vıı.
ayıklanmış saçlarım var ötede
mora çalmış karanlık içerisinde
vııı.
bir çölde su ararken kaybolmuş avuntum
yalnızlığını yaşıyor her serap görümünde
bu mudur diyorum hayat bu ise üstü kalsın
felsefeye dalıp çıkmamak için salt aklımı
başımdan göğe astım kantı
yüzü yok perdelerin ardına saklanmış yüzün
incinirken şarkılar ağardı yüzük parmağımdan
incinirken yıldız
derdim başımdan ağardı
başımdan ağardı tel örgüler
biz bu ağarmayı kentin işlek caddelerine adadık
yükü ağır panelvanlar geçti yanımızdan
tekerleri asfalta saplanmış gibi
ankara sabahında yeniden ayrılmalıyız
görüngül yanımız var dibini köpürttüğümüz el işlerinin
çünkü çeyiz hazırlayan bir neslin temsiliyiz
dantelalar ince tüller gergefte iğne oyaları
yüksek rakımlı hüzünler geçer tüm ahşap sandıklarından
geleceğe seslenecek şeyler bulmak için
açılıp o sayfalarına geçmişin
sökülüp dikilecek çok ağrımız olacak
çokça medet umacağız aman dileyip haziranda
geceyi ve gündüzü kaşıyan ellerim var
ama yıldızların ağırlaşacağı günün boşluğunda
her adımda arda kalan gizli intikam
çoğaltarak büyüyor içimde kış saçlarını
inanıyorum acım arttıkça ilahi kudrete
beni arıyor uykusuzluk beni kanadının altına
küçücük bir çiğ tanesi gibi sığdırarak anacak
bezgin hüzünler şehre doluyor şehre bu güzün
yüzün kadar ateşler salıyor koynum
tinerli ergenlikler peşinden koşuyoruz dayanılmaz
ürkek denizleri kahkahalarla ağlatıyoruz
polisler düşüyor peşimize hayalazız
bir ankara sabahında uyanmışız
ulustayız ve kımıldayan serin rüzgar
çatlarcasına kopartıyor içimizdeki kırıklığı
menekşeyi sinemada izlemek için
çağıldıyoruz aklımızda kurtlanmış dünlerimiz
mehtabı izler gibi bakıyoruz yüzlerimize
yalnızlığı bu izlencenin seyrinde boğuyoruz
homurtulu otobüsler geçiyor turuncu
yanlarımızda faşizme selam duran ayaklar
zaptiye rap diyor dua etmeliyiz
savaşarak yenilmenin tadını vahşice
damaklarımızdan bulanık gökyüzüne
nam salıyoruz izlerimizle sosyal gerçeklik
sustukça inzivaya çekilmiş dervişler gibiyiz
hayata kavice girmenin Karagözlüsüyüz
cebelleşmek bu yüzden tahvillerle
bir cenge tutulmuş ali gibi gerçeğiz
avlularından hiroşima geçen çocukluklar
topaçlar mermi gibi canlara değerken
saçları kızıl gün batımında ergenleşir
Bilal Can
Yılkı / 1
1 Yorum