Elan Vital

Balıkesir Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu 14. Geleneksel Şiir ve Hikâye Yarışması sonucu, Edebifikir ihtiyar heyetimizden ve yazarlarımızdan Bilal Can katıldığı üç şiirle birinciliğe lâyık görülmüştür.
Yarışmaya verdiği 3 şiirden biri olan Elan Vital isimli şiiri ilk kez sizinle paylaşıyoruz.

Kendisini tebrik ederiz.

***

 Elan Vital

ı. yüksek devinim

zamanı boğdum ben gözlerim kar tanesine seğirdi

yıkılmış bir saati sürüklüyordum peşimden

oysaki

şimdi bir şeyler diyebilmenin en çok ne demek olduğunu

diyebilmiş olmakla diyebilen ve diyebilmenin ne diye olduğunu

esrarengiz şahlanışıyla zihnimin süreç havasına çekiyorum

olduk da ne oldu yeni ve eski kadim bir sözün bekçisiyiz

ardımızda rüzgar ardımızda gölgemiz çok cesuruz

çok cesuruz buna ne demeli ne desek yeridir oysaki şimdi

başımızda gök esrir başımız dumanlı başımız aç kuş sürüsü

merhaba dizgisi bitmeyen bir yeniliğin ilk cümlesinde

kendimizi kıstırdık çok acayip çöp kovalarını boşladık

aramız iyi değildi ne kendimizle ne de başka yok

anımsayan belleğimizle sürdük namluya sözü

kenetlenmiş bir virgülü noktasından sıyırdık

şiir diyeceksek önce kara bir geceyi gündüze

eklemeyi unutmamalıyız

sezmek görüşümüzde uzaktan yakınlıdır

görüştüğümüz günün hangi takvimdeki yaprağının

ardına düşmüş bir fıkrayız.

ıı. alçalan devinim

devrim her şarkıda güzel durur

bir sigarayı ortadan söndürmek gibi acı

kifayetsiz bir cümle örgüsü gibi pervasız

yıllanıyoruz

gök kendi küskünlüğünü çıplak şehre söndürüyor

yol berrak bir türkünün son nakaratı

acaip yorgunluk taşıyor yük kamyonları

acaip şarkılarda acaip uykulu virajlar

yıllar geçidinde can tutan kışı gördük

ellerimizde bin yumak söküldükçe ruhu

fışkıran bir muammaya dönüşüyor zaman

ııı. elan vital

yaşama atılmış gibi gayzer kuyularından sondaj vanalarına

delik deşik bir tarihin gözlerimizdeki bağını çözmek için

yaralandık o ki kendi sesimize bir cesaret salar o ki

tüm musluklardan damlayan sonsuz sürek

kendi iç sesimize bir yalan daha katıyoruz

daha çok yalan daha çok ölüm mesela

katliamlar oluyor arka odamızda peşin

biz sürek avında kendi ruhumuzun söküğünü

gök boşluğunda yaralı bir güvercine bırakıp

göçüyoruz kentin işlek caddelerine

oysa yaşamak ezbere yenilmektir hem

yaşam atıyoruz yaşamdan atılıyoruz sürgün bıçkın bir yama

gibi şimdi gözlerimizde

şimdi gözlerimizde tüm dünyanın kirli çarşafları

aynı dünyada yaşıyoruz aynı cellatlarla

silik ilkokul halimizi 705 numaralı bir yoklama kağıdında buradayım demek için
tam da burada işte burada bir ölüm gibi burada bir katliam gibi bir çığlık gibi
burada işte künhüne sadık bulutlar gibi burada

yaşam atılıyoruz yaşamdan atılıyoruz her gün bir başka

gece güzel olacak diyorsak bunun aksülamelini bilişmiz

ölüme yakın duruşumuzdan

DİĞER YAZILAR

7 Yorum

  • dursun , 12/09/2013

    Temel İtalya’da Fiat fabrikasında çalışan bir işçi… Dönemin Sovyet lideri Krusçev resmi bir ziyaret için İtalya’ya gelmiş. Programda Fiat tesisleri de var.
    Fabrikanın tezgâhları arasında dolaşırken Temel’e rastlamış. Herkesin gözü önünde ”Vay Temel…” diye sarılıp kucaklaşmış. Orada ayaküstü sohbet etmişler.
    Tüm protokol bu dostluktan şaşkın… Konuk gittikten sonra patron Temel’i çağırıp, Krusçev’i nereden tanıdığını sormuş. Temel ‘Hiiç’ demiş. ”Ben eskiden komünisttim… 1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova’ya göndermişti. Orada tanışmıştım.”
    Olay unutulmuş.. Üç beş ay sonra bu kez Amerika başkanı Nixon gelmiş İtalya’ya. Yine aynı program ve fabrika ziyareti. Tezgahların arasında ”Vay Temel.Vay Nixon.” muhabbeti…
    İyice meraklanan patron ziyaretten sonra Temel’i yine çağırtmış. Soru da cevap da aynı; ”Bir ara Amerika’ya göç etmeye kalkıştım. New York’ta başım polisle belaya girdi. Bu Nixon o zaman çiçeği burnunda bir avukattı. Beni o savunmuştu..”
    Olay bu kadarla kalsa iyi. İki ay sonra Fransa başkanı De Gaulle ziyaretinde de aynı manzara yaşanınca Patron Agnelli derin bunalımlara girmiş. Kendisini tanıyan yok. Yanında çalışan Temel’in uluslararası çevresi var.
    -De Gaulle’ü nereden tanıyorsun?
    -Nazilere karşı Paris’te yeraltı savaşı yapıyorduk… Özel kuryesiydim.
    -Sen herkesi tanır mısın?
    -Evet, hemen hemen… Patron iyice hırslanmış.
    -Neredeyse Papa da arkadaşım diyeceksin.
    Temel gülmüş. ”Tabii. Yakın arkadaşımdır.”
    Çıldırma noktasına gelen Agnelli haykırmış :
    -İspatla… İspatlayamazsan kovarım…
    Temel :
    -Tamam, bu pazar ayininde Vatikan meydanında olun. Papa balkondan halkı takdis ederken ben yanında olacağım.
    Patron pazar’ı iple çekmiş. Vatikan’da Papayı bekleyen kalabalığın arasına karışıp beklemeye başlamış. Bir süre sonra Papa balkona çıkmış. Yanında Temel… Kalabalığa bakıp, patronunu bulmaya çalışıyor. O sırada bir kargaşa olmuş. Biri bayılmış.
    Temel bayılanın kendi patronu olduğunu görünce Papaya ”Bana müsaade’ deyip meydana koşmuş. Agnelli yerde yatıyor. Bir iki kişi de ayıltmaya çalışıyor.
    Temel çevresindekilere, ”Bu benim patronumdur; ne oldu?” diye sorunca biri cevap vermiş :
    – Siz Papa ile balkona çıktığınızda bunun önünde iki Japon turist vardı. Japonlardan biri senin patronuna dönüp, ‘Şu sağdaki bizim Temel, ama yanındaki kim?’ diye sorunca seninki düşüp bayıldı….

    YANİ, BU DAHA İYİ GÜNLERİMİZ. BİLAL CAN, BÜYÜK OYNUYOR.

  • nermi uygur , 12/09/2013

    bilal can’ın büyük bir şair olacağını düşünüyorum. fakat türkiye’de şiir yayıncılığı şu an berbat durumda, bu ortamda şiirinin hak ettiği alakayı görmesi çok zor. umarım şiiri gücü nispetinde ilgiyi de görür. kendisini tebrik ediyorum.

  • yalçın kova , 28/06/2013

    bu şiir, kuyudaki koro’da da yayınlanmıştı. kaliteli şiirler yayınlayan dergiyi de tebrik ediyorum.

  • filbahri , 11/05/2013

    şiiri hakkıyla okuyan beri gelsin. Elan vital’i açıklayınız. Bergson’dan yola çıkarak, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yoğunca kullandığı bir kavram. Kapağını aralarsak bu ağır ifadenin belki şiir de kendini anlatır.

  • arzu güzel , 10/05/2013

    bin lira kazandı, fakat edebifikir’in payını da vermedi.

  • tankut tiran , 10/05/2013

    Kaç TL kazandı acaba?… Hmmm….

  • taçsız kral , 10/05/2013

    bilal can birinci oluysa, biz de birinci olduk demektir. ödülü paylaşmak lazım sanki :)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir