Edebifikir bir ilke daha imza attı ve son ütücü ile söyleşi yaptı.
Tekstil sektörünün bel kemiği ve ürünlerin müşteri ile buluşmasından hemen önceki durağı olan son ütücü Ali Bey ile mesleğini ve ütü yapmanın hakikatini konuştuk.
***
Öncelikle sizi tanıyalım…
İsmim Ali. Yaklaşık 15 yaşından beri bu sektörde çalışıyorum. Bu işin ilik düğme kısmı olmak üzere her kademesini biliyorum. Malatyalıyım, 37 yaşındayım.
Son ütücünün görevi nedir, kısaca yaptığınız işi anlatır mısınız?
Aslında bizim işimiz pazarlamadan önce bu ürünü boyayıp satışa hazır hale getirmek. Normalde iş atölyeden çıktığı zaman kırışık-buruşuk vaziyette gelir. Biz onu hem satacak kişinin hem de alacak olan kişinin gözüne hitap edecek hale getiriyoruz. Üretim aşamasındaki en son halka biziz. Onun için son ütü ismini alıyor.
Arabesk müzik dinlemek son ütücü olmanın gereklerinden mi?
Özellikle bizim jenerasyonun olmazsa olmazı. Biz arabesk şarkılarla büyüdük, bu işi öğrendik. Şimdi yeni jenerasyonda pek bu tarz yok. Daha doğrusu yeni nesilde son ütücü diye bir kavram kalmadı. Alttan eleman yetişmiyor. Yani, gerçekten biz son ütücüyüz, başka yok çünkü.
Sondan bir önceki ütücü sizi kıskanıyor mu?
Bu ilginç bir soru ve güzel bir esprisi de var. Kıskanmıyordur tabiî ki. Sonuçta o da son ütücü.
Sizden önceki ütücülerden farkınız nedir?
Sonuncu olmam. Başka farkım yok ki. Yani şöyle, tekstil piyasasının içinde, atölyede bizden önce de ütü yapanlar var. Regolar derler onlara ama daha önceki soruda da belirttiğim gibi biz en son aşamadayız. O yüzden son ütücü olmak kolay değildir.
Ütülediğiniz giysilerin ütüsünün bozulacağını bilmeniz sizi üzüyor mu?
Yok üzmüyor. Aslında daha çok mutlu oluyoruz. Bozulursa tekrar ütülenecek çünkü.
İşyerinde kızdığınız insanları ütülemek istiyor musunuz?
Çok acı verici olur bu. Kızmak ya da en fazla bağırmak yeterli olacaktır. Ateş bu, Allah muhafaza.
Para için ütü yaptığınız için üzülüyor musunuz?
Aslında başka bir meslekten para kazanmak isterdim. İşin özü çok severek yaptığım bir iş değil. Ama nasibim buymuş. Mecburum buradan para kazanmaya. Üzülüyor muyum, hayır. Acısıyla tatlısıyla benim mesleğim, yapacak bir şey yok.
Mesleğinizin sırları nedir?
Ütü, su ve buhar… (Gülümsüyor) Bu işin sırrı bunlar yani. Yeter ki ısınan bir ütü, suyu ısıtacak bir mekanizma olsun yeter yani.
Ütüleme konusunda ev hanımlarına hangi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Bak, bu soru da güzel. Ev hanımlarının ya da genel olarak kadınların yüzde 80 veya 90’ı, hatta büyük bir kısmı genelde ütü yapmayı sevmezler. Ama ütüyü yaptıkları zaman akıllarına şunu getirmelerini isterim: Bizim gibi her gün binlerce kıyafeti ütülemek zorunda olmadıklarını düşünerek ütü yaparlarsa o zaman belki sevip sevmeme konusuna takılmazlar.
Elbiseleri ütülemek, sizce bir ihtiyaç mı yoksa lüx mü?
Her ikisi de. İhtiyaçtan kasıt, erkekler için söylüyorum bunu: Erkeği gösteren ütüsüdür, derler. Hiçbir insan makineden çıkardığı kırışık bir şeyi giymez. Genelde, elbiseyi makineden çıkardığı zaman güzel görünsün diye ütüler. Bu bir ihtiyaç ama aynı zaman da lüx de. Sonuçta karşılaşacağı insanlara güzel görünmek için bunu yapar. Bunun birini atamazsınız kenara. Bir insan ütü yaptırıyorsa hem şık hem de güzel görünmek için yaptırıyordur. Bu da bir ihtiyaçtır. Böyle bir kaygısı olmayan zaten yaptırmaz bunu.
Sanat için ütüler misiniz?
Bizim işimiz sanat zaten ya! Sanat için daha ne ütüleyeyim. Bunu herkes yapamaz yani. Özellikle son ütü… Her baba yiğidin harcı değildir bu meslek. Gelen bir ürünün nasıl ütüleneceğini, neresine ütü basılacağını çok iyi bir şekilde bilmek gerekiyor. Sadece ütülemek değil iş. Gelen kumaşa nasıl ve ne kadar buhar vereceğiniz de önemli. Kıyafeti çekiştirip çekiştirmeyeceğiniz de önemlidir.
Buhar kokusu size ne ifade ediyor?
Hamam… Genelde buharın pek kokusu yoktur da ama sürekli yüzüme geldiği için bende hamam izlenimi uyandırıyor.
Evde buhar banyosu yapıyor musunuz?
Maalesef. Öyle bir lüksüm hiç olmadı. Ama soğuk banyoda sıcak suyu fazla açtığınızda buhar oluyor ister istemez. Böyle idare ediyoruz.
Dayanamayıp evde de ütü yapıyor musunuz?
Eve iş götürmüyorum asla. (Röportaj yapanın, son ütücünün yüz ifadesinden çıkardığı yorum: Zaten burada anam ağlıyor ütü yapa yapa. Bir de evde yapamam!)
Konuyu felsefeye getirecek olursak, ütülemenin hakikati nedir?
Oouuu! Ben şimdi buna ne diyebilirim ki? Yani aklıma pek bir şey gelmiyor aslında ama hiçbir kıyafet ütüsüz olmaz. Çünkü ütü, kumaşın çocuğudur. Olmazsa olmazıdır.
Ütü yanığı nasıl bir şey? Çok acıtıyor mu?
Bir iki kere kendimi yakmışlığım oldu. Diğer yanıklara göre çok kötü oluyor. Hele ki buharla birlikte yakmışsanız iyileşmesi daha uzun sürüyor ve iz de bırakıyor.
Son ütücü olmasaydınız, neyin sonuncusu olmak isterdiniz?
(Gülüyoruz!) Açıkça söylemek gerekirse milyarderlerin sonuncusu olmak isterdim. Bunun çok güzel getirisi olurdu benim için.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Konuyu genel olarak tamamlamaya çalışayım. Tekstil piyasasının içinde artık adam yetiştirmek, sanatkâr yetiştirmek, bu işleri öğretmek gibi bir durum yok. Çünkü alttan gelen yetiştirilecek eleman bulamıyorsunuz. Onun için ben röportajın içinde de dile getirdim, biz artık son işin sonuncularıyız. Yıllardır bu işi yapıyorum ama bir ya da iki tane adam yetiştirebildim. Eskiden çocuklar, okullarında başarısız oldukları vakit hemen sanayiye gönderilirdi, konfeksiyoncuya verilirdi; zanaatkâr olurlardı yıllar geçtikçe. Şimdi zorunlu eğitim 12 yıla çıktı ve bu kadar yıl okuyan bir insana, 17-18 yaşlarına gelince getirip burada çıraklık yaptıramazsınız. Onun için alttan eleman yetişmiyor. Bu tekstil camiasının son neferleri biziz yani. İnşallah bizden sonra çıkar ama pek de çıkacağını zannetmiyorum. Bu ülkede, sonuçta her mesleği dolduracak adamlara ihtiyaç var. Temizlik görevlisi de lâzım bu ülkeye, mimar da, kaportacı da, avukat da. Maalesef her şey okulla bitmiyor. Çocukların okuma şevki yok ama zorla yıllarca okutulup iyi bir yere getirmeye çalışmak doğru değil bence. Sonuçta çocukta, “madem bunca yıl okutuldum o zaman devlet kadrosunda çalışacağım, tekstilde ya da sanayide değil” düşüncesi oluşuyor. Bu da bazı mesleklerin devamlılığını ve geleceğini etkiliyor. Yani kısaca özetleyeyim, her sektörde alttan yetiştirilecek eleman ihtiyacı var. Ve bunun karşılanması için bir çözüm bulunmalı.
Söyleşiyi gerçekleştiren: Adem Suvağcı
2 Yorum