ya no hay leylâ

bazı geceler yarıyorum kalbimi,
çölü, leylâ’yı ve ontolojik isyanları söküp.

sıcak bir kuvarsın avuçlarımda bıraktığı yaradır
o sütten arı ellerinde yaratılan mucize.

kurşuni avluda işleyen kadının tuvali artık yırtık.
çırpınırken köle pazarlarında, yüzüme yağacak yağmur,
beni yaratacak ses, bahtiyar mı edecek, göveririm Allah’ım.

kalbin yeşil pürüzlerini kanırtan o yücelik sırrına erişmek şuraya,
çiçekten koparır gibi al arılara vahyedileni ve beni yeniden boya.
suçumu kamayla dağlarım evet, senin çağında, senin hükmünde.

bir fırça darbesi indi büsbütün sakallarıma. büyü, tılsım, bir damla sihir.
almeria’da arapça öten kumru, ağzımda alev gevelediğimi gördü
kıpkırmızı şarap fıçılarının üstünde şuh kadınlar, üryan yüzümü.

özgürse artık toprak, bir sabah ezanıyla salsın cariyeler prangamı
koşarak bir pervanenin yamacındaki rüzgâra, efildeyeceğim ateşe, söz.
belki o zaman bir yol bulunacak boyutların ardına, cinlerden habersiz.

 

Bilal Bahadır

 

 

 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir