Bir Uzaklık Ölçüsü Olarak Aşk

Aşk, bir uzaklık ölçüsüdür. Âşık ile maşuk arasında… Âşık, maşuktan uzaklaştıkça aşkı artar. Evet, aşk, artan bir şey. Her aşkta, bir kalan ve bir de giden vardır. Gidenin gözleri hep geriye, kalan ise sürekli önüne bakar. Aşk, bakışlarda başlayan bir uzaklık birimidir. Kalan ve giden arasında büyür durur.

Bazen âşık, tek çözümü gitmek olarak görür. Âşık işte, gözleri kör… Gittikçe, kalana (maşuka) yaklaştığını bilmez, uzaklaştığını sanır. Ama mesafe sadece aşkın yoğunluğunu artırır. Âşık, maşuktan uzaklaşırken her bir adımında maşuka yaklaşır. Ama tecelliye bakın, âşık uzaklaştığını sanır. Ama aşk, kavuşmak ve ayrılmaktan azade bir şeydir. Âşık bunu da bilmez. Çünkü âşık, sadece maşuku bilir. Maşukun yanında olup olmamasının bir hükmü olmadığını anlayacak akli yetkinliğe sahip değildir. Aşk bir illettir.

Aşk, tek kişiliktir. Âşık ve maşuk, aşkın iki kişilik olduğunu ve bir oldukça bu ikiliğin kalkacağını sanır. İşte bu, sadece bir sanıdır. Başka ne olsun, âşık gibi maşuk da kördür. Aşk her haliyle tek kişiliktir. Tek kişide yaşanır. Tek kişide büyütülür. Aşk tekliğe âşıktır. Her âşık, aşkı kendinde ve kendince yaşar. Maşuk da aşkını, kendinde ve kendince yaşar. Âşık ve maşukun aşkları iki ayrı aşktır. Çünkü aşk, öznesini aşan bir insani tecrübedir ve diğer tüm insani tecrübelerin çatısında nefes alır.

Âşık, maşuktan uzaklaştıkça aşkının yanı sıra kaygısı da artar. Âşık, maşuku düşünmekle görevli kalp memurudur. Tek işi aşk olan memur… Uzaklığın arttığı her adımda kaygı yüzündeki peçeyi kaldırır. Fakat yanlış anlaşılmasın aşığın kaygısı, maşuk görünümlü olsa da aslında kendi aşkından kaygılanmaktır. Maşuka bir şey olabileceğini düşünmenin ve bu sebeple kaygılanmanın özünde aşkına (aşk fiiline) bir şey olacak kaygısı yatmaktadır. Evet, âşık bencildir ama bunu fedakârlık kaftanı ile saklar. Böyledir, aşk doğası gereği kendini göstererek saklar.

Âşık, bencildir. Maşuku, aşk tecrübesini yaşayabilmek için kullanmaktan çekinmez. Ama maşuk da bencildir, aşığını, maşukluk tecrübesini yaşayabilmek için kullanır. Bu sebeple âşık ve maşuk birbirlerine karşı kördür. Birbirlerini, birbirlerini istedikleri örtüsüyle kandırıp aşklarını yaşamak derdindedir. Çünkü aşktan daha üstün bir duygu hali yoktur.

Aşk, âşık ve maşukun bedenlerinin ötesinde, ruhları arasındadır. Fakat her ruh, diğer ruhu, aşkının nesnesi haline getirir. Bu durum, yanlış ya da doğru olmanın ötesinde vakıadır. Fiziksel çekicilik, ruhsal çekiciliğin gölgesinde nefes alır. Aşkın ilahi bir haz vermesinin sebebi de bedensel zevklerin çok üstünde olmasıdır. Bu sebeple cinsellik, iki insanın hayvani isteklerinin tatmin edilmesidir. Aşk ise iki insanın ruhani isteklerinin tatmini… Aşkta cinsellik şart değildir. Çünkü aşk, seven ile sevilen arasındaki mesafeden doğan bir uzaklık ifadesidir.

Âşık, sevdiğine kavuşma derdindedir. Kavuşursa, aşk yanardağının zirvesine ereceğini sanır. Ama her aşkın katili, kavuşma fiilidir. Bu sebeple cinsellik, aşkı bitiren ana sebeplerden biridir. Vuslat anı, aslında aşkın öldüğü, âşığın selâsının verildiği en bedbaht anlardan biridir. Ama âşık ve maşuk kör oldukları ve bedenlerine (arzularına) söz geçiremedikleri için kavuşmanın, aşkın meyvesi olduğu yalanına kendilerini inandırır. Aşk, önce âşığın kendisine, sonra da maşukuna profesyonel yalan söylemesini öğrendiği sancılı bir süreçten ibarettir.

Aşk, bir tamamlanma arzusudur. Âşık maşukla, maşuk da âşık ile kendini tamamlamayı hedefler. Bu sebeple vuslatı arzular. Hâlbuki tamamlanmak bir süreçtir ve yolculuğu gerektirir. Yolculuk ise mesafe ile ilgili… Âşık tamamlanmak için maşuktan ayrılmak zorundadır. Eğer ayrılmazsa aşk, meşke döner ve tamamlanma rüyası son bulur. Âşık ile maşukun kavuşması, tamamlanma isteğinden vazgeçme ve bir ömür birleşerek eksiklik hissetmelerinden başka bir şey değildir. Bedenin büyüsü de biter!

Aşk, âşıklar için bir imkândır ama sadece kavuşamayan âşıklar için… Kavuşan âşıklar bu imkânı öldürerek toplumsallaşmanın doruklarında boğulur. Sözün özü aşk bir uzaklık birimidir. Uzaklığa dayanamayan âşıklar, kavuşarak ilk önce aşklarından vazgeçer. Ama körlükleri bu durumun farkına varmalarına engel olur.

Sulhi Ceylan

 

 

DİĞER YAZILAR

3 Yorum

  • histerik teyze , 07/10/2024

    “Aşk, bir uzaklık ölçüsüdür.”müthiş bir tanım.

    Yalnız “aşk” kavramı ilahi olan için, aşkın olan için daha uygun değil mi?

    İki insan arasında olan uzaklık birimine “sevda yahut karasevda” denmesi daha insanî.

    Insanın rabbisiyle olan bitip tükenmez, aşınmayan, daim taze ve heyecan dolu duygu yoğunluğu aşk değilde nedir?

  • Subutay Keskin , 05/10/2024

    Her seven aşık mıdır?Bu yüzden mantık evliliği yapılıp aşkın akarsuyu asıl yönüne Hak’ka mı çevrilmelidir abi?Feyyaz Kandemir abinin de bu konu hakkında görüşlerini bekliyoruz.Teşekkürler abi.

  • Şakire teyze , 05/10/2024

    Aşık olduğum günleri özledim…
    Aşkım bitince günahlarım çoğaldı, masumluğum gitti
    Aşk bitti ben de bittim
    aşık olduğum günleri özledim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir