Mouchette’nin Gözleri Gözlerimde

1967 yapımı Robert Bresson’un başyapıtlarından biri olarak sinema tarihinde anılan Mouchette, 14 yaşlarında bir genç kızın yaşadığı acılar sonucunda intihara sürüklenişinin hikâyesidir.

Acı, sefalet, sevgisizlik, öfke, hınç, yalnızlık, kıskançlık, masumiyet, toplumsal umursamazlık gibi kadim çağlardan modern çağlara değişmeyen pek çok insanlık halini yönetmen; yalın,  sade ve soğukkanlı bir üslupla ve acıyı pornografiye sürüklemeden perdeye yansıtmıştır. Mouchette bu yönüyle -insanı özü itibarıyla ele aldığı için- bir dönem filmi olmaktan çıkar.

Hasta annenin “Bensiz ne yapacaklar?” sözleriyle başlayan film boş bir sandalyeyle bizi baş başa bırakır. Hayatta bazı boşlukların ortaya çıkardığı çözümlenemez acılara atıfta bulunulan bir sahnedir bu. Mouchette’nin acı hikâyesi bize buradan dokunmaya başlar. Sevgisizlik, hayata dair aldığı sorumluluk, geleceğin değişmeyecek karanlık yazgısı, kardeşiyle sembolleşir. Tahta ayakkabıları, yırtık çorapları öfkeli bakışlarıyla şarkısını söyler Mouchette. Sessiz gözyaşları birde bakmışsınız ki sizin üzerinize damlamaktadır. Kimse tarafından sevilmeyen, ilgi görmeyen Mouchette’nin tecavüzcüsünü kucakladığı kare sanırım filmin en can alıcı sahnelerinden biridir, bu andan itibaren bir empati ve hissiyat filmine dönüşmektedir Mochette. Ve bütün bunlar olurken yönetmen ne sizin mahremiyetinize dokunur ne de karakterlerin.

Annesinin ölümünden sonra Mouchettenin karanlık gözleri seyirciye çevrilmiştir. Mouchette bir göl kenarına gider amacı intihar etmektir. Garip bir yöntem seçmiştir intihar etmek için. Bir kez dener ve başaramaz ikinci denemeden önce yoldan bir traktör geçmektedir, traktör şoförüne selam vererek son bir kez hayata tutunma denemesi yapar Mouchette, ama traktör şoförü selamı görmesine rağmen kafasını çevirir ve yoluna umarsızca devam eder. Yönetmen bu sahne ile her gün önünden geçtiğimiz, sessiz kaldığımız hayatlara küçük bir dokunuşumuzun ya da kayıtsızlığımızın nasıl sonuçlanabileceği ihtimallerini gözden geçirmeye çağırmaktadır bizi.

Farkına vardığımız ama umursamadığımız nice Mouchette’lerimiz var hayatımızda. İnsanların hayatlarıyla ilgili alacakları kararlarda diğer insanların tutumlarının ne denli büyük sonuçlar doğuracağını, umursamak ve umursamamak gibi ince çizgi üzerinde ritim tuttuğumuzu çoğu zaman gözden kaçırabiliyoruz. Yaşamla ölümü, iyilikle kötülüğü ayıran silik çizgi, insanın insan kurdu mu, yoksa yurdu mu olduğu sorusuna vereceğimiz cevapta belirginleşiyor.

Mouchette,  yol da gördüğümüz fakat kaldırmadan geçtiğimiz taş.

Mouchette; ayağımıza takılan sessiz bir çığlık…

Selma Kolukısa

DİĞER YAZILAR

4 Yorum

  • receb tayyib erdoğan , 28/02/2016

    mouchette’nin gözlerinde hiç uzatılmamış el vardı sadece.bekliyordu.susuzdu.intihar serinletti.

  • münevver , 24/01/2015

    Kısa,sade ve etkileyici bir yorum olmuş.Adeta çöplüğe dönüşmüş olan film arşivleri içerisinden ‘insana dair’ iyi bir filmi bizlere tanıttığın için teşekkürler.Başka filmler ve başka yorumlarınızı okumak isterim.

  • enderunlu , 22/01/2015

    çok güzel yorumlanmış. hemen izleyesim geldi…

  • filiz , 21/01/2015

    cok güzel yorumlamışşsınız kaleminize sağlık…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir