Bir Hüzün Şiirine Giriş

bin yayladan geçtin,
kalbin eksile eksile

‘exile
partout est seul…’



‘sürgün yalnızdır heryerde…’
diye okudun;
sürgünken hayatın bir kıyısına,
oradan durup baktın;
gün o günken…
güneşli, acımasız bir akşamın
sonunda arzu:
-yok bile!

(çocuk bir havuzun başındadır:
saçlarında papatyalar örgü
yapraklar ve kadınlar
o kadar derinler, o kadar
yoğunlar ki…
birbirleri gibidir…

öteki resimlere geçiyorsun…

annenle bazı geceler:
bir göl duygusu geliyor;
acı pestil duygusu kışın;
‘yaşadığım annemdir’, diyorsun…)
-de!

kendi hüznünden bile bile
bir yolcu bulamadın;
-olsun!
dünyayı kalbinin kâğıdına geçirdin
birileri ona ‘şiir’ dediler,
-olsun!
her şey mürekkepti mavi yazın
birike birike okudun
denizler birike birike…

başında bekledin acının
kurtlar soldu
-solsun!
döküldü tüyleri mevsimin,
kalbim hangi bağlaçla bağlandı
ve hangi bağlaçla çözüldü:
‘ve’yle mi, ‘veya’yla mı
ve ‘ile’?

bir kuş gibi usulca, hışırtılı
girdin ve bir ağaç sökülür gibi
çıktın…
-öyle!

sen leyla’dan daha Leyla
verdiğin yanıtlar için
sorular aradım, sorular mı,
akşamlar mı, arada kaldım…
alışır mıydım, alışırdım
elf leyle ve leyle…



ve yayladan geçtin, bin
dille sustun, anladın
bin dille…
ah, o vaveyla olan yalnızlık;
kimin hüznüyle kışladık,
neyin hüznüyle doğduk…

elf leyle ve leyle,

elf leyle ve leyle…

Hilmi Yavuz

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir