Sulhi Ceylan, zamana karşı eskiyen insanın ayrıntılarına değindi.
***
Başkalarının bizden daha çok acı çektiğini bilmek, kendimize itiraf etmesek dahi bizi hayata bağlar… İnsan bu denli bencil olabilen bir varlıktır. Kendi benini hayata bağlamak için diğer benleri bir çırpıda telef etmekten çekinmez. Kendiyle yüzleşebilen var mı şu dünyada?
***
10 yıl önce okuduğum kitaplarla şimdi okuduğum kitaplar arasında yüksek bir nitelik farkı var. Düşünüyorum da on yıl önce okuduğum kitaplar benim için gerçeği ifade ediyordu, arayışlarıma çözüm sunuyordu. Şimdi ise on yıl önce okuduğum kitapların benim gerçeğimi ifade edemediğini görüyorum. Buradan şöyle bir sonuca vardım: “Olan da hayır vardır.” Evet, her algı seviyesi kendi gerçekliğini doğurur, dolayısıyla gerçek tanımı da farklıdır. Bu tanım diğer algı seviyelerinin tanımıyla uyuşmak zorunda da değildir. Sonuç mu, sonuçta herkes haklı! Hakikatsa biricik…
***
Durduğum yerle durmam gereken yer arasında derin bir uçurum olduğunu düşünüyorum çoğu zaman. Bazen de bu uçurumun beni içine alacağını düşünmüyor değilim. Uçurumun kıyısından düşmek de diyebileceğim bu durum genel olarak insanın trajedisi değildir de nedir? O halde söyleyeyim, neden çekineyim: Hayat uçurumlara gebedir. Kendi uçurumunun dibini göremeyen biz insanlar başka uçurumların diplerinde nefes alabileceğimizi sanıyorsak, inanın aldanıyoruz.
***
İdris Ekinci, Panamalı Kanama şiirine şöyle başlıyor: “Beni yoran biraz da herkesin kendine kapanması” Kendine kapanmak; toplumsallaşmaya karşı çıkmak, başkaları ile tanışmaktan korkar hale gelmek, kendi beninden bir dünya kurmak ve benzeri birçok düşünceleri imleyen dize biraz da küskünlüğü, isyanı barındırıyor. Böyledir, yenilgiler bizi isyankâr yapar, hayatla aramıza mesafe koyar. Nedense insan isyanı kendine yakıştırır, üzerinde afili durduğunu düşünür. Şu insan kendini kandırmaya ne kadar da meyyal!
5 Yorum