bahçesi selamlıyor bizi. Hüseyin Bektaş’ın “Adımı Bil Yeter” şiiri ayrılığın, hasretin, vuslatın tercümanı oluyor bizlere. Ümit Zeynep Kayabaş ise “Ne de olsa gökdelenler gizliyor köy kokusunu” diyerek özlemimizi dillendiriyor şehrin mezar taşları arasından “Dağların Nabzı” adlı şiirinde. Ali Sali “Yıldızların Arası Say Ki Segâhtır” , Abdurrahman Ekinci “Kavimler Göçü” , Sulhi Ceylan “Züleyha Çok Zalim” , Mehmet Özger “Çıplak Uyarı” , Cahit Koytak’ın “İrşad İmparatorluğu” ve Fatih Demirel “Çocuk Gazeli-I” adlı şiirleriyle şiir diyarına katkı da bulunuyorlar.
Öykü kapısını Ali Haydar Haksal’ın “Gökbörü’nün Sevgili’ye Sevgisi ve Ben” adlı öyküsüyle açıyoruz. Tarihi ve dini bir öykü olduğunu anladığımızda öykü içerisinde buluyoruz kendimizi. İsmail Demirel’in “Kaplambağa” adlı öyküsünde ise kendimizi köy yaşantısında buluyoruz. İsminden de anlaşılacağı üzere ironi ve söz oyunlarıyla bezeli öyküde üç arkadaşın hikâyesine konuk olup, bir aşkın nelere neden olduğunu okuyoruz yazarın sade dilinden. Ayşe Yazıcı Yavuz’un yine ironi dolu “Sufle Veriyorum: Biz Ayrı Dünyaların İnsanlarıyız” adlı öyküsüyle kapıyoruz bu bölümü de.
Raziye Yıldız’ın Çizgisi bu sayıda daha olgun, güçlü, tematik ve etkili. Halep’in masum kalpli savunucularına ithafen, gökyüzünün kara dumanlardan aydınlığa doğru yola çıktığını muştulamak için idi.
Darbeye karşı dillendirilmiş kalemler
İkinci bölümü usta şair Nurettin Durman’ın “15 Temmuz Gecesinde” adlı şiiriyle açıyoruz. “Salalar eşliğinde haykırdılar, Güzel ülkeleri için, Ya Allah Bismillah Allahuekber” diyerek duygularımızı şiirin harmonisiyle birleştiriyor. Osman Bayraktar ise “15 Temmuz: Öncesi ve Sonrası” adlı yazısıyla geçmişten günümüze çok yönlü, özet bir film sunuyor bizler için. Geçirilen aşamaları, sorunları, meydanları, yapmamız gerekenleri ve daha birçok şeyi derinlemesine irdeliyor bizler için. Ali Haydar Haksal “Tarihin Karanlık Sokakları” adlı yazısıyla kendi yaşadığı darbelerden bahsediyor. Tarihsel bir süreçle anlatıyor olayları. “Edebiyat darbelere karşıdır ve onlardan uzak durur” diyerek sonlandırıyor yazısını. Mehmet Sümer ise “Darbenin Dar Beyinleri” adlı yazısında darbenin anlamsal dünyasıyla zamansal sürecine değiniyor. Özcan Ünlü “Temmuz Sokağı Sakinleri” adlı şiirini Şehit Abdullah Tayyip Olçok’a, Ethem Erdoğan “Şiir Yazılırsa Kurtulur Vatan” , Serdar Kacır “Temmuzda Bir Gece” ve Fatih Budak “Ayanfer’e Mektuplar-IV” adlı şiirlerini 15 Temmuz şehitlerine ithaf ediyorlar.
Osman Koca “Âyeteyn” adlı öyküsünde darbeye bir bebek metaforu üzerinden değiniyor. İki âyet dillendiriyor, kalbimizi açsın için. Kendi biçemiyle harmonize ederek sunuyor öyküsünü bizlere. Anlatıda çift katmanlı zaman ve mekan tekniğini hayet usta ve başarılı kurgulamış desek yeridir. Mehmet Özger “15 Temmuz İşgali”, İsmail Demirel “Olmak ile Ölmek Arasında Bir Gece ve Süreği”, Serdar Kacır “Kader Anı”, Ömer Hatunoğlu “Temmuz Ortasında Kar Yağdı Geceye” adlı yazıları ile darbe gecesi, öncesi ve sonrası ile ilgili duygularını, yaşadıklarını dillendiriyorlar bizler için.
Dr. E. Lale Demirtürk “19. Yüzyılda Amerikan Sosyal Reform Öncüsü Bir Aydın: Ralph Waldo Emerson-II-“ adlı inceleme yazısıyla Ralph Waldo Emerson’un siyasi, edebi, sosyal kişiliğini, yaşam biçimini anlatarak tanıtıyor bizlere. Bilgin Güngör “Odysseus İlkesi Versus Sokrates İlkesi” , Hünkâr Karaca “Arif Ay Şiirinde Yakın Tarihimiz (II)”, Harun Yakarer “Dil Özellikleri Bakımından “Defacto Ölümler”, Mehmet Tepe “Çileli Bir Ömrün Uçurumundaki Şahitler” adlı incelemeleriyle derginin inceleme bölümüne katkıda bulunuyorlar.
Serdar Kacır, Fatih Demirel ve İsmail Demirel “Gökhan Serter ile Söyleşi” adlı röportajlarıyla Gökhan Serter ile ilgili merak edilenleri, kitaplarını, şiirlerini her şeyi bizler için sorup öğreniyorlar.
Fatma Tanrıkulu’nun düşündüren Çizgisi ile birlikte derginin son bölümüne geçiyoruz.
Can Ankay “Pembe İnci”, Mehmet Doruk Kandemir “Ebebil” ve “Yağmurun Unutturduğu Sokak”, Eda Fırat “Vurgundan Az Önce”, Abdülkadir Sevinç “Gecenin Bir Köşesi”, Halil Kaya “Muharebeden Muhalefete Bir Ömür” ve Mervan Söylemez “Annemin Yüzüdür Hüzün” adlı şiirleriyle derginin şiir iklimine katkıda bulunuyorlar.
Emine Zozan Kaya “Derin Duygu Ölçeri” adlı öyküsü ve Abdullah Enis Savaş ise Stefan Zweig’in “Brügge-I” adlı eserini çeviriyor bizler için.
İbrahim Eyibilir “Günün Mevlanasından Dünün Mevlanasına Bakış” adlı kitap tahlilini Üstad Sezai Karakoç’un Mevlana adlı eseriyle yaparken Ahmet Polatoğlu “Yunus Emre’den Abdurreşid İbrahim Efendi’ye Aşkın Yolculuğu” adlı yazısıyla zihinlerde hoş bir esinti bırakıyor.
Her Eylül Yedi İklim için yıllık ürünlerin çetelesini çıkarmak değil. Bu aynı zamanda edebiyat tarihçileri için bulunmaz bir nimet. 28.cildin dizini dile kolay tamı tamına 14 sayfa…
İyi okumalar ümidiyle…
Mustafa Yücel