Okur Yazar mısın, Uyur Gezer mi?

Künye: Okur Yazar mısın, Uyur Gezer mi?, Mehmet Raşit Küçükkürtül, Genç Okur Yayınları, 2016, İstanbul.

***

Müntesih: istinsah eden. Bir metni el yazısıyla çoğaltma işini yapan kişi. (syf. 22)

Mesela bugün kitapları rafa dik vaziyette, yan yana diziyoruz. Eskiden kitaplar dik vaziyette değil, yatırılıp üst üste koymak suretiyle dizilirdi. Bu farkın ne önemi var? Birincisinde, yani bugünkü tarzda, kitabı rahatça raftan çekip alma kolaylığı vardır. Ancak uzun vadede kitabın kenarlarından, sırtından ayrılmaya ve dağılmaya başladığı görülür. Hele ki şimdilerin ‘’modern dayanaksız matbaa kitabı’’ bu duruma hiç dayanmaz. (syf. 26)

Bir Müslüman topluma zarar verilmek istendiğinde önce onun Kur’an’la bağı kopartılıyor. Nitekim 1928’de de bizim başımıza gelen harf inkılabı, aynı hedefi taşıyordu. Kur’an harflerinden ve Kur’an’dan kopartıldıktan sonra Türkiye’de hızlı bir yozlaşma görülür. Kur’an-ı Kerim’den doğmuş bereketli okuma kültürümüzün mümbit ilim zemininde yetişen ve hafızalarında kütüphaneler taşıyan âlimler çekilip gider. İki ayda Fransızca öğrenen Elmalılı Hamdi Yazır gibi isimler yetişmez olur. (syf. 35)

Kabul etmek gerekir ki insanın bir davranışını değiştirmesi, bir alışkanlık kazanması veya bir alışkanlığı terketmesi oldukça zordur. Gerçekten zorlayıcı, geçerli, hakiki bir sebep gerekir. Kitap okuma davranışında da bu durum geçerlidir. (syf. 48)

Doğru yerden başlamak için de rastgele değil, meraklar ve ihtiyaçlar çerçevesinde bir kitap okuma alışkanlığı kazanmış birini bulmak bize yardımcı olabilir. (syf. 50)

Kitap okumayı alışkanlık edinmiş, kitapçılara giden, evinde küçük de olsa kitaplığı olan insanlarla arkadaşlık kur. Kitap okuma gruplarına katıl. Arkadaşlarınla kitap okuma grupları kur. (syf. 52)

İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde günlük şehir içi ulaşımın çok vakit aldığını biliyoruz. Bir saat, bir buçuk saat gibi bir süre sadece otobüsteyseniz izole durumdasınızdır. Bu ise okumak için birebirdir. (syf. 57)

Derkenar: Farsça kökenli bir ifadedir. Osmanlı bürokrasisinde belgelerin kenarına düşülen bilgiler için kullanılır. ‘’Derkenar çıkmak’’ diye bir deyim de var. Diyelim verasetle ilgili bir işlem yapıyorsunuz. Nüfus işlerini yapan daire, sizi tapu işleriyle ilgili daireye gönderirken belgenin kenarına, ‘’Tapudan derkenar çıkılacak’’ diye not düşebilir. Ayrıca ilmi eserlerde de konunun daha iyi anlaşılması için açıklamalar yapılması, şerh düşülmesine derkenar denir. (syf. 57)

Kitabın sayfalarını bükme. Kitabı açık vaziyette yüz üstü bir yere bırakma. Kitaba iz bırakacak çiçekleri kitabın arasında kurutma. (syf. 59)

İmam Gazali’nin eseri İhyâ-u Ulûmi’d Dîn’i devamlı okuyan âlimlerin -seyahatte dört cildi yanlarında taşımak külfetli olacağı için- kimisi özetini çıkarıp tek cilde indirir kimisi de dört cildi ezberleme yoluna gidermiş. “Çok kitap okumayan, bazı kitapları çok okuyan” bu insanlar, zaten, “İlim satırda değil, sadırda gerek” yani gönülde gerek, anlayışını benimsemişlerdir. (syf. 63)

Okuma işinin tabiatı gereği, kişi okumaya kendi ihtiyaç duyup kendi sorularının cevabı peşinden gitmeli, okuyacağı kitapları kendisi bulmalıdır. (syf. 65)

SEN KÜTÜPHANEYE GİTMEZSEN KÜTÜPHANE ELDEN GİDEBİLİR! (syf. 76)

İlk defa 1934 yılında bir derleme kanunu çıkartılmış, Ankara ve İzmir’de Milli Kütüphane, İstanbul Üniversitesi ve Beyazıt kütüphaneleri için başta kitap olmak üzere her türlü yazılı, basılı materyal toplanmaya başlanmıştır. 2012 yılında derlemelerin kapsamı genişletilmiştir ve hâlâ devam etmektedir. (syf. 81)

İdeal kütüphane yirmi dört saat açık olan kütüphanedir. (syf. 82)

İdeal kütüphaneye gidip kayıt olmazsınız. Okumayı öğrendiğiniz gün, kütüphaneden memurlar gelip sizi okulunuzda kayıt edip size kütüphane üyelik kartınızı hediye ederler. (syf. 83)

Bazı kitapları da sadece kendin için değil, evdekiler veya senden sonrakiler de okusun diye kitaplığına koy. Birçok kişi babasının kütüphanesi sayesinde iyi bir okur olmuştur. (syf. 87)

Kitapları toz üreten birer nesne olarak gören anneler ve eşler vardır. Misafir odalarındaki tabak çanağı işaret edip bu hanımlara karşı soylu ve şanlı kitap mücadelesini sürdür! (syf. 87)

Bir araştırma kitabı, bir ilmi kitap alacaksanız kitabın “içindekiler”,  “indeks”,  “kaynakça”,  “sözlük” gibi ekleri olup olmadığına bakın. Kitabın editörü olup olmadığına bakın, künyesini inceleyin. Önsöz, sunuş, takriz, giriş gibi başlangıç bölümlerine göz atın. (syf. 95)

İnternet üzerinden kitap satan siteler sayesinde çevrendeki kitapçılardan ulaşabileceğinden kat kat fazla kitaba ulaşabilirsin. İnternet üzerinden daha ucuza kitap alman da mümkün. (syf. 97)

Kitap değiş tokuşu yap. Bunun için çevrendeki arkadaşlarına müracaat edebileceğin gibi internet üzerinden, sosyal medya üzerinden de değiş tokuş gruplarına katılabilirsin. Ayrıca bazı ikinci el kitap satan dükkânlar da değiş tokuş yapar. (syf. 97)

Evladiyelik, ciltli bir defter alıp satın aldığın kitapları buraya kaydedebilirsin. Kitaplığın genişlediğinde senin için bir kolaylık olur. Hangi kitabı ne zaman, nerede aldığını kaydetmek güzel bir okuryazar alışkanlığıdır. Ayrıca kitabın arka yüzünde de ödünç verdiğin kitapların listesini, tarihini tutabilirsin. (syf. 98)

Hızlı okuma kavramı Batı’nın kültürel kodlarının, okuma kültürünün bir ürünüdür. Okunacak metni “görülecek bir şey” olarak algılar. Göze dayalı bir kültürdür. Sinemayı, heykeli, perspektifli resim sanatını ortaya koyan bir dünyadan söz ediyoruz. Elbette okunacak metni “görülecek bir şey” olarak algılaması normal. Peki, bizim okuma kültürümüzün dayanağı nedir? İşitmektir. Okuduğumuz metin de bu yüzden ‘’işitilecek bir şey’’ olarak algılanır. (syf. 102)

Net ifadelerle yazmaya gayret et. Canını sıkan bir mesaj okuduğunda öfkelenmekte acele etme. Taşınabilir cihazlar, gündelik konuları görüşmeyi kolaylaştırır fakat bunaltıcı bir özellik taşır. (syf. 109)

Aslında yazmak, iç sesimizi düzenleyip kâğıda dökmektir. Bu yönüyle konuşma faaliyetinin bir türevidir. Düzgün ve doğru konuşanların yazdığı cümlelerin doğru olduğunu görebilirsiniz. (syf. 116)

İş başarma çıtanı yüksek tutmalısın. Eğer lisede sınıfın karşısına geçip bir kere konuşamamışsan, üniversitede bir programda çıkıp şiir okumak sana büyük bir başarı gibi gelir. (syf. 121)

Aktaran: Muhammet Furkan Kâhya

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir