Her Birimiz Kâra Geçmenin Buyruğu Altındayız!

Vaktin bir köşesinde, köyün birinde Heidegger adında bir adam yaşarmış. Varlık ve Zaman’ıyla nam salmış biri. Bir sözü vardı onun. Şimdi tam hatırlayamadım. Pek meşhur değil ama gene de iş görür. Yeni nesil internet numaralarından biri de bildiğin üzere feylosofların, yazarların, şairlerin sözlerini, mısralarını kendi malın gibi kullanmak. Heidegger’e pek bulaşmadılar neyse ki. Gerçi bir anlayabilse onu da tüketmeye başlar bu millet. Bunların önünde dağ gibi feylosoflar, şairler duramadı. Hepsi de sürüklenip gitti. Selin önünde duramazsın. Onlarca kitaba, teoriye, düşünceye sahip yazarları iki paralık ettik Twitter’da, Facebook’da. Adamların birçoğu kitaplarıyla tanınmıyor artık. Sadece birkaç özlü, etkileyici sözden (ki onlar da kitaplarından cımbızlanmamıştır) ibaret artık hepsi.

Sen Heidegger’in söylediği her neyse hatırlayana kadar ben onun bir sözünü söyleyeyim sana. Bak söyleyeceğim ama sakın bir dakika sonra Twitter’da görmeyeyim.

Yok, canım olur mu öyle şey. Ben tenkit ettiğim duruma düşer miyim hiç? Sen söyle abi. Bir kenara yazarız, lâzım olur diye. Yoksa ben niye paylaşayım ki durduk yere, adamın bilmem kaç yıl önce söylediği sözü. Benim laflarıma haciz mi geldi, kıtlık mı uğradı kelimelere? Aşk olsun sana.

Dağarcık önemli tabiî… Dağarcık dedin de aklıma geldi. Geçenlerde… (hep de geçmiş hadiselerden bahsediyorum kusuruma bakma.) Ders çıkaramıyorum ondandır. Neyse geçenlerde bir arkadaşım geçmiş olsun twiti atmış bana. Ben bir kolonya, bir paket pötibör, ne bileyim bir kutu meyve suyu alır geçmiş olsunuma gelir diye beklerken adam (ki en yakın arkadaşımdır) twit yolladı. Neymiş efendim “Çok geçmiş olsun dostum, ıhlamuru ve limonu başucu yap. Acil şifalar!” Aaaa! Bu ne yahu? Aynen bak böyle yazdı. Ya kardeşim gel de ıhlamuru, limonu sen kaynat bir zahmet. O kadar dostluğumuz var. Kalk iki adım geliver. Ne olacak bu halimiz böyle?

Hay Allah! Asıl diyeceğimi atladım doğru. Şimdi hız ve haz çağında yaşıyoruz ya onun yan etkileri bunlar. Fakat panzehri yok neredeyse. (Bir pay bırakmak lâzım ya işte “neredeyse”yi ondan vurguladım.) Dağarcık demişken şu twitter ağzı, dilin celladı resmen. Yani bazı adamlar oturacak, kalkacak, yürüyecek kadar Türkçe biliyor fakat “twit” attığı zaman Boğaziçi’ni birincilikle bitirmiş, cins bir zekâya sahip olduğu her halinden belli, kelli felli, desenli, oymalı, kakmalı birinden mülhem cümleler kuruyor. Tabiî bu cümleler kendinin değil. Aparıyor, koparıyor bir yerlerden. Araklıyor senin anlayacağın.

Abi sen araklıyor deyince aklıma geldi. Şimdi beş para etmez zavallı insanlar bunları yapar anlarım. Zaten hayata hiçbir yerinden tutunamamışlar. (Burada Tutunamayanlar’a bir atıf yoktur.) Çalar, çırpar, benim sözüm, lafım diye yutturur millete önemi yok. Çünkü bilen biliyor. Ama asıl, daha önce ustaca yazılmış bir romanın kurgusunu biraz öyle biraz böyle değiştirip iç eden ve okuru kandıran tiplere ne demeli?

Onlardan birini okudun mu doğru söyle?

Yok, abi daha âlâsından okudum ben. Orijinalinden hatmettim. Bit Pazarı’ndan mamul romanlarla hiç işim olmaz!

Eee peki Heidegger ne diyordu, aklına geldi mi?

Hah! Evet, aparmak gibi olmasın ama şöyleydi: “Ormanda kesilip biçilmiş kerestenin ölçüsünü alan ve görünüşte büyükbabasıyla aynı tarzda, aynı orman yolunda gidip gelen ormancı, bilsin veya bilmesin, günümüzde orman endüstrisinde kâra geçmenin buyruğu altındadır.”

Çok iyiymiş. Çok dokundu bu bana. Peki, nerden apardın bunu?

Bizde öyle işler olmaz abi. Kaynağı var. Doğru dersin bu sözün ucu bir şekilde herkese değiyor. Heidegger’in “The Questions Concerning Technology” adlı makalesinde geçiyor. Hakkı Hünler oradan iktibas etmiş. Biz de ondan iktibas ettik. İki defa yapılan iktibas göz çıkarmaz derler.

Peki, buradan varmak istediğimiz yer neresi?

Şimdi sen hız ve haz dedin ya. Bu çıkarım da onu tamamlıyor aslında. Sacayağı gibi. Üçüncü ayak. Günümüzde neredeyse her birimiz kâra geçmenin buyruğu altında. Haz, hız ve kâra geçmenin buyruğu…

Mehmet Erikli

DİĞER YAZILAR

6 Yorum

  • fuyûcul zenfur , 02/10/2017

    ben buraya niçin çıktım? nasıl çıktım? bunu izaha gerek yok. gördünüz, yürüdüm çıktım! ama, çıkmamış da olabilirim. çıkmışsam çıkmışımdır, çıkmamışsam çıkmamışımdır. görünen köy… uzakta değildir. buraya çıktık da sonradan çıkmadık mı dedik? bunlar bi takım uydurma laflardır… sahi ya ben buraya neden çıktım? kim çıkardı beni buraya?!

  • Mütebessim , 30/09/2017

    Tüketen dünya tükenen insan..

  • Haydan gelen Huya gider..
    Heidegger bunu demek istemiş..

  • ismet özel üstadımız paranın ve kâr getirmenin buyruğu altında olmaktan nasıl salâh olunabileceği konusunda diyor ki: https://www.youtube.com/watch?v=mGjrHF887mE

  • heidegger, türk’tür. asıl adı haydar gerger’dir.

  • başkanlık sistemi gelirse herkes heidegger’in sözünü hatırlayabilecek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir