Sorgulama Dosyası
Kubbealtı sözlükte merak; “bir şeyin özünü, esâsını anlama, kavrama isteği, öğrenme arzusu” olarak tanımlanır. Küçüklükten itibaren nedense sürekli bir merak içindeyiz. Çevremizde olan bitenlerden tutunda uzaya kadar neredeyse her şey merakımıza konu oluyor. Buradan hareketle biz de “En çok neyi merak ediyorsunuz?” dosyası yaptık.
Siz de merak ettiklerinizi yorum bölümümüze yazabilirsiniz.
***
Mehmet Raşit Küçükkürtül: dünyada en çok neyi merak ettiğimi ben de merak ediyorum. düşündüm ama bulamadım. birçok şeyi merak ediyorum. mesela bu sabah kafama takıldı: hıristiyan takvimine göre 1080-1375 yılları arasında hüküm süren kilikya ermeni krallığı hakkında ortaokulda, lisede niye bize bir şey öğretmemişler? türkiye’de o kadar arapça bilen adam olmasına rağmen memlûk tarihi hakkındaki arapça metinler niçin tercüme edilmemiş? kaşgarlı mahmut’un gramer kitabında neler vardı acaba? meşhûr istanbul yangınlarında hangi kitaplar yandı? dedemin ağabeyi durdu amca’nın kayıp defteri nerededir, içinde ne yazıyordur? dedemin dedesi “mulla abdılla” – molla abdullah’a niye molla diyorlardı, medrese eğitimi almış mıydı, mezarı nerededir? sezai karakoç’un hatıralarında kahramanmaraş’ta arkeolojik kazı için araştırma yaptığını söylediği alman ekibinde kimler vardı, ne elde ettiler, aradıkları antik kent germanikya mıydı? mitat enç’in kahramanmaraş’ta yaptığı konuşmanın kaydı var mıdır? istiklâl harbi sırasında kahramanmaraş’ta yer alan amerikan koleji’nde kimler çalışıyordu? kahramanmaraş’ı ne zaman terk ettiler? fahreddin paşa, 1936’da emekli olduktan sonra istanbul’da 1948’e kadar neler yaptı? niye sustu? sustu mu? kiminle yarenlik etti, kiminle sohbet etti? konuşunca ne anlattı? mektupları, notları, defterleri, kitapları, silahı, nişanları, kılıcı vd. nerede, kimde?
kısacası, kafamda deli sorular var. çoğu da benim kafamda doğan ve başkasının alâka göstermeye tenezzül etmeyeceği şeyler. aklıma daha başka meraklarım da geliyor. Ama bunları söylemeyeceğim. benim merak ettiğim şeyleri merak etmeyen insanlara kırgınım ve biraz da sakınıp kıskandığımdan söylemiyorum.
Bilal Can: Dünyada merakımı celbedecek birçok unsur var. Bunları sayamayacağım şu an. Fakat şunu söyleyebilirim: Merak eğer bir hayret uyandırıyorsa evladır. Hayret’ini yitiren insanın yaşayacağı pek bir şey kalmamıştır. Allah hayretimizi arttırsın.
Muhammet Emin Oyar: Neden bu kadar çok merak ettiğimizi merak ediyorum. Nereden geliyor bu merak ihtiyacı? Vitamin eksikliği falan mı yani? Ne?
İbrahim Halil Aslan: Merak ettiklerim arasında sıralama yapamıyorum. Zaten “en”li ifadelerle aram hiç iyi olmadı. Genel olarak merak ettiğim birkaç şey söyleyebilirim:
Yaratılışı gerçekten çok merak ediyorum. İlk insanı, ilk bitkiyi, ilk hayvanı, dünyanın, yıldızların evrenin yaratılışını…
Görünmeyen varlıklar âlemini merak ediyorum.
Dünya haricinde yaşamın olduğu gezegenleri merak ediyorum. Nasıl yaşıyorlar? Teknolojik olarak hangi seviyedeler?
Velilerin özel hallerini merak ediyorum. Bir an bile Allah’tan gafil olmama hali mesela. Bu nasıl bir uyanıklıktır? Nasıl bir bilinç halidir?
