ellerim avuçlarken toprağı
ve inerken gök
şu hasretli başıma,
bu çağa…
bu çağa söyleyecek sözüm var benim,
çıt çıkmaz o meclisin
tam ortasında
ve dilim
dilim damağımda, sözüm var!
şimdi kaç yürek taşır bu gidenin sancısını?
kaç kulak ki işitir gidenin sanrısını?
Ey etiyle kemiğiyle cana boyanan canlar!
Ey bir milletin,
canını dişine takıp da,
söküp de dudaklarından toprağa bastığı
bereket tohumları!
Ey gözyaşlarından rahmet fışkıran
çağ anası!
bir muştu ile yavruladı sizi zaman..
tarihin avuçlarında taşıdığı,
kanadı kırık bir güvercin edasıyla süzdüğü
ve getirdiği selamını emin olandan ahir olana..
bize ne yakışır şimdi gitmeler,
alıp başını sürgün diyarından
eyvallah çekmeler,
kalmak ki büyük sorumluluk,
giden ki
gıbta etmemek sorguluk,
sancım var dostlar,
doğumu yakın olan o milletten
üzerime bir çığ gibi inen
ve gem vurulan omuzlarımda aşkla,
yüklüyüm bu çağa,
şimdi diller damakta, dimağa çevrilen geniş bir sırtla
benim bu çağa sözüm var.
Betül Topuz