Kerpiç̧ bir evin
Tozdan yorgun duvarlarından
Bir hafriyat kamyonu bekleyişinden
Bir enkaz yetiştiriyorum kendime
Yalnızlığına doğru devrilen ilk duvar
Bir daha açılmayacak gıcırtılı kapı
Kendi içinde defalarca kırılmış̧
Ve son kez sonsuza dek kırılacak
O kırgın camın ardından
Kırgın bir yüz devşireceğim kendime
Dam gökle arasındaki mesafeye
Dayanamayarak çöktüğü zaman
Dizleri üstüne dünyanın
Ve son döşeme kırıldığı vakit
Tam ortadan umut gibi
Kendime bir yitirmişlik
İnşâ edeceğim bu yıkımdan
İlk oyuncağını
Bir fay hattına kurban vermiş hüznünle
Acılarımdan bir kent kuracaksın
Sokakları sana çıkan
İş makinalarından çalıp getirdiğim
Yaşama sevincini
Bir oyuncak gibi koyacağım avuçlarına
Çocukluğunda bir yerlerde
Adına tebessüm olup eklenebileyim diye
Ömer Ertürk