ben giderim, yaşını almış yollar bana yasını fısıldar
bir köy güzeli görürüm yol kenarında çeşmeden damlayan
kara bulutlar üşüşür içime, ayağıma dolanır yıldızlar
ben gideyim, bir ot tıkarım kalbime hasret damlayan
gök dursun olduğu yerde ben tek başıma da ölebilirim
ben giderim, şu cılız dağlar heybeme acziyet doldurur
bir korkuluk durur önümde kara kargaları çağıran
rüyada mıyım, bir ses altı yönden korkma der durur
ben gideyim, bir cengaver gibi gelsin yenik gölgem ardımdan
bir tutam ölüm eczası sar bize olacaklar için ey hancı
ben giderim, çocukluğum bant kaydı olur başa sarar
zehir gibi aklımı yırtar da bir ah, yine ağlayamam
ardımdan türküler yakılır bahçeleri bir duman basar
ben gideyim, göğsümde bu ağıtı daha fazla saklayamam
aslında susmalı radyolar, hep geçmişi hatırlattıkları için şarkılar
ben giderim, ardımdan su dökmez bir çift göz ya da gözyaşı
yalnızlık hangi zamandan kalma bir alışkanlıktır bu şehirde
öyle pis bir koku sinmiş ki kalbimize, yalnızlık bize mihenk taşı
ben gideyim, kalbim çakıl taşı olsun aksın şu berrak nehirde
suya baktıkça bir suret suyu kirletir ama iyi ki taşlar kör
ben giderim, dedem hep en güzel hatıraların baş kahramanı
bana bir mızrak verin küffara dehşet saçayım şu öte beldelerde
hadi oradan! battal öldü şimdi ekran var karıştırma sapla samanı
ben gideyim, yenik bir otogar kokusuyla ekranlı otobüslerde
ekranın icadı mı büyük yoksa tekerleğin icadı mı bilmiyorum
ben giderim, çocuklar soğuk su satmaya, hayat devam eder
berberlik garanti meslek hep var oldukça kıllar ve insanlar
evet belki insanlık ölmedi ama fırınlarda bile bayat ekmekler
ben gideyim, mezarlıklar hiç mutlu değil ölmüyor insanlar
sahi lokman hekim öldü mü ya da hızır aleyhisselam?
Süleyman Salih
3 Yorum