Hasan Basri Hoca’yı Tebcil

Bir vefat  ve vefa yazısı…

***

hasan basri çil vefat etmiş dediler. hasan basri hoca…

liseyi kahramanmaraş’ta çukurova anadolu lisesi’nde okudum. merhum hasan basri hoca, din kültürü ve ahlak bilgisi derslerine gelirdi. kaç yıldır orada çalışıyordu, şimdi bilmiyorum senesini. ama işte çukurova anadolu lisesi deyince, herhalde zihnimizde uçuşan resimlerin en müstesna, en kalıcı yerlerinden birisi de hasan basri hoca’ya aitti.

hepimizin hayatında bir çeşit insan vardır ki bize manevî bir kuvvet verir, itimat telkin eder. mesela otuz yıl boyunca evin hep aynı köşesinde, aynı koltukta oturan aynı hikâyeleri, aynı şakaları, aynı sitemleri, aynı nazları ile bir babaanne düşünün. hep oradadır, her vardığımızda orada buluruz. onun orada olduğunu biliriz. onun orada olduğunu bilmekten kuvvet alırız. her cuma namazında ön saftaki yerini tutan mahallemizdeki bir amca böyle hissettirir. kahramanmaraş’ta hiç eksik olmayan deliler… estağfirullah, deli diyemeyiz meczuplar belki de veliler… onların varlığı ve alıştığımız davranışları bile hayatın neşesine katıktır, kuvvettir. her zaman alışveriş yaptığımız bir esnaf… sanki o bakkal hiç kapanmayacak gibi durur orada.

insan hem güvenlik arayışı hem ruhundaki sonsuzluk yeteneğiyle baktığı bu yıllara direnip giden, varlığını hep bir rutin içinde bizim için orada saklı tutan böylesi insanları her zaman hürmetle ve sevgiyle anarız. esasında onların şahsiyeti, varlığı, dünyası bize eklenmiş, bizden bir parçaya dönüşmüştür. böyle insanları kendi “ben”imizden ayırmak güç bir iştir doğrusu.

hasan basri hoca da benim nazarımda böylesi insanlar arasındaydı. onun vakit namazlarında hz. yunus camiine gittiğini bilmek, zaman zaman o camide karşılaşmak, selamlaşmak sohbet etmek benim varlığımın, dünyamın bir parçasıydı. bu satırları yazmaya başlamadan beş on dakika evvel aldığım vefat haberiyle bunu idrak ettim. zaten öyle değil midir; insan kendisini aynada değil, başkalarında görebilir ancak. ben de hasan hoca’daki aksimi böylece görmüş oldum.

hasan basri hoca sadece benim için değil, belki bütün talebeleri için böyle bir sosyal sigorta, manevî sigortaydı. birçok okulda olduğu gibi az sonra din kültürü dersine girmek herkeste bir rahatlık oluştururdu. neticede bir saatçik bir ders olacaktır ve sınav kaygısı vb. telaşlardan uzak bir derse girecektir talebe. eğer üstüne bir de hasan basri hoca gibi mütebessim çehresiyle geliyorsa bu hoca…

merhum hasan basri hoca, insanın suratına suratına ayetleri çarpan kaşı çatık, haram-helal polisliği yapan, cehennem bekçisi tiplerden değildi. gayet mütebessim, temiz yüzlüydü. nezaket sahibi bir insandı. onun “çocuklar” derken “ç” harfini “ş”ye doğru çalarak söze girmesi, küçüklüğümde babaannemin anlattıklarını dinlemeye başlar gibi dikkat kesilmeme neden olurdu. talebeleri, hocanın bu “çocuklar” deyişini taklit eder, bundan zevk alırlardı. ama hiçbir talebenin bunu yaparken alaycılıkla, garezle, kötü bir niyetle yaptığını hatırlamıyorum. hocanın böyle deyişi ona bir sevimlilik katardı. bu taklitler bende hocaya muhabbeti, sempatiyi artırmış; bendeki hatırasını kuvvetlendirmiştir. eminim, bütün talebelerinde de öyledir.

sözü dinlenir, olgun, çelebi bir kimse olan hasan basri hocamız, aynı zamanda talebenin bazen muzipçe, bazen bilmeyerek safdilce sorduğu soruları da gayet kalenderce karşılardı. din bahsi gibi dikkat ve rikkat isteyen bir sahada nezaket, nezahet ve mizah çerçevesinde bu sorulara cevap verirdi.

bütün bunları yazarken mütebessim çehresini gözümün önünden gitmiyor. vefat ettiğini cenazesi kaldırıldıktan sonra öğrendim. cenazesinde bulunamadım fakat mahşer gününde, resullullah’ın (s.a.v) yanında beraberce haşrolmak nasip olur inşallah. allah rahmet eylesin. amin!

 

mehmet raşit küçükkürtül

DİĞER YAZILAR

3 Yorum

  • BAŞERMEN , 21/06/2013

    eline diline yüreğine sağlık kardeş..
    Hocamızın okuldaki ilk talebelerinden biriyim..Yaş kırka gelinceye kadar mütevazılığın kıymetini anlamayanlar için,hadi şu okuldaki hocaları sayın deseler belkide hatıra en son gelebilecek bir insandı..Ama şimdi vefatının üstünden çok kısa bir zaman geçtikten sonra anlıyorum ki; onu biz hatıralarımızın en dokunulmaz ,en saygıdeğer bir köşesine saklamışız. Kebapçı koru gibi yeri ve zamanı geldiğinde üstündeki külleri savrulunca bu sevgi ve saygımız açığa çıkıverdi.. Rabbım sevdiği kullarına sevgisini,o kulunu diğer kullarına sevdirerek gösterirmiş.. Vefat haberi duyulur duyulmaz üzerine kül serpili camiamız,hocamızın talebeleri;bir yarış edası ile dili Furkan’a vakıf olanların cüzleri kapışması,diğerlerinin elleri semaya dönüp en azından birer fatiha hediye eylemesi bundan mıdır ki …”inna lillah ve inna ileyhi raci-un”(“şüphesiz biz Allah’tan geldik ve o’na döneceğiz.”)

  • Memduh , 20/06/2013

    Yüreğine sağlık, Allah gani gani rahmet eylesin…

  • ... , 19/06/2013

    Çok güzel kaleme dökmüşünüz Hasan Hoca’yı gerçekten öyle bir adamdı. Hiç unutmuyorum 2 dua okuyana 100 verirdi. Ben Yasin in ilk sayfasını okumuştum bana da vermişti. Bende bambaşka bir yeri vardı. Allah mekanını cennet eylesin..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir