Kimseye Bir Şey Yapmadım

Günde ortalama otuz iki bin Türk lirası harcıyorum. Evet yanlış duymadınız, eski parayla otuz iki milyar. Bakmayın bohçacı gibi durduğuma, bakmayın duvar diplerine çöktüğüme. Benim ruhum aristokrat. On dokuz yaşımda sanal âlemde çet yaparken kullandığım nick’lerden biri de aristokrattı. Boşuna mı? Aydoğan K, bu aristokrat ruhun ışığını gördüğü için akıllı telefonum olduğunu sanıyor.

İnsan bu kadar zenginken neden akıllı telefon almaz ki? Özür dilerim soru bu değildi. İnsan bu kadar zenginken neden yazmak ister ki? İstemez. İşte tam olarak bu yüzden yazmıyorum. Edebifikir ihtiyar heyeti benim adıma dezenfektan kokulu yazılar yayınlıyor, kendileriyle kavga etmiyorum. Bir başkası olsa, örneğin Aydoğan K, kendi yazmadığı bir yazının altında ismini görse eminim Breaveheart filmindeki gibi tüm ihtiyar heyetini gece odalarında yakalayarak bir bir kafalarını balyozla ezerdi. Aydoğan K’yı at üzerinde düşünemiyorum! Ayrıca dezenfektan kokusu nedir ya? Yıl olmuş 2014, dezenfektan kokan hastane mi kaldı…

Akademisyen kafaları sevmiyorum. Kravat takanları da sevmiyorum ama işim gereği kravat takıyorum. Takmazsam günde otuz iki bin lira harcayamam. Kravata gravat diyenlere ayrıca gıcık oluyorum. Kitap okumuyorum. Edebiyat dergilerini ve yeni çıkan kitapları da hâliyle takip etmiyorum. Kültürel-entelektüel tartışmalardan nefret ediyorum. “Ne yaptın abi?” sorusunu “Kimseye bir şey yapmadım” diye yanıtlayanları kınıyorum. Bu hayattaki tek dileğim de Sulhi Ceylan’ın kapitalistleşmesi.

Bu aralar evliliğin evreleri hakkında tez hazırlıyorum. Hanıma sunacağım, uygun bulursa doktoramı alacağım. Ana hatlarıyla şöyle;

  • Şaşırma
  • Kabullenme
  • Alışma
  • Zevk alma

Esra Erol’u çok seviyorum. Fırsat buldukça takip ediyorum. Bir de Müge Anlı var. Onu o kadar takdir etmiyorum. Seksenler dizisi çok güzel. Geçen gün vapurda dizideki manavı gördüm. Hani belediye başkanı oldu sonradan. Gerçek ismini bile bilmememe rağmen sebepsizce o adamı görünce çok sevindim.

Bu kadar yeter sanırım. Editör bey, yazı başına 50 TL sözünüz vardı. Hesabıma yatırıverin lütfen. Bir de yazımın başına kırmızı harflerle yorumunuzu eklemeden yayınlayın lütfen. İnsanları yazıyı okumadan önce yönlendirmeniz hiç hoş değil.

Ve tüm bu yazdıklarıma rağmen eğer böyle bir yazarınız olduğu için utanmıyorsanız, kendinizden utanmalısınız.

Saygılarımla…

Mustafa Çolak

 


Editör Notu: Mustafa Çolak, yazısının başına önsöz yazmamızı istemediği için biz de sonsöz yazdık. Mustafa’nın evlenmesinden bu yana geçirdiği değişimi anlatan bu yazıyı esefle okuduk. Mustafa’nın yitişini görmektense Esra Erol’un programında eş arayan biri olmaya razıydık. Ama Mustafa yolunu çizmiş… Böyle bir yazarımız olduğu için üzgünüz ve utanıyoruz.

DİĞER YAZILAR

4 Yorum

  • Kamil , 23/11/2014

    uyan , uyan ! üsküdar da sabah oldu .

  • zuhtuhan , 26/04/2014

    Belliydi böyle olacağı…

  • lalalala , 23/04/2014

    Seni tanıdığımız güne….

  • Bekar , 23/04/2014

    Birgün Sulhi C.’den de böyle yazılar göreceğimizi düşünmek beni çıldırtıyor!
    Hayata olan umutsuz bakışımı kuvvetlendiriyor. Üzülüyorum. Canım acıyor.
    Ama bir yandan “besbekar”lık makamı da çok cezbedici gelmiyor değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir