Künye: Özgür Ama Tutsak, Sulhi Ceylan, Mostar Yayınları, Mayıs 2016, İstanbul.
***
Zindan bir eğitim yeridir, kişinin kendi beninin farkına vardığı ve maveraya yelken açtığı bir eğitimin yeri. (Sf. 14)
İnsan mutlu olmak isteyen, huzuru arayan bir varlıktır. Kendi huzuru ve mutluluğu için kendini kandırmak gerekiyorsa ilk önce bunu yapar. (Sf. 23)
İnsanın amacı da dünyadayken kendini tanıması ve bunun sonucunda da yüce Allah’a vâsıl olmasıdır. Buna dervişler seyr-i sülûk derler. Yani kalp ayağı ile Hakk’a yolculuk yapmak. Öyle ki bu yolculuk, baştan sona bir arınmadır. (Sf. 26)
Eğer âşık, mâşukta takılıp kalmaz ve perdenin arkasına bakabilirse orada tüm âleme güzelliğini veren cemal sahibi Allah’ı görür ve yüce Allah’ın şefkatini hissetmek ister. Ona karşı iradesini yani nefsini secde ettirir. (Sf. 35)
Her kapı kişinin kendi içine yapacağı yolculuğa açılan bir kapıdır. Kişinin kendi kapılarını tanıması için kendinin farkında olması ise elzemdir. Kişinin kendi yeteneklerinin ve kabiliyetlerinin farkına varmaması kendi kapısını kendi yüzüne kapamasıdır. (Sf. 40)
Yoldan önce yoldaş gereklidir ki kişideki çokluk algısını birliğe indirgesin ve varlık dedikodusundan vazgeçirsin. (Sf. 48)
Zorlu bir yolculuğa var mısınız? İşte yolumuzu aydınlatacak bir âyet: “Ve biz ona (insana) şah damarından daha yakınız” (Kâf 50/16). (Sf. 56)
Şöhret, en büyük körlük sebeplerinden biridir. Peki, nasıl bir körlük diyeceksiniz. Hemen cevap veriyorum: Kendilik körlüğü! (Sf. 58)
Kimse taklit olmak istemez değil mi? Ama nedense herkes sürekli kendisinin örnek alınmasını ister. (Sf. 62)
İnsanlar genelde görüyormuş gibi yapar ve bir zaman sonra bu yalana kendini inandırır. Hâlbuki kördür. (Sf. 69)
İnsan, ne zaman iyilik yapmaya niyetlendiğinde hemen harekete geçmez ve düşünmeye başlarsa genelde o iyiliği yapmaktan vazgeçer, ya da bir kötülüğe alet olur. Çünkü iyilik düşünmeden yapılandır. Kalbe geldiği an hemen yapılıverendir. (Sf. 77)
Kuyudan çıkmamak aslında kişinin kendi nefsine yenilmesidir. Daha ileri gidersek her kuyudan çıkamayan kendi kuyusundaki suda boğulmuştur. Hâlbuki kuyular çıkılmak içindir. (Sf. 84)
Peki, insanın yalnızlığa ihtiyacı yok mudur? Tabiî ki vardır, hatta elzemdir. Zira yalnızlık insanın özünden gelen bir durum olup kişinin kendini tanımasında, yetilerinin farkına varmasında uğramadan vazgeçemeyeceği bir duraktır. Bugünün modern insanının yalnızlığı ise sahte bir yalnızlıktır. Karşılığı yoktur. (Sf. 96)
Zâhirî sebeplerin kalpteki etkileri aşılmadıkça salik kişi yolda kalmaya mahkûmdur. (Sf. 113)
İlmin sırrı noktada gizlenmiştir. Noktanın bilgisine sahip olan, her şeyi bilebilir. (Sf. 124)
Zaman her hâlükârda akıp giden bir şey olup kâinatın yaratılışı ile ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla, zaman yaratılmıştır diyebiliriz. Zaman yaratılmış dediğimiz anda zamanın içinde bulunduğu hareketin ve mekânın da yaratılmış olduğunu söylemiş oluruz. Bu durum bizi zamanın sonsuz olmadığı anlayışına götürür. (Sf. 131)