tarhların üzerindeki yaşlı gezgine

sürür rüzgar
usul yazın bitişinde keskin günler gelir
adları kuşların izlediği yol
uykusuz büyüyen gözbebekleri
yaşayanların üzerinden kaybolmayan ruh
özünde çatlayan mücevher

dilimi patlatan serinlik
düşümdeki tarlalardan bir çiftçi kaldı
suyun tersine döndürülmüşü

her şey o zalim gecenin örendiği siyah kaya
dik kaya mor kaya geceden beslenirken
zevk aldığın budur aslında

zamanı vardı fesleğen besleyenin
biraz bazı ikizce
yaşayanların kalbinde kuruttuğu
bedenim bedenlerimiz
bütün çatlayan soğuktan yığınlar
boşluktan akar ölümler

sisli gecede adını saklayan adama bak
sesi düşmüş önüne ağarıyor
sesi bir tarladan susmuş
sesi kendinden ağaçların yapraklarına
kâfi gelmeyecek kadar arıklardan
yarıklardan ardından bıraktığın el sürülmüş
yaralı ceylanları sahiplenecek

ovayı çağıran çatlağın peşine düştüm
çağın deccalini büyüyen gözlerle
sabaha kaldırdığım o zamanı
mezarlıkların melez rengine
kuzgunlar konar
kuzgunlar

Bilal Can 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir