insanlığın ağlama tarihine bir giriş

konulduğum kolinin kağıt toplayanların eline geçtiğimi düşünüyorum
bu yüzden her yokluğun aslında başkasına varlık getireceği gerçeği
beni tedirgin etmiyor.

ben kendime yoksam sana varım.
çünkü kaleşnikof gibi taranmış saçlarda kışlar
erken donan gölün üzerinde yağmalanmış
kışı atlatmaya çalışan zapatisler gibi görünüyor gölgeler
oysa her mültecinin kalbinde yaralar açılır
göçe yeltenen allı turnalara baktığında

i.

kendini çimen bekleyen mevsimlere sığdır
yüzünden bin güneş aslını seriyor
izliyorum maviyle yaşamanın telaşını
aslını buluyor bende insanlık

ellerin
ellerini nereye konulacağını bilmeyen
halkın tavrı
tedirginliğinde en iyi şarkıyı söylüyor

ellerini unutur bazen insan
herhangi masalarda çay içilen
nehir gibi dokunan depresif
göğe işaretlemiş bir duraktır onlar
şahitliği aya çıkartan

ii.

biraz daha küçülmeliyim
durduğum eşik büyüklerin sığamadığı
uslanmışların üşümüşlüğü sarıyor
çocukluğu kaçırıyorum listeme
o isteme benim ezberimden
sızıyor dünyaya rüya gibi

insan en çok kendiyle kalmak ister
bunu yakama perçinledim
uzaklaşmaktan bunaldığı için

iii.

çünkü
çocukları uyutmayan dünyanın
uçurtmaları gökyüzünde takılıdır

Bilal Can

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • Sueda , 27/09/2019

    Bilal Can şiirinin temel unsurlarından biri gittikçe çocukluk, acı, ölüm ve toplumsal gerçeklik üzerine yoğunlaşıyor. Yayınlanan diğer şiir ve denemelerinde bu toplumsallık gözlüğünden vazgeçmiyor, bu da bir yandan sosyolog kimliği bir yandan da toplumla alıp veremeyen bir bakışın karşılığı olarak gözükmektedir. Lirisizimden ziyade toplumsal gerçeklik üzerine yoğunlaşması, Bilal CAN’ın bireyle olan bağından ziyade toplumla olan kavgasının bir nişanesi.

    Bireyi kendiyle konumlandırır, “çocukluğu kaçırıyorum listeme” derken dünyanın gürültüsünden çocukluğun o masum anlara gitmek istediğini belirtir. Bu da bazen yorulduğunu, dünyadaki göç, savaş, açlık, katliam ve ölümler karşısında gittikçe bunaldığını, bu yüzden çocukluğun o sessiz, sakin ve duru limanına gitmek, sığınmak istediğini belirtir.

    “kışı atlatmaya çalışan zapatisler gibi görünüyor gölgeler
    oysa her mültecinin kalbinde yaralar açılır
    göçe yeltenen allı turnalara baktığında” ifadesinden de anlaşılacağı gibi, Bilal CAN şiirinde toplumsal bir hareketlenmeden bahsetmektedir, bu hareketlenme kimi zaman Meksika’da emperyalizme karşı gelerek silahlı eylemlerde bulunan Zapatist Ulusal Kurtuluş Ordusuna vurgu yaparak, bir direnç, bir isyanı konuk etmiştir şiirine. Bir yandan da göçmen kuşların mültecilerin kalplerinde açtığı o yaraya vurgu yapmıştır. Özellikle son 10-15 yılda Türkiye’nin konjönktürel durumu dolayısıyla göç yollarının kesişiminde bulunması ve mültecilerin akınına uğraması, bir Türk şairi tarafından dikkate alınması önemli. Bu da toplumsal bir yara olarak şiirde yer edinmiş, şairin ağrısı olmuştur. Çünkü insanlık günden güne bir bunalıma sürüklenmekte, milletler ve ülkeler bir çıkmaza düşmekte, insanlar ölmekte, felakatler, katliamlar, soykırımlar çetelesine eklemeler gittikçe artmaktadır. Bu bakımdan şairin bunlara yoğunlaşması onun toplumsal hassasiyetlerinin olduğunun bir nevi okuması olarak durmaktadır. “aslını buluyor bende insanlık” derken bütün insanlığın bir yansımasını kendisinde buluyor. Ortak paydada insan çünkü. Dili, ırkı, rengi, cinsiyeti ne olursa olsun insanın insanda bütünleşeceğini ifade ediyor. Kendinde topluyor bütün unsurları ve kendi üzerinden açıklamada bulunuyor. Bu da bir şair, bir sosyolog hassasiyetinden kaynaklanıyor.

    Bilal Can’ın özellikle son 5 yılda şiirdeki başarısı onun şiirlerinin konuşulmasını, üzerinde özellikle durulması gerektiriyor. Şiirleri çoğu zaman yukarda da bahsettiğimiz gibi toplumsal gerçeklik, acı, ölüm, çocukluk ve hüzün ekseninde ortaya konulmuş. Şiirinin orjinindeki “insan” unsuru onun evrenselliğe vurgu olarak okunabilir.

    Birçok dergi ve kulvarda Bilal Can’ın aynı minval üzerine durması, aynı dertlerin farklı yansımalarını sunması önemli. Umuyorum ki ilerleyen süreçte şiirleri ve yazıları toplu bir şekilde yayınlanır ve üzerinde çalışmalar yapılır.

    Kelamınız eksilmesin sayın Can…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir