“Piyasanın Görünmez Eli” Siz misiniz?

Eylemin bir kız isminden, Edebifikir’in ise yalnızca bir edebiyat portalından ibaret olduğunu zannedenler bir kez daha yanıldılar. Geçtiğimiz Aralık ayının enflasyonu TÜİK tarafından 13,58! olarak açıklandı. Her ne kadar artık evlenmiş de olsalar yazarlarımızın bebek maması, bebek bezi, at nalı ve çamaşır mandalı gibi temel ihtiyaç maddelerindeki artışlardan rahatsız olduklarını biliyoruz. Bu soruna eğilerek bir TÜİK çalışanıyla ropörtaj yapıp herkesin aklına takılan o soruları sorduk. İyi haber: At nalı fiyatlarındaki artış enflosyana dâhil edilmiyor. Kötü haber: Bebek bezindeki artışlar dâhil ediliyor.

Not: TÜİK çalışanı memur olduğu için isminin açıklanmasını istemedi.

***

Neden peynir, zeytin, ekmek yerine mandal enflasyonunu da hesaplıyorsunuz?

TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddeler ağırlıklı olarak hane halkı bütçe anketiyle belirlenir. Yılda 15 bin haneyle yapılan bu ankette hanehalkı bir ay içinde hangi üründen ne kadar almış ve ne kadar ödemişse bir deftere yazar. Bu harcamalar neticesinde bir madde sepeti oluşur. Madde sepetinde olan maddeler TÜİK’in internet sitesinde mevcut. Ancak mandal maddesi göremedim. Peynir ve zeytin ürünlerinin fiyatları haftalık olarak takip edilirken ekmek ayda iki defa fiyat takibi yapılan ürünler arasında.

Şöyle bir gerçek var ki şu anda Türkiye’de kimse sizi sevmiyor. Kimse tarafından sevilmemek nasıl bir duygu?

Kimsenin sevmediğinin farkındayız. Siyasi görüşü ne olursa olsun işin ucunda maaşlara yapılan/yapılacak zam meselesi olunca herkes işin o yönüne bakıyor. Öyle ki hafta sonu gittiğim bir dernekte, benim TÜİK’te çalıştığımı bilen bir arkadaşım “Ya bırak ben sana küsüm. Enflasyonu hep düşük gösteriyorsun!” diyerek tepkisini dile getirdi. Haklılık payı yok değil. Çünkü enflasyon sepeti herkese göre farklılık gösteriyor. Benim sepetimdeki ürünler ve sepetin içindeki parasal değeriyle bir başkasının sepeti ve parasal değeri aynı değil. Örneğin Bayburt’ta oturan birini otoban geçiş ücreti çok az ilgilendirir. Bebeği olmayan birini bebek bezi ilgilendirmez. Ancak sepette bunlar mevcut. Enflasyon oranı tüm Türkiye’yi temsil ettiği için kimseyi memnun etmiyor. Dolayısıyla biz de sevilmeyen insanlar oluyoruz. Ancak biz herkesi seviyoruz.

İnsanların yılın sonunda ne kadar maaş alacağını, bir bakıma ne kadar para kazanacağını siz belirliyorsunuz. Bu sizi mutlu ediyor mu? Ya da yük oluşturuyor mu?

Kesinlikle büyük bir yük. Sahada veri alırken aldığımız her fiyatta kuruşuna kadar dikkat ediyoruz. Aldığımız her ürünün ve fiyat etiketinin fotoğraflarını çekiyoruz. Defalarca kontrol sürecinden geçiyor. Kaldı ki bizim maaşlarımıza yapılan zam da yine bizim çalışmalarımız neticesinde açıklanan enflasyona göre belirleniyor. Mutlu ediyor mu derseniz pek mutlu eden bir tarafı yok. Helal kazanmak için her bir arkadaşımız canla başla çalışıyor. Bildiğiniz üzere bir pandemi süreci yaşadık ve süreç devam ediyor. Evlere kapanma çağrılarının, sokağa çıkma kısıtlamalarının olduğu dönemde bile biz sahadaydık. Sağlık Bakanlığı’nın kalabalık diye nereye gitmeyin çağrısı yaptıysa biz oralardaydık. Çarşı, pazar, meydan, alış veriş merkezleri, mağaza, market… Yağmur, kar, sıcak, soğuk demeden her zaman çalışıyoruz. Ama kimseyi memnun edemiyoruz.

Hiç televizyonda enflasyon haberlerini görünce “Bu kadar da olmaz artık” diyor musunuz?

Evimde televizyon olmadığı için haberleri genelde sosyal medya üzerinden takip ediyorum. Ben enflasyon oranlarını görünce değil daha çok etiketlerdeki fiyatları görünce o tepkiyi veriyorum.

Daha az para basılarak enflasyon düşürülemez mi?

Enflasyonun iki temel nedeni vardır. Biri talep diğeriyse maliyet… İşin aslında dolaşımdaki para miktarı tüm piyasalarda dolaşan para miktarından çok daha azdır. Daha az para basılması şeklinde değil de merkez bankaları faiz artırarak piyasadan parayı çekme politikası uyguluyor. Bunun da talebi azaltacağı düşünülüyor. İşin aslında pek de öyle olmuyor. Yani faiz arttı diye kimse daha az meyve, sebze almıyor. Veya daha az kıyafet almıyor. Bu nedenle enflasyon o şekilde düşürülemez. Enflasyonu düşürmenin en temel yolu üretimi artırmaktan geçer. Arz fazlası olursa enflasyon düşer.

Neden dolar basıp cari açığımızı ve dış borçlarımızı kapatmıyoruz?

Para basma işleri günümüzde devletlerin kontrolünde gerçekleşiyor. Ülkemizde kâğıt paralar Merkez Bankası tarafından basılırken madeni paralar ise Hazine’ye ait darphane basar. Özellikle kâğıt paraların da seri numaraları vardır. Biz dolar basarsak bile bir süre sonra seri numaraları ABD merkezindeki numaralarla uyuşmayacağı için karşılığının olmadığı ortaya çıkacaktır. Artık cari açık değil cari fazla dönemine doğru gidiyoruz. Borcumuz azalacaktır.

İnsanın mesleğini icra ederken her an şaşırmasını böylece hayrete düşmesini çok değerli buluyoruz. Siz de mesleğinizi icra ederken hayrete düşüyor musunuz?

Özellikle aralık ayında bu hayreti çok yaşadım. Fiyatlardaki artış önceki dönemlere göre çok daha yüksek olduğu için sürekli hayret içindeyim. Bunun dışında sürekli sahada olduğumuz için birçok iş yeriyle görüşme yapıyoruz. İş tecrübelerini dinleme fırsatı buluyoruz. Bazen bir malı satmak için insanların neler yapabileceklerini, neler söyleyebileceklerine şahit oluyoruz. Küçük bir menfaat için insanın neler yapabildiğini görmek de beni hayrete düşürmüyor değil…

“Piyasanın Görünmez Eli” yoksa siz misiniz?

Piyasanın görünmez eli biz değiliz. Fiyatlar piyasada arz ve talep dengesiyle oluşur. Bazen stokçuluk, karaborsacılık gibi gayri ahlaki ve yasal olmayan işlerle fiyatlara müdahale edenler oluyor. Kapitalizm görünmez el meselesine farklı bir perspektif ile bakıyor. Kapitalizm insanı homoekonomikus olarak görür. Yani rasyonel, akılcı insan… Herkesin kendi çıkarını düşündüğünü ve bu doğrultuda hareket edeceğini savunur. Herkesin kendi çıkarını en üst düzeye getirmek için çalıştığı zaman bu süreçte toplumun da çıkarının en üst düzeyde olacağını iddia eder. Piyasada bir dengesizlik olursa yine herkesin kendi çıkarı peşinde koşacağı için piyasayı görünmez el gibi dengeye getireceğini savunur. Ancak işin aslı öyle değil. Kapitalizmin gördüğü homoeconomicus insanın nefs-i emmaresidir. Tanımları neredeyse birbirine çok yakın. İkisi de bencil, kendi çıkarını düşünen, doyumsuz insanları ifade eder. Neyse bu konu uzar gider… Velhasıl kelam görünmez el biz değiliz.

Hayatta her şeyin bir “Fırsat Maliyeti” mi var?

Fırsat maliyeti dünyalık işler için düşünülebileceği gibi uhrevi işler için de düşünülebilir. Bir işi yapmanın bir bedeli veya kazancı olduğu gibi bir işi yapmamanın da bedeli vardır. Nasıl ki bir öğrenci derslerine çalışmayıp yatarsa yatmanın fırsat maliyeti ders çalışmaksa ibadetleri yapmanın veya yapmamanın da fırsat maliyeti vardır.

Piyasadan fiyat toplarken “Bu hangi talebin arzı Allah aşkına!” dediğiniz bir ürün oluyor mu?

Madde sepetindeki ürünler hane halklarının sıklıkla kullandığı ürünler olduğu için garip ürünlerle karşılaşmıyoruz. Her ne kadar “her arz kendi talebini doğurur” dense de her talebe göre arz oluşturulsaydı dünya şimdikinden daha kötü bir hal alırdı.

John Maynard Keynes’ten nefret etmek için kaç sebebiniz var?

Şahıslara çok takılmıyorum. Kapitalizmin krizde olduğu bir dönemde ortaya attığı fikirlerin sonraki yıllarda bir başka krize neden olduğunu bilmek bile fikirlerinin ne kadar eksik ve yanlış olduğunu net bir şekilde gösteriyor. Hatta kendisine politikalarının ileriki sonuçlarıyla ilgili bir soru sorulduğunda “uzun vadede hepimiz ölüyüz” şeklide verdiği cevap bile kendisinin ânı yaşadığını gösterir nitelikte.

Neden çamaşır ipi, mandal, pinpon topu, at nalı, daktilo gibi temel tüketim ürünleri yerine günlük hayatta çok da kullanmadığımız ekmek, süt ve reçelin enflasyonunu hesaplıyorsunuz?

Daha önce bahsettiğim gibi enflasyon sepeti hanelerin tüketimlerinden çıkıyor. Hanelerde ne tüketiliyorsa onlar var. İncelemek isteyenler TÜİK’in internet sitesinden hangi ürünlerin olduğuna detaylı bir şekilde bakabilir. Pinpon topu 1994 yılında sepete girmiş. 2005’ten sonra da hiç alınmamış sepete.

Rakamlarla yılan gibi gizlendiğinizi düşünüyor musunuz?

Rakamlar sadece havada uçuşan sayılar değildir. Aslında veri, günümüzde önemi giderek artan bir konudur. Özellikle devlet için çok önemlidir. Örneğin bir yere okul yapılacaksa o bölgedeki nüfus, evlilik oranı, doğum oranı gibi veriler gerekir. Bu veriler olmadan oraya okul yapılırsa büyük bir maliyet heba olabilir. Bu nedenle doğru veri doğru bilgi üretir. Doğru bilgi de insanı doğruya yönlendirir.

Teşekkür ediyoruz.

Ben teşekkür ederim.

DİĞER YAZILAR

5 Yorum

  • Garibanın gülmeyen yüzü , 04/01/2022

    Herkesin bilirkişi olup fikrini söylediği bir zamanda doğru kişiye doğru soruları sorup bize de okuma fırsatı sunduğu icin edebifikire ayrıca teşekkür ederiz.

  • a.... , 04/01/2022

    Devlet kurumlarında inşallah bu yazıdaki bilinçte memurlar vardır. Maşallah kapitalizmin amacını, arz talep dengesini, ülkenin sosyal durumuna hakim ve de tasavvufi alt yapısı var. Sırtımız yere gelmez.

  • Kim kim , 04/01/2022

    “Nasıl ki bir öğrenci derslerine çalışmayıp yatarsa yatmanın fırsat maliyeti ders çalışmaksa.. ” bu beni biraz kırdı bu aralar beni hep kırıyorsunuz :'( aaa durun durun geçen korsan yayın açın canım sıkılıyor demiştim açmıştınız her zamanda kırmıyorsunuz canım. Bu akşam açmayın ama tamam mı, yarın çok önemli bir sınavım var ama bugün ki sınavım daha çok önemli 1 yılın kaybolup kaybolmaması meselesi :'(

    • Kim kim , 04/01/2022

      Teşekkür etmeyi unuttum. Sizlere çoook çookkkk teşekkür ediyorum o gün korsan yayın açtığınız için gerçi siz açana kadar ben can sıkıntımı bir dergi okuyarak halletmiştim ama olsun sonuç itibariyle açtınız. Teşekkürler
      Sizi seviyoruz diyecektim ama emin değilim, yalan söylemeyelim şimdi.

    • Kim kim , 24/06/2022

      Aaa ben! her sokakta kendimi görüyorum, kendime rastlıyorum :) o gün yayın açtığınız için teşekkür etmişim dün sizden yayın açmanızı istemiştim açmadınız ya da açamadınız olsun yine de teşekkür ederiz. Şimdi asıl konuya geçelim sizden bir isteğim olucaktı sevgili Edebifikir. Bu isteğimi yazmak için en uygun yer olarak burayı gördüm. Her meslekten her grup insanla söyleşi yapıyorsunuz bu durum bizi çok sevindiriyor öncelikle bunun için teşekkür ederiz. İsteğim en kısa zamanda bir nikah memuru ile söyleşi yapmanız. Nikah memurlarında çok hikaye vardır diye düşünüyorum. Bir nikah memuru bulup o güzel sorularınızı sorarsanız çok mutlu oluruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir