Şiir, Şair ve Bilal Can

Edebifikir yazarlarından en çok kim röportaj veriyor derseniz, cevabımız belli: Bilal Can.

Bu sefer Poetik Haber’in sorularını şair duyarlılığını ön plana çıkararak yanıtlamış.

***

Hayatınız şiirden geçmeseydi ne değişirdi?
Şiir benim için amaç değil, araç. Olmasa nasıl olurdu diye hiç düşünmedim. Fakat ölüyorsak demek ki yaşayacağız, demek için şiire uğramak lazım. Şiir hayatı daha farklı bir yoldan anlamlandırma olarak yer ediyor bende. Bu yüzden farklı anlamlar aramak için şiire giriyorum. Eğer şiir olmasaydı belki farklı anlamları bu kadar bilemezdim, tek taraflı bir anlamı yeterli görürdüm.

Şiirle kişi ölçülür mü?
Şiir bir dışavurum olduğu için kısmen kişi ölçümü de yapılabilir diyebiliriz. Küpün içinde ne varsa dışarı da o sızar.

Şiir ve şahsiyet yan yana gelebilir mi?
Şiir bir şahsiyet işidir. Bazı şairler için bu şahsiyetin elde edilme işidir de. Kişinin şahsiyetinden çok bence şahsiyetli şiirden bahsetmek lazım. Bu da edebiyatın ontolojisini araştırıp içindeki edebi bularak ve bunu alarak davrananların işidir.

İçinde yer aldığınız dünyada şiirin harbi kıymeti var mı?
Maddi bir kıymeti olmadığını artık herkes biliyor. Önceden keselerle altınla ödüllendirilen şiir, şimdilerde yayınlanmak için dergi dergi, birçok yayınevi dolaşır oldu. Eğer bir kıymeti varsa o da içsel bir değerdir. Bu da şairlere yeter. Şiir kalemin kılıç haline en büyük işarettir. Çünkü sözün tekil düzeyindeki anlamı tekil bir anlam sunar fakat çoğul anlamlar sunmasıyla geniş bir dünya sunmuştur. Bunu da kıymeti kendinden menkul olarak açıklayabiliriz. Başka bir şeyle kıyasa girişmeden.

Şairler anlaşılmaz varlıklar mıdır, öyleyse onları derin kılan vasıflar nelerdir?
Nurullah Genç : “Derdime vakıf olan simurg bile çaresiz” demişti. Bunu anlamak için simurg’u bilmek lazım, yani şair anlaşılmaz bir varlık değil, kavramlar kimi zaman karışık. Zaten şairin anlaşılır olayım kaygısı şiiri öldürür, sırf bu kaygıyla şiire girişmek basit ürünleri ortaya çıkarır.

İsmet Özel ise kendisi anlamayanların “duyarga” problemi olduğunu söyler. Bu da okuduğumuz metnin anlamına dair bir bilgiyi de edinmiş ya da o değeri kendimizde hazır bulundurarak şiire girişmeliyiz anlamına gelebilir. Uzun bir çalışma yapmamıza gerek yok. Ya da gidip hermeneutik öğrenip semantik farkları ortaya koymamıza gerek yok. Sadece duyarlı olup “duyarga” denilen organlarımızı açmamız yeterli olacak. Bu da önce kalbin sadece bir organdan ibaret olmadığını, topluma fildişi kuleden bakmamayla, yaşadığı toplumun içinde olduğunu bilmekle, geçirdiği tarihsel dönemi iyi değerlendirip, bilmekle olabilir bir şeydir.

En çok hangi anlarınızda şiire ihtiyaç hissedersiniz?
Hayatın her anında şiire ihtiyaç vardır. Çünkü şiir kendini hayatta bir yerlere sığdırma gücünü de içinde taşır.

Şiirin vazgeçilemez kılan özellikleri nelerdir?
Anlam, hakikat, toplumsala bakış, lirik sızlanışlar. Şiirin ne verdiğiyle okuyanın ne aldığı arasındaki çıkmaz sokaklara atıfla; şiirde anlamı bilmek onun tözünü bilmek, nevi şahsına münhasır anlamında kullanılan “sui generis” i bilmekle aynıdır. İnsanın işi hakikati bulmaktır. Hakikati, yani kendini. Kendini bilen biri ne iyi bir iş yapmıştır. Anlamı bilmekle hakikate ulaşılabilir. Ve toplumsala bakış. Şiirde illaki olması gereken bir ifadedir bu. Bunu “halvet der encümen” yani “halkın içinde Hak ile olma” ile açabiliriz. Bu bir dünya görüşü de olabilir. Halkın içinde olup halka bakmak ve onlardan kopmadan Hak’la birlikte olmak lazım. Son olarak lirik sızlanışlar diyoruz. Bu sızlanışlar, insanın acziyetinin göstergesidir. Şairin dediği gibi “İnsan acizdir, muhtaçtır, çok artistik yapmamalıdır.” Sızlanış bir acziyetin göstergesidir.

En çok hangi şairleri dönüp dolaşıp tekrar okuyorsunuz?
İsim vermekten çok genel olarak elime geçen şiir kitapları diyeyim. Bir şiir kitabından kolay kolay vazgeçemiyorum. Kitaplarla sürekli haşır neşir olduğumuzdan dolayı şiir kitaplarının bende ayrı bir yeri var. Bu yüzden yeni eserler geçtikçe diğerlerini kısmen bırakabiliyorum.

Bugün dergilerde yayınlanmakta olan şiirlerin hangi yönleri sizce daha dikkate değer?
Daha çok toplumsal acıları, sorunları, toplumsala bakışı olan şiirleri önemsiyorum.

İşçileri anlatan bir şiir neden yazılmıyor, varsa kimler yazıyor?
Bahsettiğim de işte bu. Lirik dediğimiz kişisel acılarla uğraşan şairler toplumsalı görmüyor. Oysa mesele bellidir, işçi de olmalı, verilen emek de, kedi de olmalı, mahallenin delisi de. Hayatta ne varsa şiirde de o olabilmelidir. Bireysel acıların yansıtılması edebiyata pek bir şey katmaz, kişinin sevdiğini özlemesi sadece onun için önemlidir. Bizim için çok da önemli değil. Bizim için önemli olan o kişisel bakıştır. Nasıl bakıyor hayata,hayata verdiği anlam odur. Kediye bakınca gördüğüdür. Burada şu da önemlidir: Şair bakışı. Şair bakışının ince, ayrıntılı ve anlam içeren bir sonucu vardır benim için. Bu bakış diğer insanlar gibi olaylara bakmamaktır. Fakat bu yine illaki farklı olsun diye bir anlam da içermez. İnce bir bakıştır. Onu elde edebilenler işte iyi bir şair olabilir.

Şiirin mimari özelliği yapı olarak sağlamlığı mıdır, bir şiiri sağlam kılan özellikler nelerdir?
Şiir bana seslendiği gibi başkasına da seslenebiliyorsa ve bir mesaj kaygısı varsa budur önemli olan. Bu aslında edebi eserlerin en temel sorunudur. Bunu genel olarak niyet ile açıklayabiliriz. Yapının sağlamlığı niyetiyle yazılan şiirler biçimselliğin yüksek olmasından başka bir değerlendirme konusu olamaz. Şiir mısralarla da yazılabilir, serbest olarak da. Şiir bazen tek bir cümle ile de yazılabilir sayfalar dolusu cümleler ile de.

Bir şiirin iyi mi kötü mü olduğuna nasıl karar verirsiniz? Yapı sağlamlığı mı içerik yoğunluğu mu? Nedir?
Şiirin iyi olması bana göre tamamen şairin iyi olması ile alakalıdır. Şair kendi çağının bir tanığı olarak hareket ediyorsa ve buna sessiz kalamıyorsa, olayları, durumları kendi bakış açısıyla ifade edip farklı alanlarda kendini geliştirebiliyorsa ve haksızlık karşısında susmuyorsa, o şair iyi bir şairdir ve yazdıkları da iyi şiir olabilir. Olabilir diyorum çünkü belirttiğimiz durumları taşıyanlar illaki sürekli iyi ve kaliteli şiirler yazacak diye bir kaide yoktur. İyi şiir öncellikle zemini yani temeli iyi oturtulmuş, sağlam düşüncelerle örülmüş, birçok duyguyu barındırabilen, her okunuşta farklı düşünceler verebilen şiirdir.
Poetik Haber

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir