Kar tanesi gibi dağın zirvesinde ölüm
Ovalar gelirdi hatırıma sesinden önce
Artık hatırlamıyorum
Bilmiyorum ellerimi nereye koyacağımı
Sahipsiz kalmış bir kıta gibi
Bir şiirin en anlaşılmaz mısraında
Ve saç telin rüzgârda
Ne de güzel havalanıyor bak
Bu cümleler senin besmelenin yarım kalışı gibi
Yutulan harfler hazımsızlık yapmaz korkma
Allah kalbimizi sever önce
Sen suya bak sonra güneşe
Günebakan utansın sarısından yeşilinden
Gün baksın benden yana ne olur
Bir bakarsın kalbim, Allah, ben ve neşe
Anka’nın bir tüyü gibi ölüm
İki dağ arasında öylece bekliyorum
Hatırlamıyorum aklımı nereye koyduğumu
Fersah fersah kalbimi uzatsam ellerine
Sahiden hiç yaşamamış olsaydın mesela
Bunca uzak diyarlar anlatılmasaydı masallarda
Belki senin adın saklamıştır ne bileyim
Arasam aklımı oralarda bulabilir miyim
Masal bitmeden uyumasaydım eğer
Keloğlan çok güzel arkadaş olurdu bana
Tanışırdık, senden bahsederdim
Heybesinde taşıdığı ekmek kadar
Şu kavruk saç telin kadar tanıdık
Korkma ben yabancı değilim
Zaten çok kalacak değilim
Buralar bana çok uzak
Süleyman Salih