- Mustafa Çolak
- 18/09/2012
- Hikâye
Başlangıçsız Yolun Sonu
Gözlerini açtığında kendini bir tepenin başında buldu. Nerede olduğuna dair en ufak bir bilgisi yoktu ve ne tür bir
Gözlerini açtığında kendini bir tepenin başında buldu. Nerede olduğuna dair en ufak bir bilgisi yoktu ve ne tür bir
Yaşamak, asla hatırlayamayacağın anlardan bir yığın oluşturarak yaş doldurmaktır. Anıları düşünürsün sürekli, hepsini anımsamana imkân yoktur tabi, unutursun. Yaşamın
İnsan anlaşılmak için anlatır. Anlaşılmanın anlamsız olduğuna inandığı anda anlatma isteği bitmiştir. Anlatılması gereken çok şey varken ve artık
Sen! Hayatımın anlamı! Hayatımı anlamlandıran! Çalkantı… Sen! Küfürbaz nidalarım! Ruhumdan beni uzak kılan! Çalkantı… Sen! Ruhumun ta kendisi! Ruhunun
“Acı çekmemek için her şeyin acı çekmek olduğuna inandırmamız gerekir kendimizi. Acı çekmemek için ‘acı çekmeyi’ kabul etmemiz gerekir.”
“Hepimiz kendi dışımızdaki koşulların tutsağıyız.” Kendimizden, kendimize dair dış dünyada hiçbir şey bulamadığımız için; yaşamak, tutsaklıktır. Düşündüklerimiz ile eylerimiz farklı,
Aydoğan K’ya Kimin kimde kimi, kimin kimde neyi, kimin neyde kimi bulduğunu veya bulacağını kimse bilemez, tahmin edemez. Umulmadık anda,
Hayatı herkesin yaşadığı gibi yaşamamak; yaşlandırır insanı. Herkesin içinde bir çocuk olurmuş ya hani, içindeki çocuk bile büyür hayat
Pek kıymetli kârii, Cenab-ı Rabb’ül-Âlemînden Fıtr Bayramınızın hayr ü hasenata vesile olmasını niyâz ederim. Efendim, zekât-sadaka vaziyfenizi inşallah ifâ eylediniz!
Konuşurken dilsizleşen kadınlar gördüm Gündönümünde katmerleşen sessizlikle Uykusuzluk cezasına çarptırılan Geceyi çiğneyip atan kadınlar Bir avuç gök Kumlanan bilinç Ve
efendim, mâzi lezizdir derdi abdülhâk şinasî bey. kendilerinin ahirete intikali hayli zaman oldu. nevzuhur birçok muharrir peydâ oldu. dünya değirmeni
O kadar çok insan var ki tanınması gereken. Hani şu az önce kitapçıda gördüğün mesela… Bir “Merhaba” ile belki yıllar
Uykuyla uyanıklık arasında, aslında yapacağım çok iş varken fakat hiçbir iş yapmıyorken… Düşünmek mi? Hayır, düşünmüyorken… Dedim ya; hiçbir şey
“Çok yorgunum. Asırlara değil sana seslenmek istiyorum. Şöhretten ebediyetten bana ne? İstiyorum ki bütün yazdıklarımı ve yazacaklarımı sen