dün ölüyü rüyasına yatırdılar
ben görmedim toprağı ölüye bıraktılar
çevrelenmiş bir arzu maldan mülkten ayrı
kandırılmış bir gök üzerine yağmur bıraktılar
nasılım dedi biri ara sıra dediğini dedi
anladım ben onu biri ölümünü görüp sırrını bağladı
bu yaşadığımız bir şeydi yaşanır hep
hayatı ruhsatsız tabanca gibi alnına dayadı
sıkıladım kemerimi kemendim boynumda
kendine yara olmuş biri dedi kimsesizdi
dürüst ol dedim sağında bir melek
haysiyet kimin dağlarından inmiş ağzı fena kokardı
anladım ben bunu anlamazlar kimliğim kayıp
jiletten bahsedelim damarım isteklenir arzulanırdı
sonra ben bunu bildim katil de benim zehir de
kör bir testereydim hacmimden korkar susardım ağlardı
sonra işte kendime bir paye verdim dünya hâli işte
burada cumhuriyet ilan ediliyordu boğazımda lokmalar
kalemler vardı
kalemler kırıldılar
Betül Tarıman
(Kurgan, 11)