Şergada, Düreme, Düğülcek, Urguya

Sivas’ın her esnafının ağzında insana tebessüm ettiren, günlük konuşmada sıklıkla kullanılan kelimeleri, Metin Arslan Edebifikir için derledi.

Obama’da aile içinde Sivas ağzı kullanıyormuş.

***

Sivas Ağzı Kelimeler

Şergada: Yaramaz, kötü şeylerle uğraşan

Gardaş: Kardeş

Nörüyon: Nasılsın, naber, nasıl gidiyor anlamında

Düremeç: Dürüm (Döner, köfte, çökelek… )

Çaput: Bez parçası, paçavra

Düğülcek: Bir tür çorba, (ince bulgurdan yapılır)

Urguya: Rukiye (Kadın ismi)

Gödelek: Bir oyun (Yassı taşları üst üste koyup devirme oyunu)

Eççik meççik: Oylama biçimi (Birden fazla kişi ile sol el avuç için yukarı bakar şekilde, sağ el ile bir ters bir düz vurarak yapılan bir tür oylama. )

Icıh, eccük: Azcık, Biraz

Sohranma: Bir iş yaparken surat asma (Bir nevi trip)

Ahraz: Sağır, dilsiz

Herle: Bir çeşit yemek (Yeşil mercimek yemeği)

Goyurmak, güvermek: Bırakmak anlamında

Al karıs: Fantezi bir yaratık (İnsana yapışıp kan emer…)

Goşam: Avuç ölçüsü gibi (Bir goşam fındık versene.)

Cingan: Çingene

Herslenmek: Kızmak (Babam bana sigara içtiğim için çok herslendi.)

Yekinme: Hızlıca kalkıp işe başlamak

Malamat: Rezil

Uğunmak: Ağlayan kişinin katılması. (Çocuklar ağlarken nefes alamaz halde katılırlar ya işte o)

Dinelmek: Ayakta beklemek

Cirbit: Göz çapağı

Yeğnik: Hafif, ağır olmayan

Evme: Acele etme anlamında (Şu işi de evmeden yapsan ne olur?)

Garametli: Çok acınacak halde olan kişi

Sohum: Bunu anlatmak zor. Cümle içinde (Ağzıma bir sohum yiyecek attım.)

İşkillenmek: Şüphelenmek

Kızıllanma: Morarma (Biri bir şeyi yapacağını çok iddia ederde yapamazsa yüzünün alacağı şekil.)

Uruplağ: Bir tür ölçü birimi (tahıl buğday ölçmek için)

Seğirtmek: (Seyirtmek, hızla koşarak gitmek)

Dulda: Rüzgâra karşı set, güneşe karşı sete gölge denir, rüzgâra karşı sete dulda

İşmar etme: İşaret etmek

Kıpçınmak: İşve etmek, nazlanmak

Loğ: Tahta saplı, ucunda büyük yuvarlak ortası delik bir taş olan toprak damların düzeltilmesi için yapılmış bir nevi silindir

Zırıl:  Deve gibi, büyük, goril

Zıbarmak: Gebermek

Gejgere: Tahtadan yapılmış 4 kollu taşıma aracı (tekerleksiz),tabutun üstü kapalı olmayanı gibi

Göğermek: Güvermek de denir, ekilmiş bir şeyin hafif baş gösterip yeşermesi

Çitil: Çekirdekten çıkmış ağaç fidanı, ama henüz çok çok küçük

Sepelemek: Yağmurun çiselemesi

Puhari: Baca deliği

Sırsıl: İnatçılık ama yılışık bir inatçılık, tuttuğunu koparan değil, yılışıklıkla inatçılığı bir arada yapan. Yılmayan.

Nazlım: Mazlum’dan gelmiş olabilir ama tam mazlum değil, mazlum bir konuda zulme uğramış olan iken, nazlım zulme uğramaya açık, sessiz sakin kendi halinde, zararsız

Mahana: Yukarıda belirtilen mahane ile aynı anlama gelip, bahane demektir.

 

Metin Arslan

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • ALİ KEMAL KARAKOÇ , 21/07/2014

    “sohum” “sokmak” fiilinden “sokum” anlamındadır. Ağzın bir seferde alabileceği kadar anlamında olabilir.

  • ben kimim , 25/02/2013

    urguayların dilini urguya’dan aldıklarını duymuştum. urguaylar türk mü acaba.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir