1. Tam adı Abdurrahman Cahit Zarifoğlu olan şair/ yazar, hayat hikâyesini Olcay Yazıcı ile yapmış olduğu bir sohbette şöyle anlatır:
“1940’ta Ankara’da doğdum. Rahmetli babam hâkimdi. Bu vesile ile çocukluğum Güneydoğu’da geçti. İlkokula Siverek’te başladım. Maraş ve Ankara’da bitirdim. Ortaokula ise Kızılcahamam’da başladım, liseyi Maraş’ta tamamladım. Aslen Maraşlıyım. Ceddimiz 300 yıl kadar önce Kafkasya’dan Maraş’a gelip yerleşmişler. Bunlar üç kardeşmiş ve içlerinden birinin adı Zarif’miş. İşte bizim aile bu Kafkasyalı Zarif’ten geliyor. Daha çok bu sebeple olacak Kafkasya’yı çok seviyorum. Edebiyata lise yıllarında şiir ve kompozisyonlar yazarak başladım. Usta hikâyeci Rasim Özdenören, şair Erdem Beyazıt, şair Alaaddin Özdenören ile aynı sıralarda okuduk. Liseden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatını bitirdim. Öğrenciliğim sırasında çalışmak zorundaydım. Muhtelif gazetelerde sayfa sekreteri olarak çalıştım. Bu yüzden tahsilim biraz ağır aksak ilerledi. Bütün bunlar zarfında vazgeçmediğim, değişmeyen, istikrarlı bir yönüm vardı, o da şairliğim ve yazarlığımdı. Bir yerde çok titiz bir insanım, bir bakıma da hiç titiz değilim. Görünüşte bir düzensizlik içindeyim, ama her şey zihnimde benim de şaştığım bir disiplin ve düzen içindedir. Şu masanın halini görüyorsun. Çekmecelerde öyle. Ama söyleyin bir şey onu gözüm kapalı çıkarayım. Hayatım da öyle. Bir telaş içinde parçalanmış gibiyim. Ama saati saatine programlanmışımdır. Şiiri de ne zaman yazacağımı bilmiyorum. Memur gibi. Durum öyle gerektiriyor. Sezai Karakoç ağabeyin yayımladığı Diriliş dergisinde şiirlerim yayımlandı. Ağabeyin sohbetlerinden ve yazdıklarından çok şeyler öğrendik. Her anlamda bizim hocamızdı. Yetişmemizde çok büyük faydası oldu. Sonra Nuri Pakdil ve arkadaşlarının yayımladığı Edebiyat dergisinde yazdım. 1976’dan itibaren ise ben, Erdem Beyazıt, Rasim Özdenören, Akif İnan ve Nazif Gürdoğan’ın kurucuları olduğu Mavera dergisinde şiirlerim, bir-iki hikâyem, senaryo çalışmalarım, günlüklerim ve “Okuyucularla” ismini verdiğimiz sohbetlerim yayımlandı. Bir kaç yıldan beri ise roman çalışıyorum. Bunlardan ilki Savaş Ritimleri 1985’te yayımlandı. Ayrıca çocuk edebiyatı dalında kitaplar yazdım.”
2. Ortaya koyduğu eserler çeşitlilik göstermektedir. Şiir ile bağını hiç kopartmamasına rağmen; hikâye, roman, çocuk kitapları, çocuk şiirleri, deneme, günlük ve tiyatro senaryosu yazmıştır. Eserlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Şiir
- Şiirler
- İşaret Çocukları, 1967
- Yedi Güzel Adam
- Menziller
- Korku ve Yakarış
Hikâye
- İnsanlar
Çocuk hikâyesi
- Serçekuş
- Katıraslan
- Ağaçkakanlar
- Yürekdede ile Padişah
- Küçük Şehzade
- Motorlu Kuş
- Kuşların Dili
Çocuk şiiri
- Gülücük
- Ağaç okul (Çocuklara Afganistan Şiirleri)
Roman
- Savaş Ritimleri
- Ana
Günlük
- Yaşamak
Deneme
- Bir Değirmendir Bu Dünya
- Zengin Hayaller Peşinde
Tiyatro
- Sütçü İmam
Araştırma
- Rilke’nin Romanında Motifler
Mektuplar
Okuyucularla
Konuşmalar
3. İlk eserlerinde oldukça kapalı bir anlatıma şiirler yazmıştır. Bu dönem şiirleri daha çok bireyseldir fakat daha sonra toplumcu anlayışa yönelmiştir. Toplumsal duyarlılıkla işlediği şiirleri, genellikle İslam dünyasının yaşamış olduğu sorunlara eğilerek örülmüştür. Özellikle Müslümanlara yapılan işkence ve katliamlara karşı kalemiyle mücadele etmiştir. Bu konudaki düşünceleri şöyle aktarmıştır: “Sanatkarın çağının insanı olması ile, sanatı birtakım ideolojilere alet etmeyi birbirine karıştırmamalı. Afganistan şiirleri yazdım. Hama diye bir şiir yazdım. Bunları ben yazmayacaktım da kim yazacaktı?” Hama’da binlerce Müslüman öldürülürken şu mısralarla dünyaya haykıracaktır:
“O sabah camimizde ezan sesi gelmedi
Korktum bütün insanlar, bütün insanlık adına”
4. Babasına karşı sürekli mesafeli olmuştur. Bunun sebebi ise babasının başka bir kadınla daha evli olmasıdır. Ağabeyi Sait ile ilişkileri çok iyidir. Güreşe ve çizime meraklıdır. Arkadaş buluşmalarında güreş ederdi. Diğer bir merakı da pilot olmaktır. Bunun için Eskişehir’deki Türk Kuşu Derneği’ndeki uçuş kursuna katılır. Eğitimini alıp, uçak kullanma yetkinliğine erişir fakat sağlık kontrolünde gözünden ve kulağından rahatsız olduğu için pilotluk rüyası sonlanır.
5. İlk kitabı “İşaret Çocukları”nı İnsan Yayınevi’nden kendi imkânları ile çıkartır. Çok az kısmını dağıtıma sunar. Kitapları yayınevinde bırakamadığı için bir arkadaşının yazıhanesine bırakmıştır. Uzun bir müddet bu yazıhaneden alamadığı kitapları, yazıhane sahibi tarafından sobada günden güne yakılarak küle döner.
6. İsmi bugün edebiyat kitaplarına girmiş olan Cahit Zarifoğlu, lise döneminde edebiyat dersi dolayısıyla okulu uzatan bir şairdir. Tabiî bunda o dönemdeki müfredatın da etkisi vardır.
7. Kendisine önce Aristo Cahit sonra Artist lakabı takılmıştır. Okul döneminde içine kapanık, sürekli düşünceli tavrından dolayı Aristo Cahit olarak anılmıştır. Artist lakabının ise Necip Fazıl ile bir görüşmesi neticesinde takıldığı tahmin edilmektedir.
8. Cahit Zarifoğlu hakkında bazı yazar ve şairler şunları söylemiştir:
“Şiirlerinde geniş boyutlarda, özellikle madde ve ruh çatışması, Batı diktasına karşı Doğu protestosu gibi temaları işlediği görülüyor”. Behçet Necatigil
“Kendinden sonra yazmaya başlayan genç Müslüman şairlere hangi özellikleriyle yol göstermiş olursa olsun, ondan sonrakiler onda ders alınacak bir taraf bulacaklardır. Hem şiirin kendisine mahsus kaliteleri bakımından, hem Müslüman bir şairin dünya hayatındaki temayülleri bakımından.” İsmet Özel
“Aslında Cahit’in şiirleriyle İkinci Yeni diye bilinen şairlerin şiirleri incelendiğinde, ve illa bir etkileşme söz konusu edilmek istendiğinde ben Cahit’in şiirlerinin kendisinden önce gelenler etkilediğini iddia edeceğim”. Rasim Özdenören
9. Cahit Zarifoğlu hakkında birçok çalışma yapılmıştır. İlk akademik çalışmanın 1992 yılında Nazım Elmas tarafından yapıldığını tespit ettik. Yüksek lisans tezi olan bu çalışma “Cahit Zarifoğlu Eserlerinin Tematik İncelemesi” başlığıyla yayımlanmıştır. Hakkında yapılan diğer çalışmalardan bazıları ise şunlardır:
- Yürek Safında Bir Şair – Âlim Kahraman (Kaknüs Yayınları)
- Zarif Şair Cahit Zarifoğlu – Ali Haydar Haksal (İz Yayıncılık)
- Güneşe Yol Yapan Çocuk Cahit Zarifoğlu Kitabı – Mustafa Ruhi Şirin (İz Yayıncılık)
- Hece Dergisi 126-127-128 Yedi Güzel Adamdan Biri Cahit Zarifoğlu Özel Sayısı
- Şiirin Geçitleri/Cahit Zarifoğlu & Akif İnan – Alaeddin Özdenören (Sarmaşık Yayınları)
- Mavera Dergisi – Cahit Zarifoğlu Özel Sayısı
- Yediiklim Dergisi – Cahit Zarifoğlu Özel Sayısı
- Cahit Zarifoğlu Belgeseli – TRT
- Yedi Güzel Adam Belgeseli – TRT
- Yedi Güzel Adam – Dizi – TRT
10. “Sultan” adlı şiirinde ismini çok güzel bir biçimde ifade etmiştir:
“Seçkin
Bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim”
11. Arkadaşları ile birlikte okulda Hamle Dergisini çıkartırlar. Dergi 3. sayı çıkar. Fakat dergilerle olan bağı devam etmiş, birçok farklı dergide şiir ve hikâyeleri yayımlanmıştır. Nuri Pakdil vesilesiyle Sezai Karakoç ile tanışmasından sonra hem düşünsel hem de şiir noktasında yeni bir aşamaya geçer. Bir konuşmasında Sezai Karakoç ile ilgili şunu aktarır: “Ağabeyin sohbetlerinden ve yazdıklarından çok şey öğrendik. Her anlamda bizim hocamızdı. Yetişmemizde çok büyük faydası oldu.” Bu fayda Diriliş Dergisi ile devam edip pekişecek, ortaya büyük bir şair çıkacaktı. Sezai Karakoç vesilesiyle Necip Fazıl ile tanışacaktır.
12. Cahit Zarifoğlu, şair hassasiyeti olan, kavi bir kaleme sahip naif biridir. Fakat içindeki macera ve çocuksu ruhu kaybetmemiştir. 1967 ve 1973 yılları arasında çok az bir parayla Avrupa’ya seyahate çıkar ve otostopla hemen hemen bütün Avrupa’yı gezer. En çok da Almanya’da oyalanır. Bunda Almancayı bilmesinin de etkisi olabilir.
13. Yazılarında kullandığı müstear isimler: Abdurrahman Cem, Ahmet Sağlam, Vedat Can olarak tespit edilmiştir.
14. Necip Fazıl, Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil’den öğrendiği dergiciliği sürdürmek ister ve Mavera Dergisi’ni Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Akif İnan, Nazif Gürdoğan, Bahri Zengin ve Hasan Seyithanoğlu ile birlikte kurarlar. Dergi, Cahit Zarifoğlu’nun vefatından sonra da yayım hayatına devam ederek 1990 yılında 190. sayısı ile sonlanır.
15. 7 Haziran 1987’de vefat eder. “Ne çok acı var!” ve “Raskolinikov müthiş bir Allah ağrısı çekmektedir” cümleleri ona aittir.
Bilal Can
5 Yorum