Sonunda, ömrünü kelepçe sektörüne adayan bir nikâh memurunu söyleşi yapmak için ikna ettik. Hanımefendi, isminin gizli kalmasını ve fotoğrafının yayınlanmamasını rica etti. Sorularımıza açık yüreklikle cevap verdiği için kendisine ve söyleşiyi gerçekleştiren Abdülkerim Yayla’ya teşekkür ediyor, gençliğin ilk taksitini kuyumcuda bırakan yeni evlilere çalışmalarında kolaylıklar diliyoruz.
***
Nikâh memuru olmak nasıl bir duygu? İşinizden memnun musunuz?
9 senedir nikâh memurluğu yapmaktayım ve işimden çok memnunum. Gayet keyifli, güzel bir mesleğim var. Tabii zor yanları da yok değil. Nikâh saatlerine riayet etmek zorundayız ve bu sebeple gece, gündüz, hafta sonu, özel gün demeden koşturuyoruz. Bir nevi zamanla yarışıyoruz diyebilirim.
Nikâhını kıydığınız bir çiftin sonradan ayrıldığını duyduğunuzda emeklerinizin boşa gittiğini düşünüyor musunuz?
Benim emeğim aslında 15 dakikadan ibaret. Ben, çiftlerin kendi emeklerinin boşa gittiğini düşünüyorum. Tabii birilerinin ayrıldığını görünce insani bir refleksle üzülüyoruz. Fakat günümüzde ayrılıklar çoğaldı ve bu yüzden ister istemez bağışıklık geliştirmek zorunda kalıyoruz.
Nikâh masasında çiftlerden birinin “Hayır, ben evlenmek istemiyorum” dediği oldu mu hiç? Olay nasıl gelişti?
Oldu. Misafirler salonda hazır beklerken gelin ve damat geldi ve akabinde ben geldim. Gelin masaya oturmayacağını, evlenmek istemediğini söyledi ve nikâh iptal oldu. Gelin hanım neden nikâh masasına kadar bekledi ve neden tam orada bunları söyledi bilmiyoruz. Sonrasında sebebini öğrenemediğim için şaşkınlıkla hatırladığım bir anı olarak kaldı bu durum.
Nikâhını kıymak istemediğiniz bir çifte denk geldiniz mi?
Evet denk geldim. Gelin damattan 35 yaş küçüktü. Yaş farkı çok olan evlilikleri, özellikle gelin küçük diyebileceğimiz yaşlardaysa, doğru bulmadığım için nikâhlarını kıymak istemedim. Ama mesleğim gereği ve nikâhın kıyılmaması için elle tutulur bir engel bulunmadığından nikâhlarını istemeyerek de olsa kıydım. Bir zorlama hissetseydim veya akıl sağlığıyla alakalı bir problemden şüphelenseydim nikâhın kıyılmasına kesinlikle mâni olurdum.
Aslında evlenmemesi gereken iki kişinin nikâhını kıydığınız için ıstırap duyuyor musunuz?
Önceki soruda verdiğim örnek bu sorunun da cevabı olabilir. Bazen yaşlı amcalarımız gelip torunu, çocuğu yaşındaki hanımefendilerle evlendiklerinde hepimiz evlenmelerindeki amacı az çok tahmin edebiliyoruz. Vicdanımız rahat etmese de nikâhlarını kıyıyoruz.
Bu kadınların evlilik derdi de nedir?
Bence daha çok ekonomik özgürlüğü olmayan kadınlar evlenmek istiyorlar. Evliliği bir kurtuluş olarak görüyorlar. Aile evindeki baskıdan kaynaklı da olabiliyor ve “Evleneyim kurtulayım!” gibi yanlış bir düşünceye kapılıyorlar. Evlilik bir kurtuluş değildir!
Evlilikte erkeklerden ekonomik olarak çok şey bekleniliyor bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ülkemizde, evi erkek geçindirir gibi bir düşünce var. Ben buna katılmıyorum. Kadının da ev için maddi bir destek sunabileceğini düşünüyorum. Evlilik programlarında hep duyuyoruz, evi olsun, arabası olsun, maaşı şu kadar olsun… O zaman kadının da evi, arabası, yatı, katı olsun! Bu haksız bir beklenti. Neden tek taraflı erkeğe yükleniliyor? Madem öyle erkekler de zengin bir kadın bulup evlenme peşine düşsün.
Evlilik cüzdanının gücü nedir, kadınlar neden o cüzdanı kaldırıp davetlilere göstererek resim çektiriyor?
Kadının, zafer sarhoşluğuyla, “Artık güç bende!”, “Erkeğin tapusu bende!” diyormuş gibi davetlilere ve bütün takipçilerine gösteriş yapması olarak görüyorum ben bu hareketi. Bana göre çok yanlış bir düşünce bu. Bir erkeği kendine bağlı tutmak, sadece basit bir defterle olmuyor, güç hiçbir zaman kadında olmuyor yani.
Nikâh kıyılırken gelinin ayağa basma mizanseni bir soruna yol açtı mı hiç?
Serzenişte bulunup kaba bir dille “Yavaş olsana!” veya “Nasırıma basıyorsun!” diyenlere şahit oldum. Bunun yanında ayakkabısını çıkarıp gelini boş ayakkabıya bastıran uyanık damatlar da oldu. Bazıları ise kendiliğinden ayağını uzatıp “Hadi bas” diyor. Bu, işin esprisi tabii ki. Bazen yabancı gelinler bunu bilmedikleri için nikâh anında bu hareket beklenince şaşırdıklarına şahit oldum.
Yuva yapanın yuvası olur mu?
Yuva yapanın yuvası olur, yuvayı da dişi kuş yapar sonra da başka bir dişi kuş gelip yuvayı yıkar.
“Ben bu çiftin nikâhını kıyıyorum ama üç ay içinde boşanır”, dediğiniz oldu mu hiç?
Bu bahsettiğim yaş farkı çok olan evliliklerde genelde aklımızdan geçiyor. Bazen de yaşlı amcalarımız yabancı uyruklu kadınlarla evlenip kısa süre sonra paralarını kaptırdıktan sonra ortada kalıyorlar. Hatta bir keresinde bir adam, yabancı bir kadınla evlendikten kısa süre sonra gelin bütün takıları alıp kaçtığı için bize gelip “Neden beni durdurmadınız?” diye serzenişte bulunmuştu.
Para karşılığı nikâh kıymak nasıl bir duygu?
Bu soruya cevap vermek istemiyorum.
Bazen nikâh törenlerinde protesto yapan damadın arkadaşları oluyor. Böyle durumlara kimden yana oluyorsunuz? İçinizden “Hayır, bu nikâhı kıyamam, bir erkeği daha yakamam” dediğiniz oluyor mu?
Bence güzel ve keyifli bir olay. Çünkü ilk nikâh, insanın hayatındaki en önemli olaylardan biri. Damadın yakın arkadaşları bir şarkı açarak veya merdane, önlük gibi mutfak gereçleri getirerek olayı protesto ediyorlar. Erkek tarafı çok baskın çıkarsa kız tarafından olup erkeği diz çöktürüp evlenme teklifi ettirerek, şarkı söylettirerek veya buna benzer şeyler yaparak karşılık gösteriyoruz. Eğlenceli oluyor.
Nikâh memuru olmasaydınız ne olmak isterdiniz?
Asıl mesleğim çocuk gelişimi ve anaokulu öğretmenliği. Eğer nikâh memurluğu yapmıyor olsaydım kendi mesleğime devam etmek isterdim.
Son olarak meslek hayatınızda yaşadığınız ilginç bir olayı bizimle paylaşmak ister misiniz?
Her hatırladığımda tüylerimi ürperten bir olay var. Nikâh kıyılmadan önce gelin gizlice yanıma gelip zorla evlendirildiğini ve evlenmek istemediğini söyledi. Aile baskısı ile evlenmek zorunda bırakıldığını ve kendisini buradan kurtarmam için yardım istedi. Biz de onu binanın arka kapısından polis eşliğinde çıkarıp sığınmacı evine yerleştirdik. Gelin nerde diye çılgına dönmüş erkek tarafına da rahatsızlandığını ve hastaneye kaldırıldığını söyledik. Aslında hepsi zorla evlilik durumunu bildiği için kapıları tekmeleyerek odalara girip kızı aradılar. Ama sonunda biz bu nikâha öyle veya böyle engel olduk. Şimdi o hanımefendi beni ara sıra arar, halimi hatırımı sorar ve her defasında “Sizden Allah razı olsun, hayatımı kurtardınız.” demeyi eksik etmez.
5 Yorum