Yazarımız Serdar Kocabaş, Üsküdar – Çekmeköy hattı metro makinisti ile Edebifikir okurları için söyleşi yaptı.
***
Anadolu Yakası’nın ikinci metro hattında çalışmak nasıl bir duygu?
Açıkçası ben tembellikten yanayım. Evlenmeseydim ve üç çocuğum olmasaydı bu hattın sıkıntısını çekmezdim. Sonuçta karanlıkta yolculuk yapıyorsun. İçim karardı Allah sizi inandırsın.
Tavşantepe – Kadıköy metro hattında çalışan makinistleri kıskanıyor musunuz?
Kıskanma demeyelim de özenme diyelim. Sonuçta Kadıköy’den bahsediyorsunuz. Her makinistin rüyası yani.
En büyük hayaliniz nedir?
Metroyu sürerken denizi görebilmek!
Yolculuk esnasında metroyu kullanırken kendinizi otomatik pilot gibi hissediyor musunuz?
Bunu nasıl tahmin ettiğiniz? Çok defa metroyu sürerken kendi gerçekliğimi unutuyorum. Aynı otomotik bir pilot gibi yani… Çok ilginç değil mi? Fakat hâlâ bunun neden kaynaklandığını çözebilmiş değilim.
Metrodaki anonsları neden opera salonundaki gibi yapıyorsunuz? Sonuçta bunu dinleyenler o esnada telefondan okey oynuyor.
Bu konudan ben de çok muztaribim. Neden böyle olduğuna gelince, bu anonsları ilk hazırlayan arkadaş pilot olmak istiyormuş. Senin sesin ince, pilot olamazsın dediklerinde bu da kendince intikam almak için böyle bir yola girişmiş. Hâlbuki o anonsları yaparken bir ayağımızı ön cama uzatmış vaziyette yayılıyoruz. Bir de insan en çok kendi sesine yabancıdır.
Metroyu sürerken siz de telefonla oynuyor musunuz?
Ben daha çok kitap okumayı tercih ediyorum. Bazen de her şeyi bırakıp derin düşüncelere dalıyorum. Mesela Harzemşahlılar o tüccarları öldürmese Moğollar yine bu kadar katliam yapar mıydı?
Sonra ne oluyor?
Anons yapınca hepsi geçiyor.
Metroyu sürerken “Kara tren gecikir belki hiç gelmez” türküsünü çığırdığınız oluyor mu hiç?
Evet, birkaç kere kendimi bu türküyü söylerken buldum. Nedensiz ve aniden mırıldanmaya başlıyorum. Gelenek böyle bir şey olsa gerek. Metronun direksiyonunu tutunca oluyor ne oluyorsa!
Bu raylar nereye gidiyor?
Ray bir simge. Hayatı anlatıyor. Eninde sonunda ray da hayat da bitiyor. Önemli olan bitmeden önce rayın yani hayatın gerçekliğine dokunabilmek. Zaten bir zaman sonra rayı görmüyorsunuz ki! Alışkanlıklar insanı körleştiriyor.
Karanlıklar bir gün aydınlığa çıkacak mı? Ümidiniz var mı?
Hayatım boyunca pesimist oldum. Bu yüzden karanlığın aydınlığa çıkıp çıkmayacağı sorununu bir kenara koydum ve kendi karanlığımın içinde saklı aydınlığı aramaya karar verdim. Sanıyorum bu sebeple metro makinisti oldum.
Metro sürmeyi iki kelime ile ifade edebilir misiniz?
Karanlıkta dans…
Yolcularla aranız nasıl? İlginç olaylara denk geliyor musunuz?
Bütün yolcular ilk vagona binme derdinde. Ben yıllardır en öndeyim ve bir şey görebilmiş değilim ama bunu yolculara anlatamıyorum. Ne var ilk vagonda! Metroyu beklediğiniz noktaya hangi vagon denk geliyorsa orada durun kardeşim…
Geçenlerde güvenlik görevlileri bir adamı yakalamış, karga tulumba yukarı götürüyorlardı. Hayırdır, dediğimde yolcunun raylara atlayıp karanlığın içine doğru koştuğunu ve koşarken de “Yakalayacağım seni ey karanlık!” dediğini söylediler. Böyle delilerimiz de var anlayacağınız. Mesleğimiz hiç kolay değil. Düşünsenize yolculuk esnasında bir anda karanlıklar içinde birinin çıkıp metro ile öpüştüğü anı… Aman yarabbi!
Kaç saat yeraltında kalıyorsunuz?
İnsan, bir kere yer altına alıştı mı yerin üstüne de çıksa karanlığını yanında getiriyor. Bu sebeple yedi-yirmi dört yer altındayım ben. Bu sebeple metro makinistliğini herkese önermiyorum.
Ölmeden önce mezara girdiğinizi düşündüğünüz oluyor mu?
Göreve başladığım ilk günlerde bu duyguyu çok yaşıyordum. Millet ölünce toprağın altına girer ben şimdiden girdim diyordum ama bir zaman sonra toprak kokusu duymaz oldum. Karanlıklar içimde bir aydınlık oluşturdu.
Bu kadar felsefi cevapların bir altyapısı olmalı? Herhangi bir filozof ile bir akrabalığınız var mı?
Bence felsefe, karanlıkta yol almaktır. Nietzsche “…Çekiçle felsefe yapmak radikal bir biçimde her şeyi sorgulamak demektir” der. Sanıyorum Nietzsche de bir ara makinistlik yapmış. Yoksa bu düşünceye nasıl ulaşabilir ki?
Edebifikir okurlarına söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Kitap okumak da aslında karanlıkta yolculuk yapmaktır. Çünkü insan okudukça ne kadar cahil olduğunu, bildikçe ne kadar çok şeyi bilmediğini anlıyor. Yani karanlık artıyor. Ama yine de kitap okumaktan vazgeçmesinler. Umut dünyası sonuçta!
Unutmadan şunu da söyleyeyim, Edebifikir okurlarından bizim metroya binen olursa yanıma gelsin. Canım çok sıkılıyor yolculuk esnasında.
Söyleşiyi Gerçekleştiren: Serdar Kocabaş
11 Yorum