Hayattan Zevk Almak Günahtır

Mustafa Çolak, bunalımlarını anlamlandırmak için yaşıyor. Belki bir gün cevaplarını bulur!

***

Her şeyi, akıl ve kalp dâhil tam manasıyla her şeyi bir anda bırakıp uzaklara gitmek ne çekici bir söz! Ömrü boyunca özgürlüğü düşlemiş bir insanın, sevenlerine karşılık sevgi beslemek zorunda oluşuyla yüklendiği sayısız ödevler zincirini aniden koparıp, sorumluluk denen yorucu duygudan sonsuza dek azledilmek istemesi kadar normal bir şey olamaz.

Aslında bu istek sadece hayalden ibarettir ve hayal olarak da kalması gerekir. Kurduğun hayalleri gerçek hayata dökmeye kalkarsan hayalin, gerçeğin g’sine varmadan yarı yolda ölecektir.

Düşünmeden ve planlamadan yaşamak istemenin sebebinin tembellik, sonucunun ise sefalet olduğu açık. İnsan sefalete ne kadar da düşkün! Ve düşünmeden yaşamayı isteyenlerin, genelde en çok düşünenler olması büyük tezat değil mi?

Esaret yorucudur. Hücre cezalısı bir mahkûm, koğuşunda hiçbir iş yapmadan oturuyorsa da otuz senenin sonunda, özgür olup taş taşıyan hamaldan çok daha yorgun olacaktır. Başkalarının duygularıyla, kaçınılmaz ilişkiler yumağı halinde kuşatılmış duygularımızın da zamanla yorgunluk duyması ve uzaklara kaçma isteği bundandır.

Yoğun hayat insana şunları söyletiyor: “Tüm işler çıkmaza girdi. İlerlemiyor.” İlerlemiyorsa durduğun yerde yapılacak işleri analiz et fakat yapma. Sadece izle. Hiçbir işe elini sürmesen de, kıyametin kopmadığını göreceksin. Aslında hayatın ilerlemesi, bir yanılsamadan ibaret. Zaman ilerlemez, hiçbir şey ilerlemez. Saat durduğu yerde sadece döner. Dünya döner, gezegenler döner. Bir yerden bir yere gitmezler. İşte geldik gidiyoruz diye bir şey yok. Çünkü bir yere gittiğimiz yok. Sadece dönüyoruz ve dairemizi tamamlamakla mükellefiz her şey gibi. Dairenin sonunda başladığım noktaya geri döneceğim gün, kıyamet günümdür. Bu kadar.

Yorucu bir günün sonunda yazı yazmak için oturduğumda içimden gelen cümleler işte bunlardan ibaret. Zaten ne zaman yazmaya niyetlensem başladığım her konunun sonu, bu hayatın saçmalığı ve ölümün tüm ihtişamıyla var olduğunu söylemem ile noktalanıyor. Ölümün gerçek olduğu bir dünyada daha farklı bir mevzudan nasıl bahsedebilirim ki?

Öyleyse dinle beni: Hayattan zevk almak günahtır.

DİĞER YAZILAR

8 Yorum

  • Şebap Mıski , 08/02/2013

    Ayda bir tane bile yazı yazmamak da günah olabilir. Tövbe edin ve yeni yazılar yazın…

  • tophaneli rıfkı , 15/01/2013

    aydoğan şu yazıya yaptığın yorumlara bak ya! allah seni… ıssız bir adaya düşesin küçük iskender’in kitaplarından başka bir şey bulamayasın diye beddua edesim var!

  • ömer ertürk , 15/01/2013

    “Esaret yorucudur. Hücre cezalısı bir mahkûm, koğuşunda hiçbir iş yapmadan oturuyorsa da otuz senenin sonunda, özgür olup taş taşıyan hamaldan çok daha yorgun olacaktır.”

    Allah-û teala cümlemizi bu kardeşimizin yazdığı gibi yazmaya muvaffak kılsın. ama içinde yen kalanları kılmasın.

  • tankut tiran , 14/01/2013

    kullanıcı adından kaliten belli oluyor “kol çolak olsa da yen içinde kalır”

  • kol çolak olsa da yen içinde kalır , 14/01/2013

    mustafa çolak’ın yazılarının kalitesinde evlendikten sonra ciddi bir düşüş var. gerçekten de evlilik sadece aşkı değil, yazınsal yetenekleri de öldürüyor. Allah-ü Teala cümlemizi bu kardeşimizin düştüğü hazin duruma düşmekten korusun inşallah.

    • esmerin adı , 15/01/2013

      sende sıkıntı var aydoğan,.. bu işler ciddi işler, bırak allah’ını seversen.

    • tophaneli rıfkı , 15/01/2013

      besbelli bir aydoğan k. yorumu! aydoğan, hay senin yoğurt yiyişini…

    • esra mesra , 15/01/2013

      aydoğan, bu yorumu sana yakıştıramadım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir