göğsümü yalayan gül alevinden
silinmez izler kalır.
gökte bulutla oynayan çocuk
öksesine yıldız çakan melek kalır.
akşam üstüler ki çöker kıyıya
toplanmış halatlar yığılmış zincirler kalır.
yapraklar dağılırken saçlarından
denize atılmış çelenk kalır.
duvarda gölgeler öyle ıpıssız
hücremde kırılmış ekmek
ve bir kuru ağaç kalır.
uçsuz bir dinleyişle dinle
üstlen çöllerdeki rahmeti
ey gürleyen yalnızlığımız
yolumuzu gözleyen
toprağa girdiğimiz vakit
uğultulu derinlikler kalır.
duy unutuş rüzgârının
açtığı son kapı benim
çekilince kalbimin suları
geriye senden başka ne kalır.
Alaaddin Özdenören