Yakup Usta diye çok sevdiğim bir aşçı vardı yurtta. Nerededir, ne yapıyordur?
Emre Akgümüş: Allah’ın verdiği göz ile evrendeki bütün karmaşık ve bir o kadar da muhteşem şeyleri görüp de hâlâ bir yaratıcının olmadığını savunan insanların ciddi olup olmadıklarını merak ediyorum.
Gökhan Genç: Bir insan nasıl olur da ineğe tapabilir?
İhsan Sülüs: En çok uzayı merak ediyorum. Gezegenleri, uzay boşluğunu, bizden başka âlemin olup olmadığını… En son gündemde olan Mars mesela; su izleri bulundu diyorlar ki su varsa yaşam vardır. Süleyman Hilmi Tuna hazretleri, Mars’ta yaşayanların İslâm’ı bizden çok daha iyi yaşadıklarını, bu yüzden de çok çok yüksek teknolojiye sahip olduğunu söylemiş.
Melike Dadak: “Beni benden alırsan seni sana bırakmam” sözünde sanatçı ne anlatmak istemiş olabilir? Bunun sonucunda nasıl bir eylem ortaya koyabilir? Tedirgin olmalı mıyız?
Feyza Yapıcı: Dünyanın daha ne kadar kötü bir yer olabileceğini merak ediyorum.
Feyyaz Kandemir: Bu çağda yaratılmış olmamın hikmetini merak ediyorum. Bir de, rahmetli babaannemin benim için mütemadiyen ettiği hayırlı bir dua vardı, o duanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini çok merak ediyorum.
Gülsün Bayar:“Aklı yele salıvermek için bir ömür az değil midir? Meczuplar ve âşıklar neden bu kadar benzerler? Cemaliyle ferahnâk olabilmek için ne kadar yanmak gereklidir?” gibi birbirini kovalayan sorulardan hangisini en çok merak ettiğime karar vermemin imkânı yok sanırım.
Celal Kuru: Benden iki asır önce yaşayan büyük dedemin ve nenemin aile hukukunu. Kaç yaşında evlenmişlerdi, severek mi yoksa büyüklerinin tercihine râm olarak mı? Evlendikten sonra aralarındaki muhabbet hangi yönde gelişti? Birbirlerini gerçekten sevebildiler mi? Aksine bir ömür tahammül mü ettiler huysuz yanlarına? Nenemin saygısını, dedemin şefkatini, çocuklarını nasıl yetiştirdiklerini? Meselâ hiç canları sıkıldı mı? Varoluş sancısı çektiler mi? “İnsan nedir?” sorusunun cevabını arama gereği duydular mı? Hiç boşanmayı düşündüler mi? Hülâsa bugün bizim evlilik yolunda çektiğimiz sıkıntıları görselerdi tavırları ne olurdu? Bunun gibi meraklar içimi bir güve gibi yer durur. Çünkü aile bir toplumun bel kemiğidir. Biz de onu felç etmek için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz.
Zeynep Ayşe Aydın: Şahsen merak ettiğim o kadar çok şey var ki, içlerinde en çok neyi merak ettiğimi düşündüm lâkin bir türlü karar veremedim. Bu yüzden milyonlarca maddeyi ancak üçe indirebildim. Birincisi; havayla çalışabilecek ve asfalta muhtaç olmayan arabalar kıyamet kopmadan icat edilebilecek mi ve onlardan bir tanesine sahip olabilecek miyim? İkincisi; ömrümün kalanını nerede ya da nerelerde yaşayacağım? Üçüncüsü; son nefesimde kelime-i Şehadet getirebilecek miyim? (İnşallah öyle olur)
Abdullah Karaca: İnsanın her devirde kendine sorduğu ‘nereye gidiyorum’ sorusu neden hiç bitmez ve neden dünyaya gelen her insan istisnasız bu soruyu kendine yöneltir?
Bu kadar farklı insanı ve bu kadar farklı kaderi bu ortak soruda birleştiren şey nedir?
Elif Bayır: Bu gidiş nereye?
Dosya Editörü: Muhammet Emin Oyar
37 Yorum