İstasyon Hikâyesi

Duruverdi önümde hantal bir hayat
İstasyon durağı ben, peron no 41
Eskizleri düşlerin hakikatmiş meğer
Limonsuz çay, birkaç öykü ve tatsız tütün
İhtiyatsız sürgünler mutabık vagonlar
Sürtünen demir sesiyle kalmak büsbütün
29 nolu sefer, 30’a çok var

Duruverdiğinde önümde hantal hayat
27’inci yolculuğunda bir toydum
Hız kesmeden giderken homurtulu tren
Atlamasam da raylara, bu bir itiraf
Başımı dışarıya uzatmadım değil
Sendromlu seferimin üç beş kalıntısı
Hayal kırıklığı ve mide bulantısı

Önümde hantal hayat duruverdiğinde
Çoktan çıkmıştım 60 nolu istasyondan
Yoktu gölgemi suya boğan, el sallayan
Bilet kestirdiğim dahi bilinmiyordu
Çapraz hatlar boyunca koşturan şehirler
Ağaçlar, insanlar, köyler, gelincikler
Hepsi saksılarda yetiştirilmiş gurbet

Bak, hantal bir hayat duruverdi önümde
İstasyon no 28, sefer no 0
O günden bugüne gıcırtılar içinde
Üst üste topladım, şimdi elde var 0
Abidin bile inmedi mi treninden
Yapamadan o saf mutluluğun resmini
Hani şart da vardı: “kolayına kaçmadan”

Duruverdi önümde bir hantal hayat
Kolayına kaçmadım zora gelmesem de
“Beyza Hanım”la tanıştığım o istasyon
42’ydi nosu anmak istemesem de
Kısa sürmüştü aşkımız, öldürüyordu
Dört yılda buluştuğumuz birkaç kez ancak
Diğer cinnet duraklarını hiç sormayın
Ya da durun, anlatayım oldu olacak

Şimdi bu hantal hayat var ya, bahsettiğim
Hani duruvermişti önümde aniden
İşte tüm ontolojik seyahatlerimde
Teni zıkkım tadı zakkum molalar da var
Tüneller var dağların bağrında birer kist
Ve tövbe bahanesiyle ayrıldıklarım
Biraz edepsizlerdi ve sürrealist

Cüneyt Dal

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • haydar gülen , 05/09/2017

    Beğendiğimi söylemek haksız bir önyargı olurdu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir