Kedi bana çarptı
İki adım ötemde Sulhi ve
Onun başı dibinde Raşit.
Ayağımı kaldırdım
Pinpon topu;
Az öteciğinde kedi.
Top kırmızıya çalıyordu ve
Kedi sarmandı.
Yokuştan çıkmış
Fakat şiirden çıkamamış
Bir kalabalığın
Bahariye’den Rıhtım’a doğru
Salınışını rivayet etmiyordu bu.
Kedi bana çarptı
Ben kediye baktım
Sonra Sulhi’ye dönüp
Kediye ne oldu dedim
Sözüm oracıkta pinpon
Topu gibi sekti ve sekti
Ve belki de bizden önce
Rıhtım’a vardı.
Raşit heyecanla modern şiir diyordu
Bahadır’ın içinde kim bilir kaç dünya
Yıkılıp tekrar var oluyordu;
Ağzında cıgara ve yanında usulca yürüyen
Erdem’e doğru kaynıyordu.
Kedi bana çarptı
Ayaklarım karışacak yerde
Çantam eğildi yere
Yere düşecek değildim de
Sendeledim
Sarmanın gözü pinpon topunda
Kilitlenmiş ve tedirginliği
Palto yapmıştı üstüne
Kedi bana çarptı.
Sulhi ve Raşit konuşuyorlardı
Kedi’yi hepimiz önemsiyorduk
O bize kulak asmıyordu
Ve sanki konuşur gibi
Bakıp şöyle diyordu:
Ben bu ayaklara göre kedi değilim.
Hiç bir şey olmadı başka
Kadıköy neremizdeydi
Şiir neydi, bu da şiir mi,
Modern Türk Şiiri’nin doğası
Ebubekir Eroğlu ve suskuyla
Akraba bir dost Fedai
ile vaktin eli nereye uzandı?
Kedi ve pinpon topu bir yana
Bu şiirin sonunda herkes aynı parayı kazandı.
Mehmet Erikli
6 Yorum