Mutlu Çıkmazı Sokağı

Celal Kuru’nun ilk kitabı Mutlu Çıkmazı Sokağı, 25 hikâyeden müteşekkil. Yazar, çatlarcasına aradığı şeyi bir türlü bulamayan, yanlış yerde aradığını düşünerek şaşıran, ararken kaybolan, bulduğunu sandığında yitiren, neyi, nerede, ne için aradığının idrakine bir türlü varamayan insanın hikâyesini yazıyor. Bazen, bulmak için aramaktan vazgeçmek gerektiğini okura hissettiriyor. Böylece okurun aklına, Şeyh Ebu Said Ebu’l Hayr’a atfedilen; “Araya araya aradığın şey haline gelmişsin!” sözünü getiriyor.

Gündelik hayatın yürek burkan, insanı rahatsız eden birçok tarafı olduğu hepimizin malumu. Ancak kimi zaman telaşlarımız, kimi zaman da umursamadığımızdan dolayı bunları görmezden geliyoruz. İşte yazar, kalemini bu konular üzerinde oynatıyor. Kayıtsız kalmayı reddediyor. Bu reddediş halinin tabii bir sonucu olarak hikâyelerde duygu yoğunluğu yüksek karakterlerle karşılaşıyoruz. Zira reddetmek aynı zamanda bir reddedilmedir. Bu ise insanı yalnızlığa sevk eder. Huzursuzluk ve tedirginlik doğurur.

Birçok hikâyede ölüm temasıyla karşılaşıyoruz. Münadi “Deli Refik öldü!” diyerek ölüm haberini duyurduğunda, ölümü hayatlarından çıkartmak isteyen modern zaman insanının kayıtsızlığını görürüz. Ölüm, modern hayatta tefekküre sevk etmiyor, tevekkülle karşılanmıyor. Bilakis hayatta kalanların, öleni, bir dedikodu malzemesi haline getirdikleri vakıa olarak çıkıyor karşımıza. Şairin “ölüm ölüm / gündelik sözlerimiz arasında / geçecek kadar kaba” dediği, Celal Kuru’nun hikâyesinde modern insanın ölüme karşı tavrında tezahür ediyor.

Kitapta, yaşamaktan yana beceriksiz, ölümden yana kaygılı kişilerin hikâyelerini de okuyoruz. Ölüm teması dışında yalnızlık vurgusu ön planda. Celal Kuru, insanın etrafındaki kalabalığa rağmen nasıl yalnız kaldığının, anlaşılamadığının hikâyesini yazıyor. Eserde her ne kadar anlaşılmaktan yana umutsuz ve yalnız kimselerin hikâyesini okuyor olsak da bu yalnızlığın insanı kendi içinde bir arayışa sürüklediğini hissediyoruz. Hikâyelerde, içindeki boşlukta savrulup duran, başkalarına sesini bir türlü duyuramayan insan için kimi zaman Tezkiretü’l-Evliyâ, Delâilü’l-Hayrât ve Nefahâtü’l-Üns gibi kitaplar kimi zaman da bir Allah dostunun dizinin dibi sükûnet mahali oluyor ve şöyle sesleniyorlar: “İçinde bir boşluk, bir burukluk hissedersen yine gel.”

Hikâyelerde, hayatın acımasızlığına karşı bir tür başkaldırı da sözkonusu. Ancak bu, belki de hepimizin mağlup ve hazin bir tavır takınarak gösterebileceğimiz temkinli ve sessiz bir başkaldırı. Yazar, bu başkaldırıdan yana umutsuz. Çünkü bu, yenilgiyi kabullenmiş ve alışılagelmiş düzen içinde hayatına devam eden kimsenin üzerinde, bir makinenin dişlileri arasındaki arızi parça gibi iğreti duran, vicdanında saman alevi gibi parlayan bir başkaldırı.

Celal Kuru, sırf kendiyle karşılaşmamak için kendine gelmekten çekinenlerin hikâyesini anlatırken, insanın içindeki boşluktan kurtulmasının tek çaresinin de kendiyle yüzleşmek olduğunu bize anlatmak istiyor. Tıpkı Niyâzî-i Mısrî hazretlerinin “İki âlemde ne var hep sendedir / gayre bakma sende iste sende bul” dediği gibi. Eğer daha önce içinizde bir boşluk ve burukluk hissettiyseniz, mutluluğa karşı tedirgin yaklaşıyorsanız ve telafisi mümkün olmayan geç kalmışlıklarınız varsa kitapta kendinize dair cümleler bulacaksınız. İnsanın kendine rağmen kendine dair arayışının izlerini görmek isterseniz Mutlu Çıkmazı Sokağı’na hoş geldiniz.

Oğuzhan Yılmaz

DİĞER YAZILAR

4 Yorum

  • Aydoğan K'nin fahri kardeşi , 22/04/2023

    Kitabı yeni bitirdim. Bu yazıyı kitabı bitirdikten sonra okuyacaktım fakat bir arkadaşım, kitap tam senlikmiş deyince önceden okumuş ve değerlendirme yazısında dahi kendimi bulmuştum hakeza kitapta da yer yer kendimi buldum. Son öyküde ise aydoğan k’yi gördüm ve aydoğan abiyi çok özledim…
    Değerlendirme yazısı çok yerinde olmuş kitabı tam olarak tanıtmışsınız, başarılarınızın devamını dilerim..

  • İhsan , 13/03/2023

    yazar ile tanışmak ıfrsatım olmuştu. cumartesi buluşmalarının birisinde kendisi de mostar gençlikte idi. yazılarını edebifikir sitesinden takip ettiğimden midir konuşmasından o olduğu hissiyatı düştü içime. hikaye üzerine derin bilgiye sahip olduğunun benim gibi edebiyat cahili birisinin anlamış olması önemlidir. kalemini beğendiği yazarların isimlerini not etmiştim. bazı yazarların ise bir kaç kitabını… o kitapları okurken de çok keyif aldığımı söyleyebilirim.

    “mutlu çıkmaz sokağı” kitabına gelince ise haddimi aşıp da yorum yapmak istemem. bu sitenin yazarlarını geçtim okurları arasında bile benden çok daha iyi tahlil yapıp değerlendirme yapacak kişiler olduğunu biliyorum. ilk yazacağım üç cümle içinde muhakkak ne kadar cahil olduğum ortaya çıkacaktır. ancak okurken hissettiğim bir şey var ki onu burada yazmak için geçtim bilgisayarın başına.

    kitapta bir dervişin hayatı gözlemlediği hissiyatı uyandı bende. velayetini rabbim bilir ancak dervişliği aşikar bir adem gezinmiş hikayelerde. o hissiyatı sevdim. o nedenle ara ara tekrar okuyacağım inşallah.

    • sana bir ara aklımda kalanları anlatırım , 13/03/2023

      celâl kuru elbette dervişane bir insan. hoşgörülü, kibar, yardımsever…

  • Haydar , 14/11/2022

    Yazarı sair ins ü cinden ayıran hususiyet samimi olması ve bir de gelenekle gelegen olması. İçe dönük tasavvurlarında daima temkin, muhasebe ve ibret var. Kolaya kaçmıyor, ottur günahı yoktur deyip kurguya dadanmıyor; kendisiyle cedelleşmesinden gam hissesine düşen feveranları mahviyetle gizleyip başkalarının ağzından tahkiye ediyor… Harika, süper ve müdhiş. Allah güç, kuvvet, derman versin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir