Sezai Karakoç’a
bir adam geldi dünyamıza
Hızır’ı tanıyordu
ellerinde bir çağ
şimdikilerin orta çağ dediği
ama hep yeni kalan bir çağdı elindeki
kırışmış bir hayatı taşıyordu yüzünde
eski sanılan ama yeniden daha berrak
ölümsüzlüğe bakıyordu
o çağı dudaklarında tutarken
gül dedi ilkin
öyle gerçekçi söylemişti ki bu sözü
dikenler kanattı dudaklarını
ama o susmadı ve gül dedi
insanlar kanı gördü
bir el neye değmişse onu kokar dedi
kalbe değmişse mesela
kandan önce kalp kokar dedi
kalbin kokusunu ilk o ezberletti
ve ekledi
insan gülden kaçan bir çöldür
sonra söylediklerini bıraktı
buruşmuş dünyanın tam ortasına
gül muştucusu
gül muştucusu
gül muştucusu