Altını kopkoyu çiziyorum: Doğduğum yerin göçebesiyim.
Kaç kere söyledim, insan gövdesinin içinde de boğulabilir.
Madem itiraf saatindeyiz, bir de benden dinleyin:
İnsan tam bir sürüngendir, arzularının üstünde sürünür.
Ölüm mü? Beni güldürmeyin. Ölen hep ötekidir.
Serap da çölde değil insanın gözündedir.
Dünya bir yanılgılar sirki, cambazlar bilir bunu.
Vazgeçtim hayat koşusundan, bana bir ip gerin.
Kapkara bir güneşin üzerindeyim, kaçtı gözümün feri.
Artık ellerimde tozlanıyor zaman, kördüğüm dizlerimin bağı.
Yatağına silah çekiyor bir ırmak, mağrur ve telaşlı.
Bu geçtiğim sayısız çember, kaçıncı yanılgı?
Durup durup göğün, ağrıyan yanlarını ovuyorum.
Sormayın sakın, ne yaptığımı ben de bilmiyorum.
Gerçeğin sertliği, ansızın büyüyen korkular ve tereddüt.
Kumrularla konuşmuyorum artık bunu da buraya…
Sulhi Ceylan
(Yedi İklim Dergisi, 367. sayı)
1 Yorum