My Name is Khan

 

Senaryosu Shibani Bathija ve Niranjan Iyengar’ın elinden çıkmış, yönetmenliğini ise Karan Johar’ın üstlendiği My name is Khan, ülkemizde gösterime bile girmezken(!) ilk olarak 11 Şubat 2010’da Hollanda’da vizyona girdi. Neredeyse filme ayrılan bütçenin üçte biri kadar bir gişe hasılatı elde eden film, yapımcılarının kâr hanesinde eksi olarak gözükse de, yapılan iş bakımından belki yüzlerce filmin yapamadığını başarmıştı.

Bir Bollywood filmi olan My Name is Khan’ın oyuncu kadrosu, Hint film endüstrisini takip edenlerin görmeye alışkın olduğu oyunculardan oluşmakta. Başrolleri Shah Rukh Khan ve Kajol paylaşırken, Zarina Wahab, Tanay Chheda, Sonya Jehan ve Jimmy Shergill’in de oyunculukları göz kamaştırıcı. ÖzellikleAsperger Sendromu olan bir insanı canlandıran (yani otistik bir insanı) Shah Rukh Khan’ın oyunculuğu tek kelime ile mükemmel.

Filmde, Asperger Sendromu olan Rizwan’ın hikâyesi ele alınıyor. Annesi Razia, oğlu Rizwan’ın otistik olduğunun farkındadır fakat hiçbir zaman onu başkalaştırmamış, sürekli onunla ilgileniş ve zekâsının farkına varıp iyi bir eğitim alması için elinden geleni yapmıştır. Tabiî bunu yaparken Rizwan’ın küçük kardeşi Zâkir’i ise istemeyerek de olsa ihmal etmiş ve bu durum henüz küçük bir çocuk olan Zâkir’i derinden etkilemiştir. Zâkir üniversiteyi burslu kazanıp Amerika’ya yerleşince annesinin ölümünden sonra ağabeyi Rizwan’ı yanına alır ve beraber yaşamaya başlarlar. Bu arada Zâkir’in eşi Hasina ise üniversitede psikoloji dersleri veren bir öğretim üyesidir ve Rizwan’ın rahatsızlığının farkına vardıktan sonra Rizwan ile daha yakından ilgilenip, problemlerine çözümler üretir.

Kuaförlere güzellik ürünleri pazarlayan Rizwan’ın hayatı bir kuaförde tanıştığı Hindu kız Mandira ile tanışmasından sonra tamamen değişir. Toplumun hor gördüğü, insan yerine bile koymadığı hatta duygularının bile olamayacağını düşündükleri ki bu durumun kendisinin de farkında olduğu ve bunu “Zâkir benden şanslıydı, çünkü ağlayabiliyordu” cümlesi ile anlatan Rizwan âşık olmuştur. Mandira ile evlenir ve annesine söz verdiği gibi mutlu bir hayat kurar. Fakat 11 Eylül saldırısından sonra ortaya çıkacak olan İslamafobia düşüncesi Rizwan ve yakınındakilere ceza keser. Bin bir türlü sıkıntı ile karşılaşan Rizwan, karısına verdiği bir söz uğruna Amerikan Başkanı ile görüşmek için binlerce kilometre yol kat edeceği yolculuğa çıkar. Tek amacı ise başkana; “Benim adım Khan ve ben terörist değilim” diyebilmektir.

Her kapı, arkasını aralayan insanın görmek istediğine bürünürmüş. Rizwan’ın “İbadet yere ya da kişilere değil, inançlara göre yapılan bir şeydir.” cümlesi bu kapılardan bir tanesi. Mandira’nın “Affeder, o bir anne…” ve yine Rizwan’ın “İnsanı aile yapan kan bağı değil, aradaki sevgidir.” cümleleri ise diğerlerinden bir kaçı.

İyi seyirler.

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir